Türk Edebiyatının Çınarı Yaşar Kemal'in 6. Ölüm Yıldönümü

Türk Edebiyatının Çınarı Yaşar Kemal'in 6. Ölüm Yıldönümü
  • 3
    0
    0
    0
  • Gerçek adı Kemal Sadık Gökçeli olan Yaşar Kemal, Adana'da dünyaya geldi. Yaşar Kemal'in Van/Erçişli olan ailesi, 1. Dünya savaşı yılları sırasıyla Diyarbakır, Urfa Antep'e gitti, son olarak da Adana'ya yerleşti. Bir buçuk yıl süren göç esnasında Yusuf adlı yaralı bir çocuğu yanına alarak evlat edinen Sadık Efendi, henüz 4 yaşındaki Yaşar Kemal'in gözleri önünde öldürüldü. Kemal, bu olaydan çok etkilendiğinden 12 yaşına kadar kekeme konuştu. 

    Yaşar Kemal, küçük yaşta bir kaza sonucu sağ gözünü kaybederken, 8 yaşındayken köye gelen bir tuafiyecinin köy kadınlarının borcunu yazmasından etkilenip, yazmaya ilgi duydu. Küçük yaşta doğaya, insanlara ve topluma karşı ilgi duyarak eserlerinin temelini oluşturan Yaşar Kemal ilkokula gitmeden önce "Aşık Kemal" mahlasıyla halk şiirine imza attı.

    BİRÇOK KEZ NOBEL'E ADAY GÖSTERİLDİ 

    Yaşar Kemal, ilki 1973'te olmak üzere pek çok kez Nobel'e aday gösterilmesine rağmen bir türlü Nobel ödülünü alamadı. Nobel'e aday gösterilen ilk Türk olan Kemal, verdiği bir röportajda "Ölene kadar da aday olacağım." şeklinde görüşlerini dile getirdi.

    Yakın dostu Zülfü Livaneli, Nobel ödülünün küçük hesaplar ve kıskançlıklar dolayısıyla Yaşar Kemal'e verilmediğini, "Sevdalım Hayat" kitabında şu sözlerle aktardı:

    "Bir seferinde Yaşar Kemal, Nobel Ödülü'ne çok yakışmıştı. En güçlü aday olarak adı geçiyordu ve sonradan öğrendiğimize göre ödülü kazanamaması için hiçbir neden yoktu. Tam o sıarada bazı Türkler Türkiyeli Kürtler devreye girerek, Yaşar Kemal aleyhine bir dedikodu çarkı çevirdiler. İsveç akademisine, Türk edebiyatını iyi bilmediklerini, aslında Yaşar Kemal'in Türkiye'de beşinci sınıf bir yazar olduğunu, sadece o çevrilmiş olduğu için ödülü ona vermenin haksızlık olacağını söylemişler. Bu arada bazı Kürtler de Yaşar Kemal'in Kürt olduğu halde Türkçe yazmasının Kürt kimliğini inkar etme anlamına geldiğini öne süren bir kampanya başlattılar. Onlara göre Yaşar Kemal, Kürt halkının masallarını alıp Türklere  mal etmekle görevli bir devlet yazarıydı. Lars Gustafson adlı isveçli romancı Avusturya'da tanıştığı Diana Canetti adlı Türkiyeli bir yazarın Türkiye'de Yaşar Kemal'den daha ünlü olduğunu yazınca dayanamadım ve yazının yayımlandığı Expressen gazetesine bir açıklama gönderdim. Bu tartışmalar, zaten kıl payı dengeler üstünde duran İsveç akademisini ürküttü ve Yaşar Kemal'e verecekleri ödülü ertelemeyi uygun görüp Patrick White'a verdiler."

    YAŞAR KEMAL'İN ALDIĞI ÖDÜLLER

    Adana Çukurova' da yazı hayatına başlayan Yaşar Kemal'e, 1993'e de Kültür ve Turizm Bakanlığı Büyük Ödülü, 2008'de ise edebiyat dalında "Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü" takdim edildi. Ödülü dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün elinden alan Kemal, ödül konuşmasında "Anadolu sayesinde dünya kültürüne katkı sağlayacağız." Kitaplarımı okuyanlar barışçıl olsunlar. Yoksa zahmet etmesinler." ifadelerini kullanmıştı.

    Yurt dışında da birçok ödüle layık görülen Kemal, "Uluslararası Cino del Duca ödülü", "Legion d'Honneur nişanı", "Commandeur payesi", Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres Nişanı", Premi Internacional Catalunya", Fransa tarafından verilen "Legion d2Honneur Grand Officier rütbes" , Alman kitapçılar Birliği'nin verdiği "Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülü'nün de bulunduğu 20'yi aşkın ödül, ikisi yurt dışında olmak üzere, 7 Fahri doktorluk payesi aldı.

    Hayatı boyunca şiir, öykü, roman , anı, röportaj, derleme, söyleşi, deneme, oyun, fıkra, makale ve senaryo gibi birçok edebi türde eser kaleme alan usta yazar, Türk edebiyatına 26 roman, 11 deneme, 9 röportaj, 2 öykü ve şiir alanında birçok eseri miras bıraktı. Yaşar Kemal, solunum yetmezliği şikayetiyle tedavi gördüğü hastanede, çoklu organ yetersizliği ve kalp ritim bozukluğu sebebiyle 28 şubat 2015'de 92 yaşında vefat etti ve Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi. 

     

    YAŞAR KEMAL' İN DÜNYA GÖRÜŞÜ 

    "Bu devlet beni neden sevmiyor? Çünkü Türkiye'de adalet istiyorum. Gelir dağılımı herkese eşit olsun bu kadar. Berbat olmasın istiyorum. Barışçıl bir dış politika istiyorum. Racon keserek diplomasi olmaz. Bir ülkede bunların olmaması halkı çürütür. "Ben halkımın çürümesini kabul edemem. Bu halk Pir Sultan Abdal'ın Karacaoğlan'ın Mustafa Kemal Atatürk'ün Nazım Hikmet'in halkıdır. Bu halk Ahmede Xani'nin halkıdır. Bu halk her şeyin en iyisini hak ediyor. Devlet kusura bakmasın. Susan sanatçılardan olmayacağım." diyerek tarihe geçen bir yazar olmuştur.

     

    Sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz...


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.