Görsel medya ve iletilerinin içerdikleri mesajlar yani imgelerin nasıl tüketildikleri , toplumun sosyal yapısı için büyük bir veridir. Topluma özgü karakteristik yapıların , geçmişinin bu sembollerle anlatılması ya da kültürel üretimler sosyolojik anlamda birer toplum kalıntısının yansımasıdır. Görsel sosyoloji alanında araştırmalar çoğunlukla bu semboller üzerinden yürür.
Steven Bognar ve Julia Reichert 2009 yılında “The Last Truck: Closing of a GM Plant” isimli kısa belgesel dalında ödül almıştı. Belgesel Amerika’nın Ohio eyaletindeki Dayton kasabasında bulunan “General Motors“ fabrikasının kapanması ve ortamı anlatıyordu. 2019 tarihli “American Factory” filminde ise ikili bu sefer fabrikanın kapanmasından sonraki süreci olduğu gibi çektiler. Söz konusu olan fabrika 2015 yılında dünyaca ünlü otomobil camı üreten Çinli bir şirket tarafından satın alınarak , 500 milyon dolarlık yatırım ile faaliyete geçiriliyor. Fabrika yönetimi Çin’den getirilen uzman işçiler ve geçmiş yıllarda pek çoğu otomotiv sektöründe çalışmış ABD ‘li işçilerin beraber iş yapacakları bir üretim sistemi kurmuşlardır. Bu bambaşka kültüre sahip iki toplumun beraber çalıştığı işletmede neler olur sorusunun cevabı da belgesel filminde verilmiş.
Şirketin istihdam sağlaması pürüzsüz çalışmaya bağlı olduğu için hem Çinli işçilerin Amerikalıları çözümleme eğitimleri hem de Amerikalı işçileri de Çin’deki fabrika disiplinini öğrenmeleri için Çin’e seyahate çıkarılmaları, birbirlerinin toplumsal yapılarını anlama ve üretim tarafında grup halinde ilerlemelerinde katkı sağlayacaktır.
Filmin başlarında hem başka bir uluslararası firmanın ABD’de yatırım yapması hem de iki ülke işçilerinin birlikte çalışarak kültürlerarası kaynaşmaya olanak sağlaması büyük bir heyecan yaratıyor. Bu şekilde başlayan filmde zaman geçtikçe Çinli-Amerikalı işçilerin gerek çalışma sistemleri gerek birikimleri gibi konularda çatışmalar çıkıyor. Çinli işçiler mesai saatlerini arttırmalıyız üretim yetersiz derken Amerikalı işçiler ise eski fabrikaya kıyasla aldıkları az maaş ve ek mesailerinden dolayı yakınıyorlar. Film içerisinde patron, Çinli işçiler, Amerikalı işçiler , sendikalar ve yönetim kurulu gibi tarafların olması günümüz işçi sınıfının geldiği aşamanın görülmesinde büyük olanak sağlarken , toplumların çalışma prensiplerinin aktarılması da oldukça iyi bir iş çıkarmış. Yönetmenler önyargısız şekilde uluslararası bir işletmenin içindeki üretim sürecini bireylere indirgeyerek , aralarındaki kültürel farklılığı gözler önüne seriyor.
İlk başlarda Fuyao CEO ‘su Cho Tak Wong fabrika girişine Çin’i yansıtan bir şey konulması önerisini reddederek Amerika’ya dair bir şey konulmasını söylüyor. Bu sahnede işlerin eskisi gibi devam edeceğini , Amerika üretim tarzının daha yoğunluklu olacağını düşünülse de ilerleyen zamanla Çinli yöneticilerin kendi ülkelerindeki gibi yönetmeleri ve zorlu bir rekabete sebep olmaları işlerin kültürel bir savaşa dönmesine neden oluyor.
Önceleri yönetimde Amerikalı yetkililerin oluşu Amerikalı işçileri hakları konusunda rahatlatıyordu. Üretimin düşük olması nedeniyle Amerikalı yetkililerin işten kovulmasıyla beraber işçilerin emek sömürüsüne kulak kabartacak kalmıyor.Baştaki Amerikan gücün düşmesiyle de işler farklılaşarak bu olaylar sonrası fabrika ikiye ayrılıyor. Amerikalı işçiler, fabrikada hak elde edebilmek için sendika eylemlerini başlatmasıyla iki farklı ülkenin işçileri arasında ki ilişkiler de bozuluyor, hatta bazı Çinli işçiler patronla birlikte sendikaya karşı mücadele veriyorlar . Onlar ünlü bir şirkette çalışmaktan çok ülkelerinin Amerika’ da ki başarısı için çalışıyorlar. Üst üste gelen bu sorunlarla beraber ABD’li işçilerin yıllardır mücadele ve sendika geleneklerinin birikimleriyle, çalışma düzenleri ve Çinlilerin yaşamanın anlamı çalışmaktır mottosu büyük bir şekilde çatışıyor.
American Factory filmi iki ayrı ülke işçilerinin karşı karşıya gelmesi dışında eski- yeni çalışma tarzının da çatışmasına da değinmiştir. Gelişmiş ülkelerin işçi grubunun bir çok ülkede olduğu gibi yoğun emek sömürüsüyle karşılaşarak uyum sağlamasında zorlandığını gösteren günümüzün bir resmi aslında.
Yorum Bırakın