Uzun yıllar boyunca kabul edilen standart güzellik kavramı, özellikle medyanın insan hayatında aktif rol almaya başlaması ile birlikte kutsal kabul edilmeye başlandı. Medyanın sadece bu standartlara göre hareket etmesi başta moda olmak üzer birçok endüstriyi etkilerken, standart dışı olan insanların toplumda kabul edilirliği de azalmaya başladı. İnsan bedeninin görünürlüğü sebebi ile “kamusal” bir ürüne benzetilmesi, kişilerin görünümleri hakkında doğru ya da yanlış olarak kalıplandıracak fikirler üretmesine sebep oldu. Tüm bu ayrımcılığa karşın Beden Olumlama Hareketi (Body Positivity Movement) yıllardır aktivistler sayesinde hayatımızda ve dünyaya seslerini duyurmaya çalışıyor, ama ne yazık ki seslerini son 10 yıldır rahatlıkla duyabiliyoruz.
Beden olumlama hareketi aslında 19. Yüzyılın ortalarında başlasa bile büyük kitlelere sesini duyurmayı 2012 yılında başladı. Temel amacından bahsetmek gerekirse, fiziksel farklılıklar doğrultusunda oluşan sosyal ve diğer ayrımcılıkları, zorbalığa kadar giden çeşitli olumsuz durumları ortadan kaldırmak için ortaya çıkmış bir harekettir. Temelinde tüm bedenleri birbiriyle eşit değerde görme ve herkesin içinde bulunduğu bedeni olduğu şekilde kabul etme algısı vardır. Peki zaten doğduğumuz andan itibaren içinde bulunduğumuz bedeni neden olumlama ihtiyacı duyuyoruz?
Yazımın başında da bahsettiğim gibi tarih boyunca oluşturulan standart kavramların en büyük sorunu gündelik hayatlarda yarattığı dışlamadır. Bu dışlama oldukça sosyal bir varlık insanın hayatında beklenenden büyük sorunlara yol açabilir, kimi zaman bu sorunlar kişinin kendisiyle arasında olan problemlere bile dönüşebilir. Beden olumlama hareketinde bu standartlar tamamıyla reddedilerek tüm bedenlerin ve doğal olarak tüm insanların kabul edilebileceği bir ortam oluşur. Fazla zayıf/kilolu olmak, selülitler, çiller, yara izleri, ortalamanın altında boy ölçüsü, kazıtılmış saçlar, alınmayan tüyler ve birçok fiziksel özellik toplum içerisinde çoğunlukta kalan bir görünüme sahip olmadığı için hor görülür.
1950'lerin ve 60'ların sinema yıldızlarından biri olan Belgin Doruk, kariyerinin başında balık etli vücut tanımına uysa da üzerinde kurulan baskılar sebebiyle zayıflama hapları kullanmaya başlamış, bu hapların sağlığına verdiği korkunç zararlar sebebiyle hayatını kaybetmiştir. Altmışlı yıllarda Belgin Doruk gibi üzerinde baskı kurulan kadınlarda bu zayıflama haplarına olan bağımlılık, toplum standartlarının insanlara verebileceği maksimum zararı gözler önüne seriyor. Her ne kadar bakanlık sonrasında bu hapları yasaklasa da, kullanıldığı 10 yıl boyunca yüzlerce kadının hayatını kabusa çevirdiğini biliyoruz.
Özellikle linç kültürüne alışmış olan toplumlarda her gün binlerce kişi görüntüsü sebebiyle çeşitli eleştirilere maruz kalabiliyor. Bu eleştiriler, kurbanları kimi zaman pek etkilemezken kimi zaman da üzerlerinde ciddi hasarlar bırakabiliyor. Ayrıca ortalamada görünürlükten daha fazlasına sahip olan insanlar, kabul edilen standartların dışında kalan fiziksel özelliklere sahip oldukları zaman daha fazla gürültüye maruz kalırlar. Örneğin dünyaca ünlü isimlerden Demi Lovato, yeme bozukluğu yaşadığı bir dönemde birçok linçe maruz kalarak psikolojisi bozulmuş ve uzun bir süre tedavi görmüştü. Tedavisinin ardından yazdığı Stay Strong (Güçlü Kal) kitabının içerisinde verdiği tavsiyeler tamamen bir insanın kendisini kabullenme, sevme ve kendisine saygı duyma temalıydı. Buradan rahatlıkla anlıyoruz ki eleştiriler yalnızca mevcut özgüveni kırmıyor, aynı zamanda kişinin kendisine karşı hissettiği tüm olumlu duyguları da eşiğin altına indiriyor.
Aynı camiadan örnek vermek gerekirse Lana Del Rey, Rihanna ve Hilary Duff gibi ünlüler de bedenlerinde olan değişimler yüzünden sıkça eleştirilen ve hakarete maruz kalan isimlerden. Rihanna, 2018 yılında kurduğu Savage x Fenty isimli iç giyim markasında büyük beden modeller kullanarak bu harekete dünya çapında ses getirecek bir katkıda bulunmuştur.
Yalnızca görmeye alışık olduğumuz tanınmış isimler değil, dünya üzerindeki birçok kadın bu hareketi ilerletmek ve seslerini daha fazla duyurmak için çeşitli girişimlerde bulunmaktadır.
Ülkemizde kadınlar ne yazık ki hayatın her alanında dışlandığı için Beden Olumlama Hareketi çok fazla ses getirmedi, fakat yine de bu konuda yerli temsilci olarak kabul edebileceğimiz oldukça güçlü bir ses var: Berrak Tuna. Berrak Tuna sosyal medya hesaplarından ve Youtube kanalından kendine ve beden olumlamaya dair birçok içerik üretiyor:
Kısacası, hayatlarını ve bedenlerini bir kalıba sokmak istemeyen insanların özgürce hareket edebilmelerini sağlayan beden olumlama hareketi; bir insanın görüntüsünden çok daha fazlası olduğunu bize hatırlatıyor.
Harika bi noktaya değinmişsin emeğine sağlık yanlız benim aklıma bir şey takıldı beden olumlama demek bedenimizde değiştirmediğimiz her hangi bir şey değil mi kilo alıp vermek zor ama yapılmayacak kadar da insansız değil ben bundan 3 yıl önce aşırı stresten dolayı verem geçirdim ve o dönem içinde inanılmaz zayıfladım kaburgalarım sayılıyordu ama hastalıktan kurtuldum ve düzenli yeme ve spor sayesinde istediğim kiloya erişmeye çok yaklaştım demem o ki değiştirebilidiğimiz şeyler var değiştiremediğimiz özelliklerimiz var örneğin boyu uzaması için belli bi yaş var o yaş sınırında ne kadar uzayabilirsen o kadar uzuyorsun ve duruyor biraz daha boyum uzun olsun istiyorsan çok ciddi ağrılı ameliyatlar olmak gerekiyor veya bu estetikler de buna dahil edilebilinir