Dönemin en iyi çalışmalarından olan Hend, sizi çoğu şeyi sorgulamaya, bir cevap aramaya itecek. Son Feci Bisiklet ve Öfkeli Kalabalık gruplarında gitarist olarak karşımıza çıkan Erkin Sağsen, bu sefer hip-hop esintilerinde gezinirken karşımıza çıkıyor. 2019'da Partbir isimli bir EP ile karşımızda çıktıktan sonra 2020'nin yaz aylarında Lekem ve son olarak geçtiğimiz haftalarda Kaygon Yol ile hayranlarının karşısına çıktı.
Lafı daha da uzatmadan başlayalım röportajımıza!
-İlk olarak Hend fikri ortaya nasıl çıktı? Eskiden gelen bir merak mı, yoksa aniden patlayan bir his mi?
Erkin Sağsen: Kısa hayatımın büyük bir bölümünde müzikle uğraştım. Ya tek başıma ya da gruplarla çalıştım. Çalışırken hep kendi fikirlerimi şarkıların içinde duymak istedim. Genellikle gruplar oluşmaya başladığında cover parçalar seslendirilir. Yanlış anlaşılmak istemem ama tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki başkasının şarkısını çalmaktan hiçbir zaman mutlu olmadım. Müzik yapmanın en sevdiğim kısmı her zaman yaratma kısmı olmuştur. Her çaldığım grupta da mutlaka kendi yaptığım bir şeyleri denemek, duymak istedim. İşte en sonunda karar verdim 2019 yılında yıllardır yaptığım bestelerden en sevdiklerimi bir EP çatısı altında topladım. Diğer gruplarımın yoğunluğundan ötürü fazla üstüne düşemesem de 2020 yılı pandemi döneminde fazlasıyla boş vaktim kaldı ve ben de projeye hız vermeye karar verdim. Şimdi elimde bir ton şarkı ve önümde uzun bir zaman var bakalım...
-Hend’i kafanızda oluştururken size rol model olan biri var mıydı?
Erkin Sağsen: Açıkcası böyle bir sanatçı yok; çünkü Hend birçok türü içinde barındırıyor. Benim yıllardır hayranı olduğum iki müzik türü var: rock ve hip hop. Bu alandaki klasik, herkesin aklına gelen isimleri dinliyorum ama şarkı yapımında rol model olarak onları kullanmıyorum. Belki üzerimde gerek sound ve miks sürecinde, gerekse enstrüman kısmında etkisi olanlar vardır ancak buradan öteye geçmiyor. Elimden geldiğince etkiden uzak işler yapmaya çalışıyorum. Enstrümanımı geliştirmek için Jimi Hendrix, Jimi Page, BB King gibi isimleri çok dinledim; keza sound açısından Arctic Monkeys, Mac Miller, Anderson Paak, Snoop Dogg, Gorillaz vs detaylı inceledim. Onların enstrümanistliğim ve miks anlayışım üzerinde bir rol model etkisi vardır elbet; ancak dediğim gibi müziğime rol model olarak düşündüğüm bir sanatçı veya grup olmadı.
-Hayranlarınız veya Hend’i yeni keşfetmek üzere olanlar için Hend’i nasıl tanımlarsınız?
Erkin Sağsen: Hend’in tanımını tam nasıl yaparım gerçekten bilemiyorum. Açıkçası bu konu üzerinde pek düşünmedim. Sadece şarkı yaptım ve herkesle paylaşmak istedim; ancak Hend’in alternatif bir iş olduğunu söyleyebilirim. O Dünya’ya ait bir proje. İçinde Indie pop da var hip-hop da var, beat de var, autotune da… Daha çok loop beatler üzerine melodi ve vokallerden oluşuyor. Şarkılarda duyduğunuz her sesi ben kaydediyorum, çalıyorum ve miksliyorum. Kendi yolculuğumdaki hislerimi, problemlerimi, çıkmazlarımı bu yolculukta başımdan geçenleri anlatıyorum.
-Bu zamana kadar Hend ismi altında bir tane EP, iki tane single yayınladınız. Geri dönüşler nasıl oldu?
Erkin Sağsen: Gerçekten çok kötü iş yapmışsın diyen biri çıkmadı. Sağ olsun eşim, dostum hepsi yaratıcı alanlarda çalışan insanlar olduğu için kendimi nasıl geliştirebileceğime yönelik eleştiriler yaptılar. Hatta birkaçı projeye dahil oldu. Ben de bu eleştirilere dikkat edip üstüne koya koya gittiğimi düşünüyorum. Umarım bu pandemi süreci daha fazla sürmez de sahnelerde bu geri dönüşleri daha organik ve daha hızlı bir şekilde duyabiliriz...
-Hepimizi, dünyayı etkisi altına alan bir virüsle uğraşıyoruz ve bana göre bu durumdan en çok etkilenen başlıca kişiler müzisyenler. Sizin için nasıl geçiyor bu dönem?
Erkin Sağsen: Evet bu tarz önüne geçemediğimiz durumlarda ilk etkilenen piyasa maalesef ve doğal olarak bizimki oluyor. Bir sürü emekçi arkadaşım maddi/manevi etkilendi bu durumdan; ancak ben bu kapanma sürecini, yaratmak için bir fırsat olarak değerlendirip neredeyse her gün çalıştım, şarkı yaptım. Bu dönemde klipleriyle beraber iki single ve daha yayınlamadığım bir sürü şarkı, sevgili dostum Can Sürmen ile "Altın Bilezik" adında bir podcast programı, başka bir dostum Barış Fert ile hala daha üstünde çalışmakta olduğumuz bir animasyon projesi yarattık. Bence bana manevi yönden yaradı bu dönem. Böyle bir kapanmaya ve kendimi bulmaya ihtiyacım varmış. Zaten fazla dışarı çıkmayan biri olduğum için aslında hızlı uyum sağladım karantinaya. Hatta benim için biraz da iyi oldu arkadaşlarım artık “Niye dışarı çıkmıyorsun?” diye trip atmıyorlar bana…
https://open.spotify.com/show/7tagYyaD7prJH1Czhvqvoq?si=mGatYG2BQ9-dCm81DlqVZA
-Peki çalışmalarınızı kimlerle yapıyorsunuz, nasıl bir ekiple çalışması var?
Erkin Sağsen: Canlı performans için çalışmalarımı Ozan Hatipoğlu ve Can Sürmen ile yapıyorum. Can Sürmen yarı akustik yarı elektronik davul set up’ı kullanıyor. Ozan Hatipoğlu altyapılar, synthler ve şarkının tansiyonunu üstleniyor. Aynı zamanda benimle gitarları paylaşıyor. Ben de vokalleri yapıyorum dediğim gibi ara ara gitar çalıyorum. Beraber dinleyicilere tüm ayrıntılarıyla ilginç bir deneyim hazırlamaya çalışıyoruz. Pandemi süreci geçer de normale dönebilirsek sahnede paylaşacağız bu deneyimi. Bu sırada da üretmeye devam edeceğiz. Kayıtları ise ben evde tek başıma kendi stüdyomda yapıyorum. Şimdiye kadar bir tek “Lekem” şarkısındaki hi-hatleri Can Sürmen çaldı
-Yakın dönemde yeni tekliniz çıktı, çok tebrik ederim bunun için. Kaygan Yol’un amacı, yayınlanma süreci nasıl oluştu?
Erkin Sağsen: Dünyayı değiştireceğim gibi bir tarzım yok. Kendi hissettiğim duyguları, düşündüğüm konuları müzik haline getirip paylaşıyorum. Kaygan Yol’un amacı aslında bu. Benim gibi hisseden, düşünenlerle hissiyatımı paylaşmak. Benim daha önce de anlattığım gibi uzun zamandır biriktirdiğim bir beat veya şarkı fikirleri diyebileceğimiz bir havuzum var. Kaygan Yol’u da o havuzdan bir beat üzerine çalışırken yazdım. Sonra şarkılarımın masteringlerini yapan Tahsin Güngör Aktürk’e gönderdim. Mastering’i aldıktan sonra Wonder Wheel firmasından eski arkadaşım Başar Patır ile iletişime geçtim. Neler yapmak istediğimi, Tam bir teknoloji özürlü olduğumu, tek başıma beceremediğimi anlattım. Sağ olsunlar projeyi de beğendiler ve anlaştık, çalışmaya başladık. Klibim zaten hazırdı, hızlı bir şekilde yayınladık.
-Kaygan Yol’un beni en çok etkileyen kısımlarından da biri klip. Şarkı ve klip o kadar uyumlu geliyor ki bana… Klip çekimleri, fikir süreci nasıl gelişti?
Erkin Sağsen: Öncelikle teşekkür ederiz. Şarkıyı yaptıktan sonra yönetmen arkadaşım Barış Fert’le konuştum ve klip üstüne çalışmaya başladık. Zaten önceki iki klibimin yönetmenliğini de o üstlenmişti. Benim evimde bulduk fikri. Fikir basitçe şarkıyla ters köşe olarak insanları gülümsetmekti. Kamerayı aldık ve çıktık sokağa. İnsanlara beş saniye kameraya bakıp gülümsemelerini rica ettik. Çoğu “Gülecek halimiz mi var” dedi... Sağ olsunlar kırmadılar ve 50-60 kişi çektik böyle. Sonrasında Barış Hocamla yine klip/film sektöründen başka bir arkadaşım Erman Özkargın’ı da alıp, Karaköy’de bir sokakta performans kısmını çektik. Görüntü yönetmenliğini Erman Özkargın üstlenmiş oldu. Çekimler toplamda 3-4 günde bitmiş oldu. En son dokunuşu yani kurgusunu ve rengini sevgili dostum, aynı zamanda Son Feci Bisiklet grubunun da basçısı Ozan Özgül yaptı. Gerçekten revize bile vermedik, bizce de güzel bir iş çıkartmış.
-Yeni dönemde yayınlanacak bir şarkı, projeniz var mı?
Erkin Sağsen: Ben yazmayı beceremeyene kadar şarkı yaparım diye düşünüyorum; çünkü bu konudaki avantajım şu, yapımdaki her şeyi tek başıma yapıyorum ve bu sayede hızlı ilerleyebiliyorum. Elimde yayınlamadığım şarkılarım var. Bir aksilik olmazsa hepsini yayınlamayı düşünüyorum. Aynı zamanda yapmak istediğim bir Live Session fikrim var. Ozan Hatipoğlu ve Can Sürmenle hali hazırda üstünde çalıştığımız bir set var. Oradan bir kesiti çekip yayınlamak çok istiyorum. İlginç bir deneyim oluyor gerçekten
-Son Feci Bisiklet ve Öfkeli Kalabalık gibi ülkenin önemli iki grubunda yer alıyorsunuz, arada yoğunlukla nasıl başa çıkıyorsunuz?
Erkin Sağsen: Aslında 9-5 çalışan biri olmadığım için, konser vermek ve ara ara stüdyoya kapanıp beste yapmaktan başka işimiz yok. İyi bir zaman planlamasıyla ilerlerseniz her işe vakit kalıyor. Evet, biraz yoğun geçiyor, yoruluyoruz ama seviyoruz be… Sahneye çıkmak, oturup yokluktan bir şarkı var etmek tüm yorgunluğu alıyor. İşin sırrı bence heyecanda bitiyor. Bir iş için ne kadar heyecanlanıyorsan o kadar unutuyorsun yorgunluğu ve o kadar kolay geliyor. Bana zaten iki grup yetmedi Hend için çalışmaya başladım. Elbette şimdiki gibi üstüne fazla düşemiyordum başlarda; ama konserler pandemi dolayısıyla iptal olunca fazlasıyla zaman buldum. Yani bana pek yoğunmuşum gibi gelmiyor.
-Son olarak şu an yaşayan ya da vefat etmiş bir sanatçı ile tanışma imkanınız olsa, ortak bir çalışma yapacak olsaydınız bu kim olurdu?
Erkin Sağsen: Yaşayan kişilerden Snoop Dogg’la tanışmak ve çalışmak çok isterdim. Genel hayat tarzını, şarkılarını, felsefesini çok seviyorum. Yani en kötü, yaptığım bir beati dinletip fikrini almak çok iyi olurdu gerçekten. Vefat edenlerden Mac Miller en fazla incelediğim sanatçılardan. Stüdyo’da şarkı yapma, miksleme sürecinde yanında bulunmak isterdim. Fazla inovatif ve farklı hareketler yapıyor şarkılarında çok ilgimi çekiyor.
Sevgili Erkin Sağsen'e röportaj için çok teşekkür ederiz. Bolca Hend dinlediğimiz günler olsun!
Yorum Bırakın