Göktürkler Devrinde Giyim- Kuşam

Göktürkler Devrinde Giyim- Kuşam
  • 4
    0
    0
    1
  • GÖKTÜRK DEVRİ GİYİM- KUŞAMI

    İnsan bedenini saran ve örten, kıyafet, aksesur ve bunları kullanma şekline genel olarak giyim denmiştir. Giyim, kişinin toplumsal konumunu, ekonomik statüsünü, bölgesini, kabilesini, kültürünü ve inancını yansıtabilmektedir (Hanilçe, 2011, s. 425). Bu giyim-kuşam olgusu insanların olumsuz hava koşullarına karşı korunma ihtiyacı ile ortaya çıkmıştır. Başlarda bitkisel ürünler ve yaban hayvanlarının postları malzeme olarak kullanılmıştır (Begiç, 2016, s. 289). 

    Giyim, kendi özünde de çok sayıda işleve sahiptir. Öncelikle bir ihtiyaçtır ve insanlar, dünyanın her neresinde olursa olsun giyim sayesinde kendilerini dış etkenlerden koruyabilirler. Bu nedenle, zengin ya da fakir bir toplumdaki bütün bireyler giyim kültürünün bir parçası olmuşlardır. Öte yandan, insanlar beğenilme ve toplumda kabul görme tarafından da giyime büyük önem vermişlerdir. Aslında giyimin sosyalleşmenin önemli unsurlarından biri olduğu ve günümüze kadar bu özelliğini de koruduğu açıktır (Hanilçe, 2011, s. 425).

    Türk topluluklarında da önemli bir yeri olan giyim-kuşam kültürü, erken dönemlerden itibaren gelişmeler göstermiştir. Yapılan kazılarda çıkarılan ve Hun dönemine ait olan kurganlarda el işlemeleri ve dokuma halı motiflerinin işçilikleri incelendiğinde bu alanda ulaşılan seviyenin ne kadar ileri bir boyuta taşındığı anlamak mümkündür. Giyim-kuşam kültürü ilk Türk topluluklarından başlayarak, Hun, Göktürk, Selçuklu, Osmanlı Devletinden günümüze kadar gelişerek devam etmiştir. Hala da gelişmeye devam eden canlı bir olgudur. Boy ve toplumların giyim ve kuşamları şekillenirken de yaşadıkları coğrafya ve uğraşıları oldukça etkili olmuştur. Hayvancılıkla uğraşan Türkler elbiselerini daha çok çalılara, taşlara ve soğuğa karşı dayanıklı kumaşlardan inşa etmişlerdir. (Bilal, 2018, s. 534).

    Binlerce yıldır gelişimi devam ettiren bu kültürün günümüzde de Anadolu ve etrafında etkilerini görmek mümkündür. Bazı yörelerde hala eski Türklerin kullandığı yöntem ve tarz kendini hissettirmektedir. 

    Türkler çok geniş bir coğrafyaya yayılmış, birçok devletle ilişkisi olmuş ve yüzün üzerinde devlet kurmuşlardır. Bu kadar geniş bir zamanda hüküm süren Türkler giyim kuşamlarını oluştururken, kendi etkileri ile birlikte yerleşik kültüre sahip Çin kültürünün etkisine de maruz kalmışlardır. Hayvancılıkla uğraşan Türkler, yetiştirdikleri hayvanların etinden, sütünden, derisinden ve yününden faydalanmayı bilmişlerdir. Hayvanların derilerinden çizme, ayakkabı yaparken, yününden de iplik elde etmiş ve elbise yapımı ile çeşitli alanlarda kullanmışlardır. Bunların dışında da elbise yapında pamuğu kullandıkları, pamuklu elbiselere günlük yaşamlarında yer verdikleri bilinmektedir. Bütün bunlardan anlaşılıyor ki Türkler giyimlerini oluştururken soğuğa karşı dayanıklılığın yayında, estetiğe, göze hitaba önem vermişlerdir (Bilal, 2018). 

    Türk tarihinde çok önemli bir yeri olan Göktürkler, 542-745 tarihlerinde hüküm sürmüşlerdir. Hun Devleti’nin dağılmasından sonra, 6. Yüzyılın ortalarına doğru, Doğu Asya’da yer almışlardır. Tarihleri ve kökenleri üzerine pek çok araştırma mevcuttur. Taşağıl’a göre Hunların bir kolu olan Göktürkler Altay Dağları’nın önce kuzeyine arından da güneyinde yerleşmişlerdir. Bir başka ifade göre de Yenisey Nehri’nin doğduğu havza, Göktürklerin ilk yurdu olarak gösterilmektedir (Altınkılıç, 2020, s. 1101)

    Göktürk giyim-kuşamı hakkında ele geçen bilgiler, döneme ait heykellerden ve duvar resimlerinden anlaşıldığı gibi, Çin ve çevre ülkelerin arşivleri de bu konuya ışık tutmaktadır. Yerleşik hayatın geçmeleri de onlarla ilgili araştırmaların kolaylaşmasına yardımcı olur. Tula nehri kıyısında prenslere ait olduğu anlaşılan mezarlarda yapılan araştırmalar sonucunda ele geçen değerli kumaş parçaları, bazı araştırmacılara göre Çin’den veya İran’dan getirilmiştir. Ancak bazı araştırmacılar da bu kumaşların bölgede üretilen Türk kumaşları olduğunu savunur (Salman, 2006, s. 13). 

    Göktürklere ait olan elbiselerin en önemlileri diyebileceğimiz kısmı da Katanda’da  bulunan giysi parçalarıdır. Buradaki parçaların ipekli ve kürklü olduğu tespit edilmiştir. Bu kürklü, uzun kaftanlar ya da cübbeler, kıyafetin tamamlayıcı bir parçası olarak pantolonlarla beraber kullanılmıştır.  Bazı pantolonların kürkle süslendiği de görülmektedir. Bu durumun tamamen Türklere ait bir özellik olduğu tespit edilmiştir (tarih.gen.tr, 2021). Bu kaftanların kolları, Osmanlı kaftanları gibi bir forma sahiptir.  Kudirge kurganında da kenarları kürkle süslenmiş bir prense ait elbiseyle karşılaşılmıştır. Orhun'daki heykellere bakıldığında kaftanların uzun boylu olduğunu görülmektedir. Fakat bu heykellerde yakalar belirli şekilde kıvrık olarak yapılmıştır. Göktürklerin saçlarını serbestçe bırakıp ve kaftanlarını da sola veya sağa doğru sararak ilikledikleri bilinmektedir. Bu gelenekleriyle ataları Hunlara benzemektedirler (Salman, 2006, s. 13).

    Kültigin mezar anıtlarında tespit edilen bazı heykellerde de Göktürk giyim-kuşamını yansıttığı dikkat çekmiştir. Göktürk döneminde yapılan heykeller gerçekliği başarılı bir şekilde yansıtmasından dolayı önemlidir (Salman, 2006, s. 14). 

    Kıyafetlerin yapımında deri ve keçenin kullanıldığını da görülmektedir. Bu bazı heykeller üzerindeki başlıkların duruş biçiminden de anlaşılabilmektedir. Göktürkler döneminde keçecilik, sadece çadırların döşemesinde kullanılmamış, börk, şapka gibi çeşitli başlıkların yapımında da tercih edilmiştir.  Ayrıca bellere takılan deri kemerlerin, çeşitli madeni plakalarla süslendiği de daha önceden gelen bir ata geleneği olarak dikkati çekmektedir (Salman, 2006, s. 20).

    Bu kıyafetler genel görünüş itibariyle, hem erkeklerde hem de kadınlarda genellikle uzun kaftanlardan oluşmaktaydı. Örnekler incelendiğinde Erkek kaftanları, sol taraf üstte kalacak şekilde, kadın kaftanları ise sağ taraf üstte kalacak şekilde birbiri üstüne gelirdi. Ancak bu durum kesin bir genelleme değildir. Çünkü aksini görülen örnekler de mevcuttur. Göktürk giysilerinin dışa doğru kıvrılan belirgin yakalarının olması önemli özelliklerden biridir. Başlarına da kendilerine özgü börkler[1] taktıkları ve bunların keçeden ya da kenarları kürkten yapılmış başlıklar olduğu anlaşılmaktadır. Ayaklarına muhtemelen dizlere kadar uzanan deri ve keçe çizmeler giymekteydiler. Dış giyime dair yapılabilecek bu değerlendirmelerin ardından, iç giyimlerinde de belirlenebilecek herhangi bir giyim türü tespit edilemediği görülür (Salman, 2006, s. 22).  

     

    Foto:1- Göktürk Giysili Beyler, Pancikent (Panjakent)-Tacikistan (https://okonuz.blogspot.com/2018/12/gokturk-donemi-kyafetleri.html adresinden alındı) 

     Foto:2- Bilge Kağan’ın eşine ait heykelden yararlanılarak çizilmiş kadın giysisi (Çizim F.Salman- (Salman, 2006, s. 30)

     Foto:3- Kültigin ve Bilge Kağan’ın heykellerinden yararlanılarak çizilmiş Göktürk giysisi. (Çizim F.Salman- (Salman, 2006, s. 29)

    '

    Kaynakça


    Altınkılıç, A. E. (2020). Göktürk Giyim Kuşamlarının Plastik Sanatlarda Değerlendirilmesi . Journal of Social and Humanities Sciences Research, 1101-1110.

    Begiç, H. N. (2016). Giyim-Kuşam Kültüründe Keçe Sanatına Tarihsel Bir Bakış. SUTAD, 2887-297.

    Bilal, M. (2018). Divanü Lügat-it-Türk'e Göre Türklerde Giyim Kuşam Kültürü. Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi , 533-542.

    Hanilçe, M. (2011). Şeriye Sicillerine Göre XIX. Yüzyıl Başlarında Tokat’ta Giyim. Türkiye Araştırmaları Dergisi, 423-450.

    Salman, F. (2006). Göktürk Dönemi Kıyafetleri. Sanat Dergisi(9), 12-34.

    tarih.gen.tr. (2021, Nisan 17). Göktürkler'de Giyim ve Kuşam : https://www.tarih.gen.tr/forum/gokturkler/10234-gokturkler%92de-giyim-ve-kusam.html adresinden alındı


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.