Rönesans Dönemi’nin en ünlü sanatçılarından biri olan ve eserleri günümüzde hala büyük bir hayranlıkla sergilenen Michelangelo’nun heykel sanatına karşı olan ilgisi daha küçük bir çocukken, taşlarla oynayarak başlamıştır. Şüphesiz ki kendisi günümüzde hala heykel denilince akla ilk gelen isimlerden biridir. Fakat ne yazık ki sanatçılık hayatı boyunca defalarca kez saygısızca sansürlenen Michelangelo, yüzyıllar sonra bile bu sansüre maruz kalmaya devam etmektedir. Bu konuyla ilgili verilebilecek en geniş örnek ise Davut Heykeli’dir.
Günümüzde yılda 8 milyondan fazla ziyaretçi alan Davut Heykeli, 1504 yılında tamamlanmış ve bu tarihten sonra da birçok kopyası ortaya çıkmıştır. 5,17 metre yüksekliğindeki heykel, sanatçısının anatomi bilgisinin ve yeteneğinin insanüstü bir seviyede olduğunu kanıtlamaktadır. ”Michelangelo’nun Devi” ismiyle anılan eser gerek taşıdığı dini sembol gerek tamamen çırılçıplak bir insan bedeninden oluşması sebebi ile yapıldığı tarihten itibaren birçok tartışmaya ve tepkiye sebep olmuştur.
İlk olarak, Davut Heykeli ilk sergiye açıldığında başta kilise olmak üzere muhafazakar topluluklar tarafından hedef alınmış, çokça tepki çekmiştir. Dönemin baskıcılığını biraz daha açmak gerekirse Michelangelo’nun diğer heykellerinden bahsedebiliriz. Bazı sanat ve sanat tarihi kaynaklarına göre sanatçının insan vücudu oluştururken en başarısız olduğu kısım kadın heykellerin göğüsleridir, çünkü o dönemde kadın vücudunu gözlemlemek kabul edilebilir bir eylem değildir. Bu sebepten dolayı Michelangelo mermerden kadın göğüslerini işlerken vücudun diğer kısımlarına göre (burada “diğer” kelimesinden kast edilen şey vücudun erkeklerde ve kadınlarda hemen hemen aynı olan, boyutsal açıdan benzerlik gösteren kısımları) daha başarısız ve gerçekten uzaktır.
Yapıldığı ilk zamanlardaki tehditlerden sonra, 1527 yılında siyasi protestolar sonucunda heykelin sol kolu 3 parçaya ayrılmıştır. Bu eylemlerde zarar gören eserin Davut Heykeli olması tesadüfi bir olay mı yoksa bilinçli bir saldırı mıydı hala bilinmiyor.
Bilinen ilk sansür uygulamalarından biri, 1857 yılında Toksana Dükü’nün İngiltere Kraliçesi Victoria’ya bu heykelin bir kopyasını hediye etmesi ile başlamıştır. Katı kurallara sahip olan kraliyet ailesi içinde krize sebep olmasının ardından heykelin cinsel organ bölümü takıp çıkarılabilen plastik bir incir yaprağı ile kapatılmıştır.
1991 yılında İtalyan bir ziyaretçi yanında getirdiği çekiçle heykele aniden saldırmaya başlamış ve ayak parmaklarına zarar vermiştir. "Bunu yapmamı Paolo Veronese'nin güzel Nani'si istedi." Şeklinde açıklama yapılan saldırgan hapis cezası almıştır.
Davut Heykeli ile ilgili en çok bilinen sansürlerden biri de, Kudüs’ün fethinin 3000. Yılı olması sebebiyle şehre heykelin kopyasının gönderilmesi ile başlar. Floransa’dan gelen replika heykel şehirde pornografik bir figür olarak algılanmış ve bunun sonucunda birçok tartışma çıkmıştır. Çeşitli dinsel tartışma sonucunda Kudüs bu hediyeyi kabul etmeme kararı almış ve bu sefer Floransa’dan Kudüs’e “giyinik” bir kopyası gönderilmiştir.
Son olarak ise, 2016 yılının Mayıs ayında Rusya’nın t. Petersburg şehrine getirilen Davut Heykeli kopyası, birçok şikayet sonucunda “Heykele sansür getirmeli miyiz?” sorusu ile referanduma taşınmıştır. 21. Yüzyılda olsak bile ahlak bozduğu gerekçesiyle meclise taşınan bu konu Dress David (Davut’u Giydir) adlı bir kampanya ile oylamaya sunulmuştur.
Yıllardır en popüler animasyonlardan biri olan The Simpsons, “Itchy & Scratchy & Marge” isimli bölümünde bu eserin sansürlenmesi ile ilgili kara mizah yapmıştır. Bölümde, hayali bir kasaba olan Springfield’da bulunan Davut Heykeli’nin çocuklarının ahlakını bozduğu gerekçesiyle giydirilmesi için imza toplanır.
Özetlemek gerekirse, Davut Heykeli çağlar boyunca olduğu haliyle kabul görmeyen ve değiştirilmesi gerektiği düşünülen onlarca sanat eserinden biridir. Yalnızca Michelangelo’nun değil, birçok sanatçının eseri günümüzde hala kontrolsüzce ve bilinçsizce sansürlenmektedir. Örneklerden de anlaşıldığı gibi sanatçıların ifade özgürlüğünün engellenmesi yalnızca eski çağlarda karşılaşılan bir durum değildir. İfade etmenin ne demek olduğunu ve zihnin ortaya koyduğu ürünleri kısıtlamamanın ne kadar önemli olduğu anlaşılmadığı sürece de bu durum yaşanmaya devam edecektir. Michelangelo, Rönesans Dönemi’nin en başarılı sanatçılarından biri olsa bile onun ruhunun ortaya çıkardığı eserler günümüzde hala belirli kesimler tarafından kabul edilmemektedir.
Yorum Bırakın