Açık konuşayım cebimde fazla kelimem kalmadı.Susmayı da pek sevmem.Bilen bilir,ne geldiyse başıma hep şu künt dilimden gelmiştir.Dilim sussa içim susmaz.
Ne yapayım benim de tabiatım böyle.
Zaman artık kavrayamadığım bir olgu.Günlerden ne,saat kaç,hangi yıldayız?Yok canım hangi yılda olduğumuzu biliyorum.Şakacıyımdır biraz.Açıkçası kendimi bu yönde seviyorum.Şu zamanda bile gülünecek bir şeyler bulabiliyorum.Gülmeyi seviyorum,kaliteli bir espri yakalamayı seviyorum.Yapmayı ayrı bana yapılmasını ayrı seviyorum.Ha bir de bir huyum vardır bazen konuyu kaçırırım.Yine kaçırdım sanırım,ne diyordum?
Heh!Kelimeler...
Kalmadı demiştim,yalan değildi.Konuşamıyorum artık.Dert dinlemekten yoruldum.Dostlarım yanlış anlamasın ama yoruldum.Benim derdim bana yetiyor.Derdim ne mi?Anlatayım
Derdim,iki gözümün kalbime sığdıramadığı her şey.Anlamadınız mı?İzah edeyim.Ben yüreğinde bir çocuk uyutan bir devim.Bakmayın boyuma posuma küçücüğüm.Küçüğüm diye ezmeyin aynı zamanda devim.Hepinize yeterim,yeterdim.
Sanırım o eskidendi.
Artık kendime bile yetemiyorum,içimde benden bir fazlası var yetemiyorum.Bir şey yapacaksam iki kişilik yapmalıyım,yapamıyorum.İki yemek yemem lazım,yiyemiyorum,iki defa konuşmam lazım,iki defa düşünmem lazım,iki defa yazmam...
yazamıyorum
Alsanız diyorum yükümü,sırtım ağrıyor artık kafamı taşımaktan,bu beden buna yeter miydi sence de Allah'ım?
Allah'ım nerdesin?Seni artık içimde göremiyorum.İnsanlar sadece en çaresiz anında açarlar sana ellerini,yukarıya bakarlar.Neydi benim hatam?Senin yukarıda olmadığını bilmek mi?
Herkes senden korkar,sana bazı şeyleri anlatmaktan çekinir bilakis gizlerler
Söyle Tanrım neydi benim hatam?Seni dost görmek mi kendime?
Senden korkmamak mı?Seni sevmek mi?
Sevmek hata mıdır Tanrım?
Neyse
Bu yazıyı yazarken arada bir karşımdaki duvara bakıyorum,rengi sarımtrak bir şeymiş,yeni farkettim
oysa her gün baktığım duvar
anlıyor musunuz?
Bazen göremiyoruz
Size bir hikaye anlatmak isterim
farkındayım bu oldukça kopuk bir yazı
olsun beni yadırgamayın,zaten hiçbir edebiyat dergisinde çıkmayacak bu yazım
kendinizi en yakın dostum olarak görün
bir kafede oturmuşuz da bana katlanmak zorunda kalmışsınız gibi düşünün
ben de o arada size bir hikaye anlatayım
Zamanlardan bir zaman,büyük bir krallıkta küçük bir adam yaşarmış
Adam o krallıkta huzuru bulamayan,üzgün,hep ağlamaklı dolaşan bir adammış
Ne yaptıysa da ne ettiyse de mutlu olamıyormuş
En sonunda bir psikologa gitmiş
bir sefer iki sefer üç sefer.. yok nafile
fayda etmemiş
Psikolog da bu durumu çözemeyeceğini anladığı zaman adama
''Neden palyaçoya gitmiyorsun?O kralı bile güldürür,o bu krallıktaki herkesi güldürebilir,mutlu edebilir'' demiş
adam da demiş ki
''o palyaço benim''
ben de kendimi o palyaço gibi hissediyorum uzun zamandır
Herkes beni derdine paydaş görür (ki bu beni çok mutlu eden bir hadisedir)
ama kimse senin neyin var diye sormaz
Sorun yahu
belki ağlarım
belki de susarım
hatta büyük ihtimalle susarım
ben doldum artık arkadaş
şurama kadar geldi
şurama
gördünüz mü?
Göstereyim
Gayet uzun boyluyum ve alnımı gösteriyorum..
Neyse
Bu kaçıncı neyse..
Kendime ''Palyaço'' lakabını taktım
Bu bana çok yakıştı
Palyaço şiirini de çok severim zaten ama bir sorun var
Ben palyaçolardan çok korkarım
Yorum Bırakın