Advertisement Tracker

Jean-Luc Godard'ın Mutlaka İzlemeniz Gereken 5 Filmi!

Jean-Luc Godard'ın Mutlaka İzlemeniz Gereken 5 Filmi!
  • 15
    0
    0
    7
  • Jean-Luc Godard.. Onu kalıplara sığdırmamız mümkün değil. Hem yazar, hem senarist, hem eleştirmen, hem yönetmen.. Fransız Yeni Dalga'sının en başarılı isimlerinden biri. Yönetmenin sanatına şahit olmanız için, başlangıç niteliğindeki filmlerini sizin için listeledik. Her biri başyapıt niteliğinde olan bu filmleri, henüz izlemediyseniz en kısa sürede izlemenizi tavsiye ediyor ve şimdiden keyifli seyirler diliyoruz!

    Vivre sa Vie (1962)

    Dilimize ''Hayatını Yaşamak: On İki Tablodan Oluşan Bir Film'' şeklinde çevirilen film, Paris'li genç bir kadın olan Nana'nın 12 bölüme ayrılmış hayat hikayesini konu edinir. Şüphesiz, Nana karakterine, yeni dalga'nın yetenekli oyuncularından Anna Karina'nın hayat vermesinin filmin başarısında etkisi büyüktür. Filmle ilgili ayrıntılı bilgi için şu içeriğe göz atabilirsiniz: Godard Sineması #2: Vivre Sa Vie (1962)

    ''Bence yaptığımız her şey bizim sorumluluğumuzda. Özgürüz. Elimi kaldırıyorum, ben sorumluyum. Başımı çeviriyorum, ben sorumluyum. Üzgünüm, ben sorumluyum. Sigara içiyorum, ben sorumluyum. Gözlerimi kapatıyorum, ben sorumluyum. Bazen sorumluluğumu unutsam da, hayat bu ve dediğim gibi ondan kaçış yok. Yine de her şeye rağmen yaşamak güzel. Sadece hayatın tadını çıkarmaya çalışmalısın. Sonunda her şey olacağına varıyor. Mesaj mesajdır, tabak tabaktır, erkek erkektir ve hayat hayattır.''

    Une Femme est Une Femme (1961)

    Dilimize ''Kadın, kadındır.'' olarak çevrilen film, Godard'ın en eğlenceli filmlerinden biridir ve müzikal bir havaya sahiptir. Çocuk sahibi olma konusunda çok hevesli olan ancak bir türlü sevgilisini buna ikna edemeyen dansçı Angela'nın, hem sevgilisinin arkadaşı hem de kendisine karşı hisleri olan Alfred ile yakınlaşmasını konu alır. Ayrıca yönetmenin ilk renkli filmidir.

    ''Her şeyi mahvedecekler çünkü birbirlerini çok seviyorlar.''

    Pierrot le Fou (1965)

    Film, Amerikalı yazar Lionel White'ın Obsession adlı eserinden esinlenerek yazılmıştır. İşinden yeni kovulan Ferdinand Griffon, mutsuz bir evliliğe mahkumdur. Bir parti sonrası, geçmişteki sevgilisi Marianne ile birlikte kaçmaya karar verir. İkili Marianne'ın evinde buldukları cesetle birlikte, kendilerini bir maceranın içinde bulurlar. Filmle ilgili ayrıntılı bilgi için şu içeriğe göz atabilirsiniz: Godard Sineması #1: Pierrot Le Fou

    ''+Neden bu kadar üzgünsün?

    -Çünkü sen bana sözcüklerle konuşuyorsun, bense sana hislerimle bakıyorum.''

    Le Mepris (1963)

    Dilimize ''Nefret'' olarak çevrilen film, eşini çok seven Paul'un Odysseia destanını uyarlaması gereken senaryo sürecinde eşiyle olan mutluluğunun bozulmasını konu edinir. Eşinin neden artık onu sevmediğini anlamlandıramayan Paul, cevap alma konusunda eşini zorlar. İkilinin hayatları çok kısa bir süre içinde tersine döner ve ilişkileri onarılmayacak biçimde sarsılır. Film boyunca yunan mitolojisinden öğelere rastlamak mümkündür. 

    ''Artık Tanrı'nın varlığı değil yokluğu insanlara güvence veriyor. Çok tuhaf ama gerçek.''

    A bout de Souffle (1960)

    Dilimize ''Serseri Aşıklar'' olarak çevrilen A bout de Souffle filmi, hem yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi olması hem de yeni dalga'nın ilk örneklerinden olması açısından önemlidir. Film, Michel'ın bol bol kovalamaca içeren hayatını konu edinir. Polis tarafından aranan Michel, bir yandan Roma'ya kaçmak için gereken parayı denkleştirmeye çalışırken, diğer yandan stajyerlik yapan Amerikalı Patricia'yı kendisiyle gelmesi konusunda ikna etmeye çalışır. Film, hem Fransız Yeni Dalga'sının hem de Godard'ın en güzel eserlerinden biridir. 

    ''Muhbirler ihbar eder, hırsızlar çalar, katiller öldürür, aşıklar sevişir!''


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.