Sürekli Aşık Oluyorum Ama Hep Aynı Kişiye

Sürekli Aşık Oluyorum Ama Hep Aynı Kişiye
  • 2
    0
    1
    0
  •         Teorik olarak, âşık olacağımız kişiyi seçmede\bulmada özgür gibi duruyoruz. İnsanlar âşık oldukları insanı ortak zevk, kimyasal çekim ya da kader vs. faktörlü bulduklarını sanıyor. Sürekli aynı tip insanı seçmelerinde ise kaderlerini, şanslarını etkin görüyorlar fakat durum pek de öyle değil. Psikolojik geçmişimiz bizi, 'sadece belirli insan tiplerine âşık olmaya' yatkın hale getiriyor.

                Pek çok insan iyi sonuçlanmayan ilişkilerinin sonunda hep aynı dertten mustarip olduğunu, örneğin; hep aldatan erkekleri\kadınları bulduğunu söylüyor. Bunun sebebini de genel olarak kendi saflığına ya da insanları yeterince iyi tanıyamamasına bağlıyor. Fakat bunun tek sebebi kişinin kendi bilinç altıdır.

                Uzman psikolog Mehmet Başak bu konuyu şu şekilde örnekleyip açıklıyor: Ayşegül, 20’li yaşlarının başındaydı ilk evliliğini yaptığında, büyük bir aşkla evlendi ancak kısa bir süre sonra mutluluk tablosu tuzla buz oldu... Eşinin alkol bağımlılığı vardı ve evliliği gittikçe kabusa çevirmişti, kendisi de ara ara içiyordu ama denk geldikçe hafta sonları bir iki kadehten öteye gitmiyordu. Evlenmeden önce eşinin alkol aldığını biliyordu, aslında bir arkadaşının doğum günü partisinde tanışmışlardı ve birlikte de içmişlerdi. Sonraları görüşmeye başlamışlar ve kısa bir flört döneminden sonra evlenmeye karar vermişlerdi. Evlendikten kısa bir süre çok sevdiği adam sanki bambaşka biri oluvermişti: “Gittikçe artan bir biçimde geç ve hep sarhoş geliyordu ve ben ona ulaşamıyordum. Bana ilgisi de kaybolmuştu, onunla konuşmaya çalıştığımda bağırıp çağırmaya başlıyor, hakaretler ediyordu. Her gün aynı kâbusu yaşıyordum. Sürekli ağlıyor ve sevdiğim adamı, evliliğimizi kurtarmaya çalışıyordum, tedaviyi reddediyordu, alkolik olduğunu reddediyordu, zaman zaman şiddet uyguladığı da oluyordu. Zaman içerisinde mücadelem yorgunluğa, bıkkınlığa ve üzüntüye yerini bıraktı. Umudum tamamen tükendiği zamansa boşanmaya karar verdim, kılını kıpırdatmadı boşanacağım dediğimde ve boşandım.” Diye anlatıyordu bir buçuk yıl süren ilk evliliğini. 

               Boşandıktan sonra biriyle tekrar hayatını birleştirdi.Başta her şey normaldi ancak kısa süre sonra aynı problemler, aynı hikâye, kısır bir döngü gibi onu bulmuştu. İşin kötüsü bu sonuncu değildi. Tam 3 kere alkol bağımlılığı olan bir erkekle evlenmiş ve boşanmıştı. Genç kadının artık hayatını toparlaması ve aynı hatayı 4'üncü kez yapmaması gerekiyordu. Daha önemlisi bu kısır döngüye dönen hatasının nedenini bulması gerekiyordu.

               O noktada çarpıcı bir gerçek ortaya çıktı. Ayşegül'ün babası çocukluğunda hep alkol aldıktan sonra Ayşegül'ü sever, onunla ilgilenir, kızına sarılırdı. O yüzden zaten aksi bir erkeğin Ayşegül'ün hayatında o güne kadar farklı bir erkeğin şansı hiç olmamıştı ve bu seçimlerin hiçbiri tesadüf değildi.

               Yani çocukluğumuzda geliştirdiğimiz rutinler, alışkanlıklar, aile içindeki sevgiyi görme biçimimiz, ebeveynlerin birbirlerine ve çocuklarına yaklaşım şekli kişinin nasıl bir kişiye âşık olacağının bilinç alındaki temellerini atmış olur. Halk arasında kızların ilk aşkı babaları, erkelerinde anneleri olarak ithaf edilir ve kişi bir bakıma kendi anne\babasına benzeyen birine âşık olarak bunu gerçekleştirir. 

            Psikolog Nilüfer Pazvantoğlu kısır döngü gibi duran bu kader motifine şöyle bir açıklama getiriyor:

             "Hep aynı erkeklerle birlikte oluyorum" diye şikâyet eden bir kadına ne dersiniz?
           Öncelikle “hep” dediği şeyin ne olduğunu öğrenmek isterim. Sorumsuz, aldatan, değer vermeyen, açıklama yapmadan bırakıp giden, pasif gibi birçok özellik olabilir. Sonra “Hayatında bu özelliklere sahip başka kimler var?” sorusu ile devam ederim. Hayatında o konunun nasıl bir örüntüye sahip olduğunu bulmak çözüm için verimli olur. “O kişinin de aynı olduğunu fark ettiğinde ne hissediyorsun?” sorusuyla çığ etkisine doğru giden duygularını bulmaya çalışırım. Bu arada onu uzun uzun konuşturmadan sadece bir iki cümle alırım. Önce bilinçaltına kodlanıp partner tanımını bulur, nelerin değişmesi gerektiğini kendisi ile birlikte yorumlar değiştiririz. Bilinçaltı partner kavramı değişince kontratlarda kaderi bir düğüm olup olmadığına bakarız. Kişi kendi içinde bir değişim yaşadığı zaman mevcut partner ya da eş ile ilişki de doğal akışla değişecektir. Kayıtları değiştirmekle ilgili karar alma ve eyleme geçme hali kontratta çok hızla karşılık bulacaktır.

     

    pinterest


    Yorumlar (1)
    • Belirli insan tiplerine aşık olmak... Sanırım çoğu yine aynı sonuca varacak :') Ne yapmalı?

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.