"Denetim odaklı korku kültürü"

"Denetim odaklı korku kültürü"
  • 3
    0
    0
    0
  • Daha çok kişisel gelişim ve bilimsel makaleler üzerine duygu ve düşünceleri inceleyen, beraberinde birçok eseri miras bırakan Doğan Cüceloğlu, bir röportajında "Denetim odaklı korku kültürü" sözü hakkında kısaca söz etmektedir. Peki ne demek bu? Bir göz atalım..

     

    HANGİ SORUNU KONUŞSAK ALTINDAN KORKU KÜLTÜRÜ ÇIKIYOR 

    -Olaylara yaklaşırken iki kültür diye ayıracağım ben. Biri korku kültürü, diğeri değerler kültürü. Korku kültürü davranışı denetlemeye önem verir; değerler kültürü insanın anlam verme sistemine. Bir örnekle anlatalım. Şimdi bir baba, çocuğuna diyor ki, "dişini fırçala". Çocuk nedenini soruyor. Babanın cevabı "dediğimi yap" oluyor.  Fırçalamazsa, "gebertirim seni" oluyor... Bu korku kültürü. Değerler kültüründe baba, eline çürük bir diş resmi alıyor örneğin. Onun nasıl olduğunu anlatıyor. Eğer fırçalarsa sağlıklı olacağını söylüyor. Birincisinin anne babası tatile gitti diyelim, çocuk o günlerde diş fırçalamaz. Jandarma yok, polis yok çünkü. Babası istediği için fırçalıyor, babası olmadığında bunu yapmıyor ve yapmadığı için zevk alıyor. Ama diğer çocuğa "annen baban yokken fırçalar mısın" diye sor.. "ne biçim soru bu" der. Çocukken diş fırçalamayı, askerde ağaç dikmeyle eşleştiriyorum. Ben bunu üst düzey yöneticilere, generallere anlattım. Dedim ki, "Askerde ağaç dikme programları var. askerde ağaç dikmeyen var nedir peki? Lider yaşam inşa eder. Liderlik, anlam yönetimidir. O asker ağaç dikmeye gitmeden önce ona öyle bir eğitim veririm ki, ağaç dikme davranışlarının anlamını bilir ve ibadet edercesine ağaç diker. O zaman terhis olunca da ibadet edercesine ağaç dikmeye devam eder. Adam yerine konursa, bunu benim insanım anlar ve yapar.

    NASIL OLUYOR DA DEĞERLER SİSTEMİ YERİNE KORKU KÜLTÜRÜ SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMAYI BAŞARIYOR

    - Bildiğimiz o, başkasını bilmiyoruz ve korku kültürü bize güven veriyor. Babam beni korur, annem beni korur. Şu adam beni korur. Korku kültüründe daha çok jandarmaya, daha çok polise, daha çok otoriteye ihtiyaç var. Benim diğerlerini ötekileştirmem, güçlülerini elinden almam lazım. Soruyorsun, "bu memleket düzelir mi" diye. Cevap hazır, "Düzelir tabii. Yamuk yapanları alacaksın, Taksim'de darağacına asacaksın, bak o zaman gör, her şey nasıl düzelir" diyor. Korku kültürünün en şahane göstergesi bu. 

    KORKU KÜLTÜRÜNE LİDERLİK EDENİN ÖZÜNDE KORKU MU VAR?

    -Kesinlikle. Ya benden korkmazlarsa! Ya benden daha güçlü hale gelirlerse! Bundan daha büyük korku olur mu? Yani sadece ezilen korkmuyor, en büyük korkuyu en tepedeki yaşıyor.

    BU KÜLTÜRÜN SİSTEMİ NEDEN BESLENİYOR?

    -Sorgusuz sualsiz kabul edip, itaat edilmekten gelen bir güven duygusu var. Tarih boyunca insanlar, özgürlük mü, güven mi tercihleriyle karşılaştıklarında hep güveni tercih etmişlerdir. 

    SEVGİ YOK MU BU DÜZENEKTE?

    -Ya benim olursun, ya kara toprağın olursun, türünde sevgi var. "Oğlum seni sevdiğim için dövüyorum" diyor baba ya da öğretmen. 

    DEVLET-VATANDAŞ İLİŞKİSİNDE KORKU KÜLTÜRÜ NASIL İŞLİYOR?

    -Korku kültüründe vatandaşın sahibi devlettir. Değerler kültüründe vatandaş devletin sahibidir. O yüzden bambaşka bir devlet vatandaş ilişkisi vardır. Korku kültüründe otorite bireyin gelişmesini istemez. En büyük tehlikedir bireysel farklılıklar. Onuniçin doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Yeni sorular sorabilme, kendin olabilme, farklı şeyler söyleyebilme, hakikati sorgulayabilme değerler kültüründe olanak bulur, çünkü kıymetlidir.

    EN ÇOK YARAYI KADINLAR VE ÇOCUKLAR ALIYOR.

    -Çünkü onların kimseyi korkutacak güçleri yok. Güçsüzler.

    NE YAPACAĞIZ, NEYİ, NASIL DEĞİŞTİRECEĞİZ?

    -Anne-babalar, başkalarını eleştirmek yerine kendilerini geliştirip kendi değerleriyle yaşayan, kendi gözlerine hesap veren insanlar olmaya öncelik verseler, 30-40 yıl sonra rahat nefes almaya başlarız ve 80 yıl sonra sistem oturur. Ama önce korku ve değerler kültürünün, bu iki kültürün farkına varmamız lazım.

    FORMÜLÜ VAR MI?

    -Değişim; farkına varmakla başlar. İlk adım o. Benim insanımın niyeti kötü değil. Bilmiyor, bilmediğini de bilmiyor. İnsan öyle bir yaratık ki, farkına vardıktan ve kendine hedef koyduktan sonra kendini yeniden inşa edebilir. Önemli olan güçlünün haklı olduğu değil, haklı olanın güçlü olduğu bir toplum inşa etmektir. Böyle bir toplum inşa edebilecek gücümüz olduğuna inanıyorum. O zaman şiddet de mekanı terk edecektir.

    BU KÜLTÜR DEVAM EDERSE BİZİ NASIL BİR FELAKET BEKLİYOR?

    -Korku kültürü devam ettiği sürece potansiyel şiddet her zaman var olacak. Şiddeti tetiklemek sadece bir olaya, uygunsuz bir söz ya da ortama bakar. İnsan insana iletişim kurabilecek bir toplum olmak için kendi etki alanımız içinde gelişmiş insan olma yolunda emek vermemiz, gelişmiş olgun insan olmamız lazım. Bizim kültürümüzde birey olma zayıf, ait olma güçlü. Batı'da ise birey olma çok güçlü, ama ait oma zayıf. Batıda gittikçe artan bireysellik ve o temelde yaşanan yalnızlıkta artış var. Doğrusu ait olma ve birey olmayı dengede tutabilmektir. Batılılaşmak uğruna özümüzdeki manevi değerleri kaybetmememiz lazım; bunu çok önemsiyorum...


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.