Sanat Eserlerini Daha İyi Anlamak

Sanat Eserlerini Daha İyi Anlamak
  • 2
    0
    0
    0
  • Biz insanların sanat eserlerine bakması, onlara kulak vermesi her açıdan çok büyük bir önem arz etmektedir. Sanata bakmak; insana bakmaktır, hayata bakmaktır, dünyayı anlamak ve sanatçıların dünyayı anlamlandırma çabasına tanık olmaktır. Dünya fazlasıyla görsel ve işitseldir bu bağlamda dünyaya bırakılan sanat eserlerinin varlığını yani anlamını kavramak biz insanların da hayatına farklı bir boyut kazandırmaktadır. Şimdi oturup görsellerin ve seslerin bizimle olan iletişimini düşünelim onları gözlemlemeye ve dinlemeye gayret edelim çünkü sanata bakış açısını kazandıran temel unsur gözlemdir. Gözlem ile beraber sanata ve hayata olan bakış derinleşir. Önemli noktalardan birisi soru sormak ve daha sonraki süreçte de sorduğumuz sorunun cevabını aramak yani araştırmak, gözlem yapmaktır. Bir görselle iletişime geçmeye çalışırsanız bir süre sonra onun da sizinle iletişime geçtiğini fark edeceksiniz daha doğrusu zamanla görsellerin sizinle iletişime geçiş şeklinin farklılaştığını gözlemleyeceksiniz. Sanat eserlerini tıpkı birer canlı gibi değerlendirip onlarla iletişim kurmak için ortak bir dil yakalarsanız aslında görsellerin de sizinle konuşmak istediğini fark edeceksiniz. Genelde işitsel sanatların insanlardaki birçok duyguyu harekete geçirme hızı görsel sanatlara oranla daha hızlıdır. Bunun en temel nedeni elbette müzikteki yani işitsel sanatlardaki ortak dilin zihnimizde daha önceki gözlemlerimize bağlı bir karşılığı olmasıdır. Aslında bunu daha basit bir biçimde ifade etmek gerekirse aşkı anlatan bir besteyi, aşkı deneyimlemiş bir bireyin anlamlandırması durumudur. Sanat hayatın içerisinde birçok yerde karşımıza çıkar bu noktada sanatı idrak etme fırsatı çoğalır yani sanat sadece müzelerde veya sergilerde var olan bir şey değildir. Sanat seslerde, yüzlerde, yapılarda ve doğanın içindedir. İşte tam da bu noktada sanatı anlamak hayatı da anlamlandırmayı kolaylaştırır. peki sanata nasıl bakılır ? işte bu sorunun asla kesin bir cevabı yoktur çünkü sanata olan bakış sadece bireylerin eserlerde yakaladığı veya yakalayabileceği ortak dille ilgilidir. Bundandır ki insanlık tarihi boyunca bir esere bakan her insan o eserde başka bir anlam bulmuştur. Nasıl bakacağımızın kesin bir cevabı olmamakla birlikte eserle olan iletişime geçme yolu bellidir; gözlem yapmak. 

    Günlük hayata kısa bir bakış attığımızda sanatı birçok yerde kolaylıkla fark edeceksiniz. Şimdi derin bir nefes alalım ve bütün kalıpların dışına çıkıp akışı izleyelim. zihninizi boşaltıp sadece sesleri dinleyin çünkü sesler yalnızca onlara kulak verdiğimizde anlamlıdır. Öncelikle sokağın sesine kulak verin, bütün insanların seslerini büyük bir ciddiyetle dinleyin, kalabalığın içinde, kargaşada sadeliği yakalayın. Yüzlere odaklanın, bütün detaylara, mimiklere hakim olun. Şimdi de bütün o sesleri ve yüzleri bir araya getirin. Gözünüzün önüne gelen görüntü, gözlemlediğiniz insanlara dair, zihninizde birçok düşüncenin canlanmasına sebep olacaktır ve bu sokağa olan bakışınıza farklı bir boyut kazandıracaktır. Sanata bakışı derinleştirmek ve ona farklı bir boyut kazandırmakta işte tam olarak bu kadar kolaydır. Anlamaya çalışmak, anlatabilmenin de önünü açar. Aslında sanatı anlamlandırmak bu kadar kolaydır. Daha samimi bir dille belirtmeliyim ki daha evvel kendime hep, neden insanlara sanat eserlerinin birçoğu anlam ifade etmez sorusunu sordum ve oturup uzun uzun düşündüm, vardığım sonuç çok basitti; elbette anlam ifade etmezdi bunun sebebi de yine umarsızca geçilen sokaklara yapılan muamelenin sanat eserlerine yapılmasıydı... Bu bağlamda şunu söyleyebilirim ki küçük detaylara atılan derin ve gözlemci bakışlar hayatı anlamlı kıldığı gibi sanatı da anlamlı kılar. 

    Sevgiyle ,sanatla ve tutkuytla kalın. 

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.