Türk Rock Müziğinin Popüler Gruplarından Vera İle Röportaj

Türk rock müziğinin sevilen ve köklü gruplarından biri olan Vera, büyük ihtimalle hepimizin listelerine sıkça eklediği bir grup. Grubun vokali Arel Koray Nalbant'la Vera hakkına keyfili bir röportaj gerçekleştirdik. İyi okumalar!

Bu röportajdaki fotoğraflar Bahadırhan Erkoç & Emir Yargın tarafından çekilmiştir.

(📸: Bahadırhan Erkoç)

Merhaba öncelikle. Vera nasıl kuruldu? Nasıl müzik yapmaya karar verdiniz? Grup üyelerinden, kendinizden bahsedebilir misiniz?
- Vera’yı lisedeyken kurduk, henüz 15 yaşındaydık. Tek derdimiz yazdığımız şarkıları kaydedebilmek, mümkünse de birkaç konser verebilmekti. Sonra üniversite için İstanbul’a geldik, 2011’de Be ‘The Band’ yarışmasına katıldık, 2012’de ilk EP derken, olaylar gelişti.
Alışık olmadığımız süreçlerden geçiyoruz. Bazılarımız için bu süreç verimliyken bazılarımız için biraz daha uyum sağlamaya çalışmakla geçti. Siz karantina/pandemi sürecini nasıl geçirdiniz, geçiriyorsunuz?
- Sosyal ilişkilerimiz Whatsapp’tan gündem hakkında konuşmaya, endişelenmeye evrildi açıkçası. Ancak bu süreci müzikal açıdan verimli değerlendirdiğimizi söyleyebilirim gönül rahatlığıyla. Pandemiden beridir ev stüdyomdan pek çıkmıyorum dışarı, ki Deniz Kabukları’ndan beridir Vera kayıtlarını yaptığımız yer de bu stüdyo zaten. Bir de tabii Temmuz’da Babajim Stüdyoları’nda davul kayıtlarına girdik. Elimizde biriken şarkılar, bir de şarkı olmaya aday yeni fikirler vardı. Bazılarını bir bütün olarak, bazı davulları ise sample tekniğiyle Babajim’de kaydettik, üst yapısını ev stüdyosunda işlemeye başladık. Bu şarkılardan ilki Sonsuza Kadar da 16 Ekim’de yayınlandı.
Yeni şarkınız ‘Sonsuza Kadar’ geçtiğimiz günlerde piyasaya çıktı. Tepkilerden memnun musunuz? Şarkının yapım sürecinden bahsedebilir misiniz?
- Sonsuza Kadar, yukarıda bahsettiğim şarkı serisinin ilki. Aslında 6-7 yıllık bir şarkı, ama yavaş pişenlerden. Yıllardır ara ara demosunu dinleyip üzerine konuşurduk, böyle bir gitar, şöyle bir synth kaydedebiliriz diye. Fikirleri ete kemiğe büründürmek pandemiye rast geldi:)
- Şarkının aldığı tepkilerden çok memnunuz, biraz da şaşkınız açıkçası. Vera şarkılarında standart-dışı durumlar mutlaka mevcuttur, özen de gösteririz böyle olmasına; ama Sonsuza Kadar bize göre bile standart-dışı bir şarkı. Nakaratın yalnızca bir kere duyulması, şarkı finalinde loop’a alınmış gibi şarkının başa dönmesi, bunlar ülkede pek sık karşılaştığımız hareketler değil. Bir de film sekansı gibi akıyor şarkı, 4 ayrı sahneden oluşuyor, şarkıyı düzenlerken klasik şarkı formları yerine bu fikri ön plana almıştık.
- Şaşkınlığımızın sebebi bu farklılıkların sevilmiş, hissedilmiş olması. Sonsuza Kadar’ın streaming platformları listelerinde üst sıralarda yer alması olsun, sosyal medyada karşılaştığımız yorumlar olsun, şarkının tahminimizden çok daha fazla anlaşıldığını gösteriyor bize. Güzel yani, keyifli bir şaşkınlık.
- Şimdi sırada ikinci şarkı var, onu da çok yakın zamanda tamamladık, Aralık’ta sanırım yayınlanmış olacak. Bakalım ona nasıl tepkiler olacak :) İsmini de ilk kez bu röportajda anmış olayım; Kartpostal Hayaleti.
Şarkı yazarken nelerden ilham alıyorsunuz? Bazı insanlar kendi yaşadığı olayları yazıya dökerken bazıları kendilerinden bağımsız bir olaydan ilham alıp onun üzerine yazıyor. Sizde bu durum nasıl?
- Bazen kendi yaşadıklarımız, bazen çevremizde olup bitenler, bazen içine düştüğümüz bir his karmaşasının resmedilmiş hali oluyor bizde. İnsan kendi yaşadıklarını, kendi hislerini abartmayı sever elbette, ama çevremizde de üzerine şarkı yazmaya değer fazlaca şey oluyor, o kaynakları da hafife almamak lazım.
Şarkıları yaparken hiç anlaşmazlık yaşıyor musunuz? Yaşıyorsanız son kararı nasıl alıyorsunuz?
- Tabii ki yaşıyoruz, grupta herkesin müziğe farklı bir bakış açısı var, şarkıya yakışacağını düşündüğü bambaşka fikirler var. Bu açmazlardan birbirimizi dinleyerek/ikna ederek çıkıyoruz. Anlatılmak istenen histe mutabık kaldığımız an, grupta herkesin memnun olduğu bir noktaya mutlaka varılıyor. Belki benim istediğim gitarlarla varmıyoruz oraya, ya da Canberk’in kafasındakinden farklı bir ritm yapısıyla varıyoruz, ama sonuçtan hepimiz memnun kalıyoruz.
- (📸: Bahadırhan Erkoç)
‘İdol’ olarak gördüğünüz, müziğinizin etkilendiği sanatçılar var mı? Varsa kimler?
- Çok etkilendiğimiz çok sanatçı var elbette, özellikle lisede, ya da üniversitenin ilk yıllarında dinlediğimiz gruplar kalıcı etkiye sebep oluyor diye düşünüyorum. Şahsen grunge dönemini kendime yakın buluyorum, Stone Temple Pilots ve Alice in Chains birçok açıdan beni besleyen ekipler oldu her zaman. Ayrıca 2000’lerin başında çıkan Türkçe Rock albümlerinin elbette çok etkisi var üzerimizde, müzikal esinin yanında, bir cesaret kaynağı olarak. Bunlar haricinde bu ara dönüp dönüp Anatolian Rock Revival Project’e bakınıyorum YouTube’da, ülkede nasıl acayip işler yapılmış diye şaşırıyorum.
Çok uzun süredir müzik sektöründesiniz. Türk müzik sektörünün gelişimine yakından tanık oldunuz. Bu gidişat hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu kadar çok yeni sanatçının çıkması sizce iyi bir şey mi? Yoksa müziğin kalitesi gittikçe düşüyor mu?
- Bunun yanıtını sanırım zaman gösterecek, çünkü çok hızlı bir sistem değişikliği söz konusu, mesele sadece plak şirketleri vs. Spotify meselesinden çoktandır çıktı bana kalırsa. Şu anki genel geçer 15 saniyelik sosyal medya paylaşımları müziğin yapısını nasıl etkiliyor, ya da en çok izlenen YouTube videolarının 10 + dakika uzunlukta olması ileride şarkı yapılarında nasıl sonuçlar doğuracak, keza podcast yayınlarının popülerliğinin artması ne gibi sonuçlar doğuracak… Tabii tüm bunlardan bağımsız olarak, her bilgisayarın birer prodüksiyon stüdyosu haline gelmesi durumu var örneğin. Streaming’in CD’lerin yerini almasının üzerinden epey zaman geçti, başka şeyleri konuşmamız lazım artık.
- Kısa döneme bakacak olursak, çok çok iyi müzikler de dinliyorum, pek olmamış işler de duyuyorum. On yıl sonra bakalım kaç müzisyen, kaç şarkı kalıcı olmayı başaracak, bekleyip göreceğiz. Ama benim jenerasyonumda gerçekten çok iyi şarkı yazarları var, bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Geçmişte Aylin Aslım, Ceren Gündoğdu gibi isimlerle ortak projeleriniz oldu. Bizi başka düetler bekliyor mu? Kimlerle çalışmak isterdiniz?
- Bu tip şeylerin organik ilerlemesi gerektiğini düşünüyorum. Yani burda ne kadar isim saysam da, yarın bir şarkı yazılır ve o saydığım isimlerden biriyle değil, başka biriyle söylediğimizde şarkının tam değerini bulacağına inanırız.
Müzik kariyerinizde ‘kırılma noktası’ olarak gördüğünüz bir olay var mı?
- Be ‘The Band’ yarışmasında ikinci olmamız ve ilk EP’mizi yayınlamamız bu kırılma noktalarından bir tanesi kesinlikle. Daha yakın zamana baktığımızda, sanırım Mutluluk Reklamı da kırılma noktalarından biri olmaya en güçlü aday.
Şu anda bulunduğunuz noktadan memnun musunuz?
- Ülkemizde, herhangi başka bir konudaki memnuniyetimin de önüne geçecek kadar anlamsız şeyler yaşıyoruz ne yazık ki.
Yakın zamanda bizi yeni konserler bekliyor mu? Duyurmak istedikleriniz var mı?
- Pandemi dönemi hafifleyinceye kadar bir konser vereceğimizi sanmıyorum ne yazık ki. Gerçek konserin pek yerini tutmuyor tabii ki ama bir ihtimal birkaç instagram konseri olabilir. Sosyal medya hesaplarımızdan duyururuz böyle bir olasılık doğarsa:)
Röportajımızın sonuna gelirken, okuyucularımıza izleyebilecekleri 1 film ve dinleyebilecekleri 1 albüm önerebilir misiniz?