Türk edebiyatı’nın nostaljik prensesi diye anılır Tezer Özlü. İçinde durmaksızın yolculuktadır. Hiçbir durak ev değildir onun için. Daima arayış içindedir. Yaşamın Ucuna Yolculuk kitabında da kendini her yerde ama hiçbir yerde olarak tanımlar. Doyumsuz yaşamı gözlerinden yüreğine indirmek istemiştir. Yaşamak özlemini doyuracak bir olgu arayışında olmuştur hep. Bence tıpkı mizah gibi Edebiyat da acılarımızdan doğar. Acı çekenler insanlığa, bak bu acıyı ben de zamanın birinde çektim. Yalnız değilsin acı büyütür, geliştirir ve yeri gelir iyileştirir. Demiştir. Bu en zor anımda sarılacak en güvenli kol gibi hissettirmiştir bana.
Soyunup derime dönmeme yardım eden Tezer Özlü’nün yeri kalbimde bambaşkadır. Şimdi derinlemesine irdelememem gereken duyguların taşkınlığındayken rafımdan göz kırpıyorsun bana. Orada olman iyi hissettiriyor. Başlangıcı ve sonu olmayan bu kendi içime yolculuğun herhangi bir yerinden öpüyorum seni, kocaman.
Yorum Bırakın