The Bodyguard İle Hayatı Değişen Diva: Whitney Houston

The Bodyguard İle Hayatı Değişen Diva: Whitney Houston
  • 2
    0
    0
    0
  • Whitney Houston... Ölümünün ardından 8 yılı aşkın süre geçmesine rağmen şarkıları hala dillerde, sesi hala gelmiş geçmiş en iyi seslerden biri olarak değerlendiriliyor ve The Bodyguard hala çekilmiş en güzel aşk hikayelerinden bir tanesi. 

    Dışarıdan baktığımızda ışıl ışıl sahneler, tutku dolu bir evlilik, dünya tatlısı bir kız çocuğu, aile işi gibi bir kariyer hepimizin gıpta ettiği şeyler. Gel gör ki hiçbir hikaye göründüğü gibi değildir. Whitney Houston'un da hayatı dışarıdan göründüğü gibi değilmiş, ne yazık ki kaybettikten sonra anladık bunu. Keşke bu güçlü ses hala aramızda olsaydı, keşke hala sahnelerde izleyebilseydik Diva'yı.

    1963'te Birleşmiş Milletler'de dönemin efsane solistlerinden Cissy Houston'un biricik kızı olarak dünyaya geldi. Kalabalık bir aileye ve müziğin içine doğsa da, vefatından sonra çekilen belgesel izlendiğinde anlıyoruz ki varlık içinde yokluk çekmişti. Kocaman bir ailesi vardı ve onu seviyorlardı, yine de Whitney sevgisizlikten muzdaripti. Dünyanın çılgın kalabalığından uzakta, iyi bir eğitim alan Houston 14-15 yaşlarında annesinin bir konserinde konuk olarak çıktığı sahnenin yıllarca ona yuva olacağını muhtemelen tahmin edemezdi.

    Kariyerinin ilk yıllarında kendini bulma çabasında olan Houston, kendince düzgün bir hayat tutturmaya çalışıyordu ama çevresine göre felaketin eşiğindeydi. "Robyn ile eşcinsel bir ilişki mi yaşıyordu yoksa çok yakın bir arkadaş mıydı?",  "Abileri uyuşturucu ortamının göbeğindeydi, o bunlara dahil miydi?" gibi pek çok tedirgin eden soru eşliğinde zor birkaç yıl geçti. Yıllar sonra bu zor yılların çocukken tacize uğramasının bir dışavurumu olduğu ortaya çıkacaktı.

    İlk yıllarından itibaren annesinin izinden gitti ve onun öğrettikleri ile kendini geliştirmeye çalıştı. Her ne kadar 80'li yılların başından beri aktif bir kariyeri olsa da  1992'de çekilen The Bodyguard filmi kariyerinde tam bir dönüm noktası oldu.

    Sadece şarkıcılığı ve sesi değil, siyahi bir kadın olarak bir Amerikan filminde başrol oynaması da bir devrim niteliğindeydi. Film Güney Afrika galasında gözyaşları ve alkışlar eşliğinde seyredildi.

    Kevin Costner ile başrol oynadığı filmden sonra zaten parlayan hayatında iyice yükselişe geçen Houston, kendisi gibi müzisyen olan Bobby Bown ile hayatını birleştirdi. Bir yıl sonra da dünyalar tatlısı bir kız çocukları oldu. Başlarda tutkulu ve masalsı bir aşk hikayesi olan evlilik ailelerin tasvip etmemekte ısrarlı olması, Whitney'in önlenemez yükselişi ve yasaklı maddelerin hayatları ele geçirmeye başlamasıyla kocaman bir kabusa dönüştü. 

    Konserden konsere, turneden turneye koşarken çocuğunu ihmal ettiği için kızının, kariyerindeki şahane yükseliş sebebiyle kocasının başarısızlığını yüzüne vuran bir gerçek olduğu için de eşinin öfkesini üzerine çeken Houston; 15 yıl çalkantılı bir aile hayatı sürdürdükten sonra 2007'de boşandı. 

    Boşansa ve kızına zaman ayırmaya, hatalarını telafi etmeye gönüllü olsa da yasaklı maddeler el vermeyecek kadar dötü durumdaydı. Hem sesini hem ihtişamını hem de ruhunu kaybetmişti. Rehabilitasona yatmayı kabul etse de bir dargın bir barışık devam eden rehabilitasyonlar, en son parasının bitmesinin üzerine rehabilitasyonu tamamen bırakmak zorunda kalmıştı.

    Salim Akil'in Sparkle efsanesinden aynı adla uyarlama olan filmde rol alan Houston, tam kötü günleri geride bırakmış ve kendine gelmeye başlamıştı ki filmin çekmlerinin son bulmasıyla içinden zor bela sıyrıldığıkaranlık onu yeniden içine çekti. 11 Şubat 2012'de bir otel odasında suda boğulmuş halde bulunan Houston bu dünyadan ayrılmış olsa da geride harika işler bıraktı. Annesine duyduğu sevgi öfkeyle nefrete dönünce asla annesini affedemeyen Kristina Brown; içten içe annesini sevmeyi bırakamamış olacak ki annesinin vefatından sonra o da madde bağımlılığının esiri oldu ve annesinden yaklaşık 3 yıl sonrsa hayata veda etti.

    Bu bir yandan gurur veren, bir yandan içimizi paramparça eden hikayeye, pek çok harikulade eseri olsa da ben şahsi favorimle kapanış yapmak istiyorum. Karşınızda Whitney Houston'un sesinden "I Have Nothing":

    "You see through, right to the heart of me
    You break down my walls with the strength of your love, mm
    I never knew love like I've known it with you
    Will a memory survive, one I can hold on to"

    Kaynak: 1, 2, 3.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.