Medya , bilginin kitlelere ve bireylere ulaştırılmasıyla bilgilendirme, eğitim gibi görevleri olan her türlü görsel ve işitsel araçlar bütünüdür. İnsanların iletişim kurma ihtiyacı medyanın gelişmesinde önemli bir figürdür. Teknolojinin ilerlemesiyle de bu iletişim araçları daha da değişti ve yenilendi. Dünyanın bilişim çağında kat ettiği yol insanların alışılmış olan hayatlarında da bazı şeyleri fark etmelerine ,  çevrelerini görme şekillerinde farklılıklar yarattı. Tüm bireylerin erişimi olan ve serbest biçimde düşüncelerini aktardıkları mecralar kamusal alan olarak adlandırılır. Geleneksel medya dediğimiz ana akım medya da , kitle iletişim  araçları (gazete, televizyon, radyo) kamuoyuyla tek kanaldan iletişim kurar. Ve bu toplumu pasif izleyici konumunda bırakarak , grupların egemen medyaya ulaşmasına engel olup farklı seslerin yükselmesinde büyük bir engeldir. Medya sahipliliğinin belli merkezlerde oluşu  demokratik iletişimde büyük bir sorun olmakla birlikte ana akım medyanın temsil kurumunun hakim söylemlerini aktarması ,hiyerarşik yapısı bu medya türünün özelliklerindendir. 

Teknolojinin her geçen gün ilerlemesiyle medya araçları da gelişti. Büyüyen internet ağları  mekansal özgürlük yaratarak yeni medyayı oluşturdu. Yeni medya her bireyin özgürce fikirlerini beyan ettiği kamusal alanın günümüz temsili diyebiliriz . Teknoloji tabanlı yaşam tarzında iletişim teknolojileri bireysel-kitlesel hayatın içine nüfuz etmiştir. Çok çeşitli etkileşim yapısıyla alternatif medya , bireylerin hareket sahasının genişleterek bireyler arasında ki iletişimi güçlendirmiş hatta bu ortak alanda farklı gruplar fikir alışverişi yaparak  birbirlerini görmeye başlamıştır.

Enformasyon özgürlüğünü yaratan yeni medya da kamuoyunun  sorgulaması ve tartışması demokratikleşmeyi sağladı. Demokratik sistemin ilerleyişi halkın siyasal süreçlere ne kadar katıldığı ile bağlantılıdır . Teknopolitika’nın olmaması kitlelerin sesinin duyulmaması antidemokratikliğe yol açar.  Alternatif medya içinde kişiler bu özgür alanda kendilerini anlatır, enformasyon özgürlüğünü elinde tutar. Öyle ki politika, ekonomi, sosyal düzenler demokratik sürecin aktif birer katılımcısı olan bu bireylere göre yürütülür hale gelmiştir. Her türlü kamuoyunun var olduğu bu sanal dünyada sürekli kamusal alan oluşuyor ve böylece de politika ve demokraside değişime uğruyor. Demokratikleşmenin değişime uğramasına neden olan bu özgür alan da grupların, kişilerin baskıcı devlerin sunduklarının dışında artık seslerinin yüksek çıkmasıyla bu durum pek çok devletin değişimine neden oldu. Önceden büyük holdinglerin kontrolünde olan tek merkezli üretim ve iletişim yapısının yerini çoğulcu üretim ve toplumun her sınıfından bireyin olduğu sistem aldı. Eski düzenin bozularak yeni bir toplumsal düzene geçişte zaten bu noktada başladı. 

Günümüz teknoloji dünyasında egemen  medya devlerine biat etmeyerek, devletin baskıcı ideolojileri ve belli bir sınıf dayatıcı düşüncelerine karşı kitleler fikir edinebilme ve bunu tartışabilme gücüne sahiptir. Bu yüzden ki demokrasi çok sesli hale geldi. Bu çok ses belli bir sınıfın, partinin veya kişinin değil de toplumun sesi olduğunda demokratikleşme daha da ilerlemektedir. Siyaset ile vatandaş arasındaki aracı medyanın en önemli görevi açık ve net enformasyondur. Toplumun ihtiyaçlarını, şikayetlerini duyabilmek bunlara geri dönüş yapılmasında internetin sağladığı olanaklarla beraber kurumlar ve vatandaşlar arasındaki iletişim kaynaklarının çoğalması demokratik bilinci geliştirmektedir.

Twitter uygulaması üzerinden düşünülecek olursa , gündem de olan konu hakkında her kullanıcının düşüncesini aktarması konunun farklı yönlerini tartışarak kitleler arasında ki iletişimi güçlendiriyor. Bununla beraberde ilgili şirket, kurum kendi içlerinde yapılanmalarını düzenlemektedir. Ya da Youtube gibi platformlarda, tartışma programlarına konuk olan, klipler hazırlayarak seçmenlere farklı açılarla seslenen siyasi partiler bu mecralarda vatandaşlardan geri dönüş alarak hem kendilerini hem de onları ne kadar gördüklerini ve anladıklarını anlatıyor.

Tek bir merkeze odaklı değil de alternatif mekanlar ile beraber insanların serbest şekilde konuşmaları , kullanıcısı oldukları medya aracıyla sınırlı kalmayıp devletlerin sistemlerini değiştirmesine , mega şirketlerin gerek içlerindeki yapılanmayı gerekse de hizmet sundukları kitleye tavırlarını değiştirmesine olanak sağladı. Bu bir sanal mekandan çıkarak tüm dünyayı dönüşüme uğratan bir güç oldu.  Günümüze genişçe baktığımızda güç oyunlarının oldukça değiştiğini görmemizle beraber medyanın 4. güç olma kuramı yerini daha da sağlamlaştırmaktadır.