Kaygı

Kaygı
  • 15
    0
    0
    1
  • Doğdum, büyüdüm ve ölüyorum. Tüm bunlar isteğim dışında gerçekleşiyor. Her gün sorguluyorum. Neden doğdum, neden yaşıyorum ve neden ölüyorum? Zihnim durmadan bu sorular için cevaplar arıyor. Yaşamak istemiyorum aynı zamanda ölmek istemiyorum. Çevremdeki insanlar bazen benim için bir anlam ifade etmiyor. Tek başıma da iyiyim diyorum ancak biraz zaman geçince onlar olmazsa yaşayamayacağımı hissediyorum. Umurumda olmayan insanları bir anda kaybetmekten korkmaya başlıyorum. İşte geliyor, kaygı. 

    Yaptığım her şeyin bir anlamı olmasını istiyorum. Yürüyorum çünkü bu yüzden. Koşuyorum çünkü bu yüzden. Nefes alıyorum çünkü bu yüzden. O bu yüzdeni dolduramadığım andan itibaren boşuna yürüyor, boşuna koşuyor ve boşuna nefes alıyorum. Bu acı verici ve gözümün yaşına bakmayan yola katlanabilmek için bir sebep.  Eğer bir sebebim olursa tüm bu zorlukların üstesinden gelebileceğimi hissediyorum. Güçsüz olan beni, güçlü kılmak bu kadar kolay. Zor olan şey sebebi bulmak. Bulamıyorum. Sonra kaygılanıyorum. Kaygı. Beni hayatta tutmaya çalışıyor. Yürümem gerektiğini, koşmam gerektiğini söylüyor. Usulca kulağıma fısıldıyor. ''Sebebini bul.'' Beni bu çarpıntıyla bir başıma bırakıyor. İşte gidiyor. Kaygı.

    Etrafıma bakıyorum, bir kısım insan koşuşturuyor. Hiç ölmeyeceklermişçesine. Bir anlamı varmışçasına. Bir kısım insan ise oldukları yerde durmuşlar. Hiç kıpırdamıyorlar. Onlar duruyor, zaman akıyor. Durup sadece bakıyorlar. Koşturanlara bakıyorlar. Durmaya devam ediyorlar. İlk kısımda ki insanlara baktığımda ne için koştuklarını anlayamıyorum. İkinci kısımda ki insanlara baktığımda ise boşa giden bir ömür görüyorum. Hangi tarafta olduğumu bilmiyorum. Koşuyor muyum, duruyor muyum? Kaygı. İşte yeniden geliyor. Arada sıkışıp kaldığımı söylüyor. Bir taraf seçmem gerektiğini söylüyor. Koşacaksın ya da duracaksın. Koşmak istiyorum ama ne için koşacağımı bulamıyorum. Durmak istemiyorum. Evet bildiğim tek bir şey var ki asla durmak istemiyorum, boşa bir ömür geçirmek istemiyorum. 

    Bu dünyada kendi sebebini bulabilmiş, onlar için durmadan ve yorulmadan koşan insanları kıskanıyorum. Akıp giden ve kaybolan yıllar umurunda olmadan sadece zaman geçirerek yaşayan insanları da kıskanıyorum. Bulundukları yerde mutlular. Benim gibi bir oraya bir buraya savrulmuyorlar. Yola çıktığımda acı çekeceğimi biliyorum. Bu acı eğer çekmeye değerse katlanılabilir oluyor. İşte geliyor. Kaygı. Bu sefer yakamı kolay bırakmıyor. Ölümün elleri gibi olan soğuk teni boğazıma dolanıyor. Önce yavaşça boynumu okşuyor, soğukluğu yüzünden tüm bedenimi bir titreme alıyor. Bu bir uyarı. Harekete geçmedikçe elleriyle boğazımı sıkmaya başlıyor. Beni boğuyor. Gözlerim kararıyor, başım dönüyor. Kusmak üzereyim. Kaygı, lütfen git. Yalvarıyorum.

    İstediğini alana kadar gitmeyecek, biliyorum. İstediğini aldıktan sonra başka bir sebeple geri gelecek, bunu da biliyorum. 

    Kaygıyı öldürmek. 

    Onu öldürmeliyim, o beni öldürmeden önce. 

     

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.