Frankenstein Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Frankenstein Hakkında Bilmeniz Gerekenler
  • 2
    0
    0
    0
  • 1. Mary Shelley Frankenstein’ı yazdığında 18 yaşındaydı.

    Filozof William Godwin ve kadın hakları savunucusu Mary Wollstonecraft’ın kızları olarak 1797 yılında dünyaya gelen Mary Wollstonecraft Shelley, Frankenstein’ı yazmaya başladığı 1816 yılında henüz 18 yaşını yeni bitirmişti. Annesini doğumunda çıkan komplikasyonlar sonucu kaybeden Mary, bu durumun yıllar içerisinde yarattığı psikolojik baskı sonucunda depresif bir hayat yaşadı. Annesinin adını taşıması ve ölümü yüzünden duyduğu suçluluk onu derinden etkiledi ve ilk bebeğini kaybetmenin verdiği ağırlıkla birlikte varoluşsal bunalıma girdi. Frankenstein’ı yazarken tuttuğu günlüklerin oldukça kısa ve ürkütücü olduğu söylenir.

    2. Kitabın fikri bir korku hikayesi yazma oyunu sonrasında çıkmıştır. 

    1815 yılında Filipinlerdeki Tambora yanardağının faaliyete geçmesi sonucunda dünya toz bulutu ile kaplanır ve bu daha önce hiç görülmemiş bir olaya neden olur. Güneş ışınları atmosferi geçemediği için tüm Avrupa’da sıcaklıklar yaz boyunca sıfırın altına düşer. Hiçbir hasadın yapılamaması sonucunda kıtlık başlar ve insanlar birbirine girerler. Sanatçılar camiasında işler daha farklıdır. O zamanın en meşhur kişilikleri olan yazarlar gayet varlıklıdırlar ve hava koşullarının kötü olmasına aldırmadan yazlık evlerinde takılmaya devam ederler. 

    1816 yazında Mary Shelley, şair kocası Percy Bysse Shelley, şair ve yazar Lord Byron ve yazar William Polidori İsviçre’de Cenevre gölü kıyısındaki bir yazlık eve gelirler. Yaz ortasında fırtınalı ve soğuk geçen günler onları bu eve kapanmaya zorlamıştır. Bir gün Lord Byron bir fikir ortaya atar: evde bulunan herkes diğerlerini iliklerine kadar korkutacak bir korku hikayesi yazacaktır. Bu fikir üzerine harıl harıl yanan şöminenin başında fikir alışverişleri başlar. Byron, Percy ve Polidori vampir hikayeleri üzerine yoğunlaşırken Mary okul yıllarından hatırladığı bazı deneylerden bahseder. Nihayet gecenin sonunda kendi odalarına çekilirler ve Mary o gece rüyasında Frankenstein’ı yazmasına ilham olacak o rüyayı görür. Sabah kalktığında rüyasını diğerlerine anlatır ve özellikle Lord Byron’dan hikayesini kitap haline getirmesi için onu dizginleyen sözcükleri duyar: “Bu hayatımda duyduğum en korkutucu hikaye!” 

    3. Frankenstein hikayedeki yaratığın değil, onun yaratıcısı olan doktorun ismidir.

    Mary’nin hikayesi yeni ölmüş bedenlerin parçalarını bir araya getirerek canlı bir varlık yaratan ve sonrasında onu terk edip kaçan bir doktorun hikayesini anlatmaktadır. Bu doktorun adı Victor Frankenstein’dır. Yaratığın bir ismi yoktur ve çoğunlukla doktor tarafından ‘canavar’ olarak adlandırılmaktadır. Bu ikilinin meşhur karşılaşmaları kitabın en etkileyici bölümlerden birisidir ve hangisinin canavar olduğu konusu iki yüz yıldan uzun bir süredir tartışılmaktadır.

    4. Kitap mektuplardan oluşmaktadır.

    Frankenstein’ın hikaye anlatımı hem lineer değildir, hem de mektuplardan oluşmaktadır. Başlıca karakterlerin birbirlerine yazdıkları mektuplar, okuyucuya karakterlerin duygu ve düşüncelerini yansıttığı kadar bakış açılarını da göstermektedir. Bir romantik dönem yazarı olan Mary Shelley, döneminin gereği olan duygusal dışavurumları mektuplar aracılığıyla okuyucuya o kadar iyi yansıtmıştır ki, günümüzün Hollywood filmlerinin senaryolarına taş çıkartan bir olay örgüsü ile birlikte karakter gelişimleri de bir o kadar etkileyicidir.

    5. Frankenstein’ın canavarı aptal değildir.

    Sinema filmlerinden öğrenilenin aksine Frankenstein’ın canavarı boynunun iki yanında tıpası olan aptal bir canavar değildir. Dünyaya farklı bedenlerin parçaları ile doğmuş, fiziksel olarak güçlü, irice bir bebektir ve oldukça zekidir. Enstrüman çalar, doğa ile barışıktır, yardımseverdir - ta ki cebindeki günlüğü bulana kadar.

    6. Kitap ismini Almanya’da bulunan bir kaleden almıştır.

    Mary Shelley İngiltere’den İsviçre’ye olan yolculuğu sırasında civarından geçtiği Frankenstein Kalesi’nin (Burg Frankenstein) bu ilgi çekici gotik ismini kitabındaki baş karakterine vermiştir. 

    7. Frankenstein bilinen ilk bilim-kurgu eseridir.

    Mary Shelley her ne kadar kitabındaki doğaüstü yaratılış hikayesinin bilimsel ayrıntılarını vermese de Frankenstein edebiyat tarihinin ilk bilimkurgu eseri olarak anılmaktadır. Bu yaratılışın ayrıntıları 1994 yılında Robert De Niro’nun da başrolünde oynadığı Kenneth Branagh imzalı filmde bilimin temellerine oturtulmuş ve beyaz perde için geliştirilmiştir. 

    8. Thomas Edison 1910 yılında çekilen ilk Frankenstein filminin yapımcılığını üstlenmiştir.

    Sinemanın hayatımıza girmesi ile beraber bu eşsiz hikaye de beyaz perdeye ilk uyarlanan hikayelerden biri olmuştur. 1910 yılında çekilen ilk sinema filminin yapımcısı o dönemlerde her taşın altından çıkan egosu tavan yapmış deha Thomas Edison’un ta kendisidir. O zamanlar filmler sessiz olduğu için soundtrack yerine izleyicilere film boyunca takip edebilecekleri bir ‘dinleme listesi’ verilmiştir. Böylelikle izleyicilerden önceden dinledikleri varsayılan müzikleri filmin belirli sahnelerinde akıllarına getirmeleri beklenmektedir.

    9. Frankenstein tam olarak 74 kez beyaz perdeye uyarlanmıştır.

    1910 yılında başlayan sinema serüveni hala devam etmekte olan Frankenstein’ı konu edinen film sayısı 74 olmakla birlikte sayısız tiyatro sahnesi yüzlerce gösteriminde neredeyse 150 yıl boyunca başyapıtı sergilemektedir.

     

     

     

     

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.