Kimilerinin asla hatırlamadığı, kimilerininse gerçek hayattan kaçıp saklandığı yerdir rüya alemi. Bazen bir rüya görürsün,yıllardır görmediğin insanlar yanında yardımcı oyuncu olmuş,filmlerde olabilecek saçmalıkların içinde burlursun kendini ve gözlerini açtığında aklında sadece neydi bu şimdi sorusu kalmış olur.Ya da öyle rüyalar olur ki uyandığında tekrar geri dönmek için çırpınırsın.Bazense sadece büyük bir boşluktan ibarettir o rüyalar. Asıl soru ise,beynimizin oynattığı bu zamansız filmlerin gerçekten de bir anlam taşıyıp taşımadığı.
Rüyaların analizi,rüya görürken gördüğümüz semboller,çok eskiye dayanan bir merak konusudur.Bazı klişeleşmiş rüya tabirlerin yanı sıra konuyla alakalı bir çok teori yıllar içinde ortaya atılmıştır.Bu teorilerden en çok konuşulanları,günümüzde de hala etkisini gösteren Aktivasyon-Sentez Modeli,Freud'un Teorisi ve Tehdit Simülasyonu Teorisidir.
Aktivasyon-Sentez Modeli
Harvard Üniversitesi psikiyatristlerinden John Allan Hobson ve Robert McCarley tarafından ortaya atılan bu teoride,rüyaların aslında hiçbir anlam içermediğini;yalnızca beynimizin içinde dolaşan elektrik sinyallerinin,hafızamızdan rastgele düşünce ve görüntü sergilediğini ileri sürmüştür.Teori,insanların uyandıktan sonra kendi kafalarında bir rüya kurduğunu savunuyor.Bu durum da rüyaları anlamlandırmaya yönelik doğal bir girişim oluyor.
Freud'un Teorisi
Aktivasyon-Sentez Modeli'nde sunulanın aksine Sigmund Freud,rüyaların bilinçsizce bastırılmış çatışmaları ya da istekleri ortaya çıkardığına inanıyordu.Freud'a göre rüyalar, geçmişinizden beri bastırılmış,içinizde yer eden duygu ve düşüncelerin tekrardan ortaya çıktığı imgelerdir.Bu düşünce Freud'un bilinçsiz zihni anlamak üzere çalışmalar yapmasına sebep olmuştur.Bu teoriyle Freud, rüyalarımızın bizlere geçmişimizde yaşadığımız olayların hatırlattığını ve açıkladığını savunur.
Tehdit Simülasyonu Teorisi
Bir başka teori ise Tehdit Simülasyonu Teorisi ya da Simülasyon Teorisi olarak adlandırırlır.Teoriye göre,rüyalarımız beynimizin bizi korkunç olaylara hazırlamak için sunduğu bir savunma mekanızmasıdır. Bu,korkularımızla güvenli bir ortamda yüzleşmemizi sağlar.Bu teori,fiziksel veya psikolojik sorunlarla ve tehditlerle büyüyen çocukların,son derece etkinleştirilmiş bir rüya yaratma ve tehdit simülasyon sistemine sahip olması gerektiğini savunur.Eğer bu teori üzerinde durulucaksa, korku ya da endişe halindeki insanların daha sık rüya gördüğü varsayılabilir.
Rüyalar ve rüyaların anlamları ile ilgili birçok farklı teori ve araştırmalar var tabiki.Hala açıklanmayan bu konunun gerçeğini belki uzun bir süre daha öğrenmeyeceğiz.Ama kim bilir,belki de ileride rüyalarımızı doğru analiz edebileceğimiz anlar gerçekleşir.
Yorum Bırakın