Diyaloglar

Diyaloglar
  • 2
    0
    0
    0
  • Neden kapının arkasına saklanıyorsun? Seni hissedebiliyorum. 
    Ne? Efendim? Hayır. Yani aslında evet, korkuyorum biraz ama bu yine de seninle etkileşim içinde olma arzuma baskın gelemiyor.
    Yaklaşma hayır. Orada dur, evet.
    Ne olduğunu konuşmamıza gerek var mı? Zaten her şeyi gördün. Bu çok canice. Gerçekten çok acımasızcaydı.
    HAYIR! Hayır, hayır... Bunu ben yapmış olmayı dilerdim. 
    Tekrar tekrar yapabilmeyi. O çirkin suratına bir yumruk da ben indirebilirdim. Ama yüzüne bakarken bile iğreniyorum. Çok iğrenç bir ifadesi var suratında. Hatta.. hatta yüzüne bile bakarken iğreniyorum diyebilirim. 
    Pul pul olmuş, kalın, katmanlı sürüngen derisi. Sıcak ve pis kokulu nefesi. Her an nefesi kesilecekmiş gibi bakan donuk gözleri. Orantısız vücut hatları. Çatallı sesi. Şekilsiz, renksiz ve tiftik tiftik olmuş saçları.... Tanrım ne iğrenç bir yaratık. Ne iğrenç bir varlık! Yarattığına pişman olduğunu düşünmek istiyorum açıkçası.
    Her neyse eğer bunları fark etmiş olsaydı benden önce o sorardı eminim ki. 
    Üzerime gelme. Bana herhangi bir şey sormanı istemiyorum. Dinleyebilirsin ama karşılık istemiyorum. Seni görmek bana yetiyor. 
    Her neyse bunu şu anda ne yapmam gerektiğini bilmiyorum açıkçası. Ama sanki hiç yaşanmamış gibi aynı nefesi ensemde tekrar tekrar hissedebiliyorum. 
    Tanrım. O gerçekten kendi suratı mı yoksa yıllar önce yüzünde unuttuğu bir maske mi? Ben hiç böyle bir şey görmemiştim. Hissetmemiştim bile.
    Sen? 
    Tahmin etmiştim. 
    Neyse işe koyulma vakti. Yardım et bana.
    Neden insanlar böylesine anlamsız ve çirkin bir yaratığın varlığını bu kadar önemsiyorlar anlayamıyorum. 
    Tanrının bir pisliğini daha temizlemiş olduk. Onu utandırdık mı sence?

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.