Amerikalı bir kült lideri olan James Warren "Jim" Jones, Halklar Tapınağı (Peoples Temple) adlı kült hareketinin kurucusu ve lideridir. Bu hareket, 1978'de Guyana’nın Jonestown şehrinde 918 mensubunun ölümüne neden olan toplu intihar eylemiyle tanınmaktadır. Müridlerin hemen hepsi siyanür zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Jim Jones ise başına aldığı kurşun yarasıyla ölmüş olup ölüm nedeninin intihar olduğu düşünülmektedir.
Jones, Halklar Tapınağı hareketini 1950’lerde başlatmıştır. Annesiyle birlikte katıldığı bir etkinliğin ardından annesinin iş arkadaşlarının önünde FBI tarafından sorgulanması onu çok sinirlendirmişti. Yine ABD’de açıktan açığa komünist olduğu bilinen kimselerin toplum dışı ilan edilmesine çok kızmıştı. Başka birçok etkenle birlikte bu kızgınlık, Jones’un hayatında çok kritik bir an olmuş ve kendine şu soruyu sormuştu: “Kendi Marksistliğimi nasıl gösterebilirim? Kiliseye sızmayı düşündüm.” Jones, Yedinci Gün Vaftiz Kiliselerinden (Seventh Day Baptist Church) birinde inançla tedavi (faith healing) ayinine şahit olmuştu. Bu ayinin çok sayıda insanı ve parasını çektiğini görmüş ve bu gibi tedavi seanslarından gelecek kaynaklarla sosyal hedeflerine ulaşabileceği sonucuna varmıştı. Bu amaçla Indianapolis’te bir bina kiralayan Jones, buraya Cemaat Birliği (Community Unity) adını verdi. İlk olarak Kurtuluşun Kanatları (Wings of Deliverance) adıyla kurulan kilise, birkaç defa ad değiştirdikten sonra “Halklar Tapınağı Pentakostal Hristiyan Kilisesi” (Peoples Temple Christian Church Full Gospel) adını alacaktı.
İnsan Tapınağı, zenci ve beyazlara eşit muamelesiyle diğerlerinden ayrılıyordu. Bu yüzden birçok siyah amerikan vatandaşı tarikata üye olmuştur. Müritler Jones'a "Baba" diyorlardı. Onun mucizevi iyileştirici özellikleri olduğunu düşünüyorlardı. Jones da bu ününü kullanarak mucizevi iyileştirme gösterileri düzenledi ve bunlar sayesinde tarikatina birçok yeni üye kazandırdı. Kilise üyeleri kendi hareketlerinin toplumun problemlerine çözüm getireceğine inandılar.
1977'de İnsan Tapınağı tarikatı, Guyana'da ormanın içine bir araziye taşındı. Jones'un hayali burada tarikatiyle kommünal bir yaşam sürüp medyanın ve halkın artan ilgisinden uzak kalmaktı. Fakat kasaba yaşamına geçince işler değişmeye başladı. Jones, ağırlaşan uyuşturucu bağımlılığını gizlememeye başladı. Müridlerine sık sık toplu intihar provaları yaptırıyordu. Aralarında çok sayıda çocuğun da bulunduğu 911 müridiyle birlikte Jim Jones kasabasında aynı anda intihar etti. Müridler siyanürlü kokteyl ve enjektörler vasıtasıyla intihar ederken, koltuğunda ölü bulunan Jones'un kendini silahla vurduğu görüldü. Ertesi gün bu olaydan haberi olmayan basın helikopterle bölgeye geldiğinde her yere dağılmış 900 ün üzerinde cesetle karşılaşınca şoke oldu. Tüm dünyayı ayağa kaldıran bu eşine rastalnması zor olay Jonestown katliamı olarak tarihe geçti.
Daha sonradan FBI, intihar eylemi devam ederken yapılan 45 dakikalık bir ses kaydı bulmuştur. Tapınak mensupları ağlamaya başladığında Jones şöyle demektedir: “Şu histerikleri durdurun. Sosyalist veya komünist olanlar bu şekilde ölmez. Böyle ölüme gidilmez. Şerefimizle ölmeliyiz.” Jones sözlerine şöyle devam eder: “Ölmekten korkmayın. Ölüm yalnızca başka bir uçağa atlamak gibi bir şeydir ve dostumuzdur”. Ses kaydının sonunda Jones sözlerine şöyle son verir: “Bizler intihar etmedik. Bizler, acımasız bir dünyanın şartlarını protesto etmek için devrimci bir intihar eylemi gerçekleştirdik.”
İngiliz yazar Richard Dawkins’in 2003 yılında yayımlanan Bir Şeytan'ın Papazı (A Devil’s Chaplain) adlı eserinde Jim Jones şu sözlerle anlatılmaktadır:
“Peder Jones müritlerini bir araya toplamış ve onlara artık cennete doğru yola çıkmanın zamanı geldiğini bildirmiş. ‘Başka bir yerde,’ diye söz verdi ‘buluşacağız.’ Kelimeler kampın hoparlörlerinden dökülmeye devam ediyordu. ‘Ölümde büyük bir şeref var. Bu ölecek olan herkes için büyük bir gösteri.’
Yorum Bırakın