Gündelik hayatta sağlıklı yaşam ve eğlence aracı olarak görülen spor, artık yalnızca bu iki temel insan ihtiyacını karşılayan alan olmaktan çıkarak sınırlarını büyük ölçüde genişletti. Spor, insanlar için artık hayatın bir parçası ve tüketimi gündelik olarak gerçekleştirilen bir değer haline geldi. Spor, oyun kavramı ile özdeşleşerek eğlence sektörünün en büyük kalemlerinden biri konumuna yerleşmiş durumda. Bu durum sporun geçmişten günümüze önlenemez bir hızla büyümesini sağlayarak, ticari bir değer haline geldiğini ve endüstriyelleştiğini göstermekte.
İnsan ihtiyaçlarını karşılayan ürünlerin, oluşum sürecinin en başından itibaren geçirdiği her aşama analiz, tasarım, üretim ve tüketim hatta pazarlanması ve pazara sunulmasına, kısaca tüketime hazır hale getirilmesine endüstri denir. Bu kavramın önüne insan ihtiyaçlarını temin edebildiğimiz birçok kavram ekleniyor. Örneğin beslenme ihtiyacımızı sağlayabilmemiz için tarım endüstrisine ihtiyaç duyarız çünkü tarım endüstrisi olmadan bu denli büyüyen, küreselleşen ve devasa bir nüfusa ulaşan dünyada insanların beslenme ihtiyacını sağlamak mümkün değildir. Bir başka örnek vermek gerekirse giyim endüstrisi de yine insanın en temel ihtiyaçlarından biri olan giyinme ihtiyacını sağlamak için var olmakta. Tüm bu ihtiyaçlarımızı karşılamak için bir endüstriye ihtiyaç duymaktayız. Dünya nüfusunun devasa boyutlara geldiği ve insanlığın makineleştiği toplumsal yaşamda da insanın serbest zamanını dolduracak, iş yaşamından ve makineleşmeden bir süreliğine koparacak en temel ihtiyaçlarından biri de eğlence olarak gösterilebilir.
Spor endüstrisi insanı, iş sürecinden artırabildiği serbest zamanın bir bölümünde eğlencelikler ile uzaklaştırabilir, onun için çeşitli spor dallarında çeşitli müsabakalar, yarışma ve oyunlar ile serbest zamanının bir bölümünü değerlendirmesini sağlayabilir. Spor endüstrisi ürettiği ürün ve içeriklerle insanın gündelik eğlence ihtiyacını karşılamada ve bu ihtiyacı bir değere çevirerek devasa bir ekonomi yaratarak, bu endüstrinin büyümesini ve insanların en temel ihtiyaçlarından yalnızca biri olan eğlence ihtiyacı yoluyla nasıl büyük bir değer yaratılabileceğinin en büyük göstergelerinden biridir. İnsan direkt veya dolaylı yoldan kendi üzerinden oluşturulan kavramlar ve değerler ile tüketim ağının en önemli parçası olmaya ve bu ağın sonsuz bir şekilde büyümesine, gelişmesine ve değişen yaşam şartlarına göre yenilenmesiyle başka birçok yeni alan doğurmasına sebep olmaktadır. Bu durumda ortaya çıkan devasa ekonominin ve bu ekonomiden yararlanan yan kurum ve kuruluşların, insan ihtiyaçları karşılığında ne denli büyüyebildiklerini ve gelişerek insan hayatının bir parçası olabildiklerini göstermekte.
Spor endüstrisi insanın serbest zamanını değerlendirmesi için en temel ihtiyaçlarından birisi olan eğlence kavramı altında ortaya çıkmış ve bugün milyarlarca dolarlık bir yapı haline gelerek, göz ardı edilemez bir duruma geldi. Sayısal olarak ifade etmek istediğimizde, bu endüstrinin en büyük pay sahibi olan futbolu ele almak gerekirse en özel örnek İngiltere Premier Lig’in yayın haklarından elde ettiği miktar, yılda yaklaşık 5 milyar $’dan fazla. Yalnızca bu örnek dahi bu endüstrinin ne denli büyük çaplı olduğunu gösterebilir. Bir diğer örnek ise ABD’de düzenlenen Super Bowl etkinliği. Dünya’da Amerikan Futbolu olarak da bilinen bu sporun yalnızca yıl sonu düzenlenen final haftasından sağladığı gelir ve oluşturduğu ekonomi 3 milyar $ olarak karşımıza çıkıyor. Bu iki özel örnek, spor endüstrisinin ne denli devasa bir ekonomiye sahip olduğunu gözler önüne seriyor.
Spor endüstrisi ortaya çıkmaya başladığı günden bu yana medyanın birçok mecrasında kendine kazanç sağlayacak konumda yer buldu. Televizyonlardan tek organizasyonluk veya sezonluk yayın gelirleri elde etti ya da gazetelerin en çok okunan sayfalarında yer bularak marka değerini arttırmak konusunda önünü açmış oldu. Medya mecraları arasında en büyük sıçramasını ise 2000’lerin başından itibaren sosyal medya kavramının ortaya çıkmasıyla gerçekleştirmeye başladı. Sosyal medya aracılığıyla spor endüstrisi ürünleri artık daha ulaşılabilir, çeşitli ürün ve tanıtım maliyetlerini daha düşük kazanç oranlarının daha yüksek olduğu bir zemine oturdu. Bunun sebebi olarak elbette internetin hızı ve ulaşılabilirliği en büyük neden olarak ortaya çıktı. Bu büyük pazarın oluşumu ise şu şekilde gerçekleşti, “Sosyal medya platformlarının kullanıcı sayısının artması ve her an her yerde ulaşılabilir bir iletişim aracı olması bireysel kullanıcılar dışında işletmeleri de sosyal medyayı aktif kullanmaya yönlendirmiş ve bu durumun bir sonucu olarak Sosyal Medya Pazarlaması doğmuştur. Genel bir tanımlamaya göre ise SMP; işletmelere sosyal ağlar, topluluklar, bloglar ve diğer sosyal medya araçlarını kullanarak ürünlerini ve hizmetlerini tanıtmaya ve geleneksel medya ile ulaşılabilecek kişi sayısından daha fazla kişilere ulaşabilmeye olanak sağlayan bir süreçtir.” (Akkaya, Zerenler, 2017.)
Oluşturulan platformların ardından diğer en önemli süreçlerden birisi ise spor endüstrisi tüketicisi ile spor endüstrisi ürünlerinin üretimini ve pazarlamasını sağlayan kişi/kurum/kuruluş ile bu platformlar aracılığıyla buluşturma görevini yine sosyal medya şu şekilde üstlenmiştir, “Sosyal medyanın kullanıcılara sunduğu temel faydası iletişimi geliştirmektir. Tüketiciler mallar ve hizmetler hakkında platformlarda yorumlar ve eleştiriler yapabilmekte ve diğer kullanıcılar ve markalar ile etkileşime geçebilmekteler. Bunun farkında olan markalar da buradan yola çıkarak sosyal medyayı etkin bir iletişim ve promosyon aracı olarak kullanmaya çalışmaktadır. Literatürde SMP’yi iletişim aracı olarak değerlendiren çalışmalar SMP’yi, yeni bir pazarlama stratejisi olmanın dışında, yeni bir promosyon aracı ve geleneksel pazarlamayı destekleyecek uygulamalar bütünü olarak tanımlamışlardır.” (Akkaya, Zerenler, 2017.) Tüm bu süreçlerin ardından artık tüketici, üretilen endüstriyel spor ürünü ile sosyal medya aracılığıyla buluşup tüketimini sağlar. Bu tüketimi sağlamadan önce sosyal medya aracılığıyla gündelik yaşamı içerisinde yalnızca spora ilgi duyması sebebiyle onu spor endüstrisi ürünlerine iten birçok mesaja maruz kalır ve tüketimi gerçekleştirmek için yine elinin altında hazır olarak bulunan sosyal medyayı bu defa bir pazar olarak kullanır ve ürününü satın alır.
Spor pazarlamacıları da sosyal medyanın kendi alanlarındaki etkilerini farkındalar ve tüketiciler ile daha verimli iletişim kurabilmek için sosyal medyanın avantajlarını kullanmaktadırlar. Üreticiler ve spor endüstrisi organizasyon sahipleri, sosyal medya araçlarını kullanarak spor endüstrisi ürünlerinin tüketici kitlesi ile iletişimi ve etkileşimi ekonomik alanda kazanç sağlamak için olandan daha yüksek bir konuma getirmek için çalışmaktalar. Bu durumun ortaya çıkardığı sonuç ise spor endüstrisinin paydaşlarının sosyal medyaya ve kollarına özel önem vermesi olarak görülmekte çünkü ortaya çıkan ekonomi göz ardı edilecek boyutta değil. Bu süreçte sosyal medya üzerinden pazarlama yapan spor endüstrisi üreticileri çok hızlı büyümüş ve bu devasa pazarın sosyal medya aracılığıyla bir parçası haline geldi. Dünya üzerinden spor organizasyonlarıyla öne çıkan ve bu organizasyonlarda varlık gösteren spor kulüplerinin tamamı artık Facebook, Twitter gibi sosyal medya araçlarını en az diğer medya araçları kadar aktif kullanmaktalar. Bu sosyal medya araçları aracılığıyla taraftarları, takipçileri ve müşterileri ile iletişime geçerek pastadan elde edebilecekleri payı büyütebilmek için çalışmalar yapmakta. Bu mecralar üzerinden organizasyonların veya organizasyonlar içerisine dahil olan sporcu, spor kulübü gibi yapıların ürünlerini en aktif ve kazançlı şekilde pazarlamaktalar. Artık tek tıkla tuttuğunuz takımın formasını satın alabilir ya da sosyal medya üzerinden takip ettiğiniz sporcu ile birebir görüşme şansı elde edebilirsiniz. Elbette bunun bir bedeli var, bu ayrıcalıklara sahip olabilmek için takip ettiğiniz sporcu veya spor kulübünün spor endüstrisi ürünlerini satın alan yüz binlerce kişinin arasına girmelisiniz, bu da ancak spor endüstrisi ürünlerini tüketerek gerçekleşebilir. Ne kadar ürün tüketirseniz şansınız o kadar artacaktır fakat size rakip olabilecek yüz binlerce kişiyi de göz ardı etmemelisiniz. Spor ürünlerinin sosyal medya üzerinden tüketimi ve bu ekonomi devasa boyutlara ulaşması sebebiyle artık acımasız bir pazarlama işi olarak karşımıza çıkmakta. Gündelik yaşantımız içerisinde sosyal medya kullandığımız anlarda takipçisi olduğumuz sporcu veya organizasyon tarafından ekonomik bir kazanç aracı olarak kullanılabilmemiz artık yalnızca kendi parmaklarımızın ucunda ve sosyal medya aracılığıyla artık her şey bize daha yakın.
Yukarda da bahsettiğim gibi spor endüstrisi milenyum çağı ile büyük bir endüstri haline gelerek spor kulüpleri artık birer ‘kar’ elde etmeye çalışan şirketler haline geldi. Yatırımcılarına büyük paralar kazandırmayı hedefleyen, spor endüstrisindeki pazar payını büyütmeye çalışan kulüpler, her yıl giderek çoğalıyor. Bu doğrultuda da ürün ve içeriklerin tüketim alanları arttırılmaya çalışılmakta, elde edilen tüketim alanlarının yoğunluğu da verimli olarak kullanma hedeflenmekte.
Spor endüstrisinin farklı tüketim alanları bulunuyor. Ancak en büyük tüketim ve yoğunluk alanı, çoğu endüstri de olduğu gibi sosyal medya olduğu biliniyor. Geleneksel medyadan ayrılan bu yeni medya türü, milyarlarca insanı günlük hayatlarında etkisi altına alıyor. Haber, alışveriş, iletişim ve daha birçok konuda hızlı, çeşitli ve daha kitlesel bir içerik sunmakta. Kitle iletişim araçları ve medya sayesinde spor, bir taraftan eğlence faaliyetiyken diğer bir yandan da cazip bir ekonomi alanı. Milenyum çağı ile spor dünyasının da bir endüstri haline gelmesi, spor ve sosyal medyayı iç içe soktu. Bu alandaki pazarını yıllar içerisinde daha da büyüten spor endüstrisi, tüketim alanının büyük bir kısmını sosyal medya üzerinden sağlamakta. Kulüplerin resmi sayfalarından yapılan aidiyet duygusu taşıyan paylaşımlar, e-mağazaya yönlendirme paylaşımları, ürün ve içeriklerin görsel paylaşımları, tüketim ve yoğunluğu arttırmakta.
Sosyal medyaya ek olarak tüketim alanlarından bir diğer önemli olanı da organizasyonlardır. Özellikle de pazar payı büyük kulüplerin sezon öncesi ‘yeni spor pazarı’ olarak nitelendirilen doğu ülkelerine sezon öncesi kampları düzenlemesi yeni tüketim alanları oluşturdu. Antrenman öncesi sporcularla buluşma etkinlikleri, stadyumlardaki hazırlık müsabakaları gibi çalışmalar, yeni ürün ve içeriklerini tanıtma ve tüketme de yenilik ve hız sağlamakta. Ayrıca geleneksel olarak düzenlenen turnuva organizasyonları da tüketim alanı olarak gösterebiliriz. Dünya Kupaları, kıta şampiyonaları, Olimpiyatlar, Şampiyonlar Ligi gibi büyük organizasyonlar, spor endüstrisinin taraftarlar bazında büyük tüketim alanlarıdır. Hem kulüplere hem de organizasyonun düzenlendiği şehir ya da ülkeye büyük gelir kaynağı yaratmakta.
Spor endüstrisinin içeriklerinin ve ürünlerinin tüketimi, ekonomik anlamda refah seviyesinin yüksekliğiyle doğru orantılı elbette. Dünyada refah seviyesi en yüksek 20 ülkedeki spor ürünü tüketimi ve yoğunluğu geri kalan ülkelerin toplamından fazla. Özellikle de Kıta Avrupası, Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi ülkelerdeki spor ürünü tüketimi yoğunluğu oldukça yüksek. Maç biletleri, lisanslı ürünler, sponsor gelirleri, yayın hakları gibi spor endüstrisinin temel oluşturan tüketim çeşitleri bu ülkelerde çok yüksek oranda kulüplere ve federasyonlara gelir sağlamakta. Spordaki gelişmelerin ülkelerin sınırlarını aşması ve dünyaya yayılması, kulüplerin artık spora küresel anlamda yaklaşmaları gerektiğini gösterdi. İletişim teknolojileri sayesinde spor tüketicileri oldukça kolay bir şekilde tüm dünyadaki spor etkinliklerini takip edebiliyor. Bu da endüstrinin yoğunluğunu artırıyor.
Özellikle de Milenyum çağı ile sadece eğlence aracı olmaktan çıkıp bir endüstriye dönüşen sporun geldiği ekonomik boyut tartışılır durumda. Dünya genelinde artan spor tutkusunun yarattığı pazar, yıllık 100 milyar dolara ulaşırken, bu rakamın 130 ülkenin milli gelirinden yüksek durumda bulunuyor. Sadece bilet satışları, medya hakları ve sponsorluklardan oluşan spor pazarının büyüklüğü Dünya genelinde 2005 yılında 46,5 milyar dolarken, söz konusu harcamaların 2018 yılı itibarıyla 91 milyar dolara yükseldi. Dünya Bankası verilerine göre, Bulgaristan, Tunus, Slovenya, Estonya, Malta ve Kenya gibi birçok ülkenin milli geliri, spor için harcanan 100 milyar dolardan daha düşük. Birçok spor dalı bu endüstrinin içine girerken aslan payı futbolda. Avrupa'da spor ekonomisinin yüzde 80'den fazlasını futbolun oluşturduğu biliniyor. Tüketim yoğunluğu bu spor dalındayken sadece İngiltere içi tüketim maliyeti yıllık 200 milyon Sterlin’i bulmakta. Kuzey Amerika’daysa korumalı futbol, beysbol ve basketbol pazarın yüzde 90’ını oluşturuyor. Spor endüstrisine yatırım ve ürün tüketimi o kadar hızla artmakta ki birçok spor dalının çıkış noktası olan İngiltere'de spor harcamalarının artış hızı, ülkenin milli gelirinin artış hızının yaklaşık dört katı. Bu rakam Fransa'da ise üç kat.
Spor endüstrisine kulüp, federasyon ve organizasyon şirketlerinin yanı sıra kamu da büyük yatırım yapmakta. Bu yatırımların tüketim karşılığı da kamuya ciddi bir gelir sağlıyor. Yakın dönemden örnekler vermek gerekirse, Brezilya'nın ev sahipliği yaptığı 2014 Dünya Kupası 11 milyar dolarlık ekonomik boyuta ulaştı. 206 ülkenin katıldığı 2016 Rio Olimpiyat Oyunları için ayrılan bütçe başlangıçta 2,93 milyar dolar iken organizasyon sonunda 13,2 milyar dolara yükseldi. Organizasyonun Brezilya ekonomisine yaklaşık yüzde 3 katkı sağladı. Kamu kurumlarının spora yatırımları sadece turnuva ya da organizasyon bazlı değil. Sporun gelişimi ve ekonomisinin büyümesi için devlet eliyle yapılan ve yenilenen stadyum ve tesisler, kamu şirketlerinin sponsorlukları, kamu iletişim kurumlarının yayın hakları satın alması, sporcu desteği gibi birçok alanda ülkeler ciddi yatırım yapmakta ve spor endüstrisinin pazarını büyütmekte.
Kamu kurumlarının yanı sıra büyük şirket ve organizatörler de bu pazara katkı yapmakta, tüketimi arttırmakta. Örneğin futbolda, var olan önemli turnuvalara isim sponsorlukları (Carabou Carling Cup gibi), büyük kulüplere isim sponsorlukları (RedBull Leipzig gibi) gibi girişimlerde bulunuyorlar. Ayrıca organizasyon şirketlerinin bizzat düzenledikleri organizasyonlar da pazarı genişletiyor. Örneğin Formula 1. Libery Media şirketinin sahibi olduğu bu gözde motor sporu, şirketin belirlediği yönetim anlayışıyla ilerlemekte ve dünya geneline yayılmakta. Ayrıca tenis ve golf gibi sporlarda da özel şirketler, büyük sporcuları bir araya getirerek sporseverlere etkinlikler ve müsabakalar düzenleyip, tüketim artırımına katkı sağlamakta. Spor endüstrisinin geldiği son noktada bazı temel kurallarda bile değişiklikler yapılabiliyor. Örneğin Amerikan Ulusal Basketbol Ligi olan NBA’de, federasyon kuralı gereği takımların formalarında, forma üreticisi amblemi veya ana sponsor logosunun olması yasaktı. Ancak yakın dönemde alınan ‘ekonomik baskı unsurlu’ kararla bu yasak kaldırıldı ve takımların destekçileri göz önünde olmaya başladı.
Tüm bu veriler, spor endüstrisi içerisindeki ürün ve içeriklerin tüketim ve gelir maliyetinin, ekonomisinin ne kadar büyük ve her geçen yılda daha da büyüyerek ilerlediğini kanıtlar nitelikte.
Yorum Bırakın