--okusana şunu.
--...fazla olmuş. Şurası bak. Şu kısım sanki.
-- En sevdiğim kısım orasıydı.
-- Ne gerek var ki zaten bir önceki cümlede söylemişsin.
-- Aynı şeyleri farklı duygularla anlatıyor. Hissedemiyorsun sanki.
--Bilemedim.Neyse. Bir şeyler değişti mi bari?
-- Hayır değiştirmeye değer ya da değmez bir şey bulamadım.
--Denemediğin için olabilir mi?
--İstiyorum ki böylece durayım. Kahvem, sigaram balkon ve ben. Buradan insanları duymak, hissetmek ya da hissedememek bana zevk veriyor. Onların değişimine şahit oluyorum. Neyi değiştirmeye değer bulduklarını görüyorum.
-- İyi bir şey bu. Sana bir ayna olabilir
--Aksine. Onların bu çırpınışları, konumumu korumam gerektiğini hatırlatıyor bana.
--Neden böyle düşünüyorsun?
-- Bak mesela şuna. Dinlediğini duyuyor musun?
--Evet. Yani kısmen.
--Belki bugün gidecek, saçlarını boyatacak. Yeni birkaç parça kıyafet alacak. Sonra bir kitapçıya girip uzun zamandır okumak istediği kitabı alacak ve dönerken de bir şişe şarap. Yeni bir "ben" olacak bu gece. Hatta belki bir gün veya bir hafta. Şu anda duyduğun, dinlediği şeyin ritmi değişecek. Zannedecek ki başardı.
-- Öyle olmuyor mu zaten?
-- Sonra bir gün tekrar buradan geçecek ve duyacağız ki aynı şeyi dinliyor tekrar. Aynı akışta. Bu yolu kullanıyor. Giderken ve dönerken.
--Tamam da bunun dinlediği şarkıyla ne alaksı var. Sevdiğin şeyleri dinleyemez misin tekrar tekrar?
--Olayı kaçırıyorsun bak işte.
--Saçmaladın.
--Değil mi. Fark ettim ben de..
Yorum Bırakın