Advertisement
Advertisement

Arthur Schopenhauer - Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine

Arthur Schopenhauer - Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
  • 10
    0
    0
    0
  • "Herkes aklını kullanmak yerine inanmayı tercih eder."

    Yürümek için baston ne ise düşünce için kalem de odur, fakat nasıl ki insan en kolay bastonsuzken yürürse, en kusursuz biçimde de elinde kalem yokken düşünür. İnsan ancak yaşlanmaya başladığında bir baston kullanmayı ister, (baston artık onun için bir yük değil, bir yardımcıdır) kalem de böyledir.

    ...bugünün edebiyatının içler acısı durumunun baş müsebbibi kitapların para kazan­mak için yazılıyor olmasıdır. Para ihtiyacı içerisinde olan her­kes oturup bir kitap yazıyor ve halk da para verip onu satın alacak kadar budaladır. Bunun ikinci sonucu dilin yıkımıdır.

    ahmaklar için yazanlar her za­man karşılarında geniş bir dinleyici kitlesi bulurlar

    "Çok bilgelikte çok keder var; ve bilgisini arttran kede­rini artırır"

    "dar kafalı insan aslında en mutlu insandır, her ne kadar talihin­de gıpta edilebilecek hiçbir şey yoksa da"

    Sıradan insan hayatının mutluluğunu kendi dışındaki şeylere, mala mülke, şana şöhrete, kadın ve çocuklara, dostlara, cemiyete ve benzerine bağlar, dolayısıyla bunları kaybettiği yahut hayal kırıklığına uğratıcı bulduğu zaman, mutluluğunun temeli çöker. Bir başka deyişle onun çekim merkezi kendi dışındadır; her heves ve arzuya bağlı olarak bu mütemadiyen yerini degiştirir. Eger bayağı bir insansa, bir gün bu onun sayfiyedeki evi olacak, bir başka gün yeni satın aldığı atlar olacak ya da dostlara ziyafet vermek yahut seyahat etmek olacaktır-sözün özü lüksle, şatafatla dolu bir hayat... Bunun sebebi zevkini kendi dışındaki şeylerde arıyor olmasıdır. Kuvveti sıhhati gitmiş birisi gibi kaybettik­lerini macunlarla ve ilaçlarla yeniden ele geçirmeye çalışır, oysa yapması gereken kaybettiklerinin hakiki kaynağını, kendi hayat gücünü geliştirmektir.

    "okumaksızın geçen boş zaman bir tür ölüm, insanın canlı canlı gömülmesidir"

    "Bir ahmağın hayatı ölümden daha ber­battır."

    Akıllı adam her şeyden evvel ıstıraptan ve tacizden (ha­rici sıkıntıdan) azâde olmak için çabalayacak, sessizliği ve boş vakti, dolayısıyla mümkün olan en az sayıda beklen­medik ve tehlikeli karşılaşma ile birlikte sakin, mütevazı bir hayatı arayacaktır; ve böylelikle sözüm ona hemcinsle­riyle çok az bir ortak tecrübeyi paylaştıktan sonra, münze­viyane bir hayatı tercih edecektir, hatta eğer büyük bir ruha sahipse büsbütün yalnızlığı seçecektir. Çünkü bir insan ne kadar kendi kendisine yeterse, baş­ka insanlara o denli daha az gereksinim duyacaktır had­dizatında başka insanlar da ona o kadar az tahammül edebilecektir. Yüksek bir zihin düzeyinin bir insanı top­lum dışına itebilmesinin nedeni budur. Doğrudur, eğer zihnin niteliği nicelikle telafi edilebilseydi, bu insanların büyük dünyasında bile yaşama zahmetine değerdi; fakat şükür ki yüz tane ahmak bir araya gelse bir tane akıllı adam etmez.

    Haricen, ihtiyaç içerisinde bulunmak ve yoksunluk ıstırap üretir; buna karşılık eğer bir in­san sahip olması gerekenlerden daha fazlasına malikse bu se­fer de yakasını can sıkıntısına kaptırır. Dolayısıyla aşağı sınıfta­kiler günlerini ihtiyaçları tedarik için sürekli bir mücadele ile, bir başka ifadeyle, ıstırapla geçirirken yüksek sınıflar can sıkın­tısıyla biteviye ve çok kere umutsuz bir savaş halindedirler.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.