Her Gece Sen

Her Gece Sen
  • 4
    0
    0
    0
  • Her Gece Sen 

    Her gece sen girersin rüyalarıma
    Her gece sen…
    Paramparça olur uykularım
    Karanlığın en koyulaştığı yerde
    Kapının çalındığını duyarım
    Açınca soğuk bir rüzgar çarpar yüzüme
    Sen yoksun…
    Kilitlenir dudaklarım
    Gözlerim karanlıklarda boşuna arar seni
    Sen yoksun…
    Yalnızlığımı kadehlere doldurup
    Tek başıma içmeliyim bu gece
    Kırmalıyım kitapları
    Evleri ateşe vermeliyim
    Sen yoksun…
    Zaman gitgide uzar
    Altmış saniye bir dakika
    Altmış dakika bir saat
    Ve sabahın olmasına daha beş saat var
    Beklemek bir çeşit ölmektir
    Sen yoksun…
    Bu bana her gece binlerce ölüm demektir.

    Neden ayrılsın ellerimiz her akşam üstü? 
    Gözlerime acı bir karanlık düşsün
    Bir vapur alsın götürsün seni
    Ben vapurlar dolusu kederimle yapayalnızım
    Sen uzak bir körfezde özlemli, dalgın
    Kıyılarına çarpıp ağladığı yerde dalgaların
    Neden ay karşılardan yükseldiği zaman, 
    Başın omuzlarımda olmasın? 
    Neden ellerin avuçlarımda değil? 
    Neden gözlerim aradığı zaman gözlerini bulmasın? 

    Durup durup beni bu çaresizlik hançerliyor
    Bu yolların bir yerde ayrılması, 
    Uzayan kilometreler…
    O sefil, anlayışsız bakışları insanların
    Dünya, o eski dünya değil
    Tanrı´ysa çoktan unuttu bizi
    Şu uçsuz bucaksız evrende
    Ne derdimizi dinleyen, 
    Ne de bir anlayan var sevgimizi.

    İki ömür değil, 
    İki ayrı ve büyük yalnızlıktır yaşadığımız.
    Her şey aslında başka renkte.
    Vernikli eşyalar, vernikli yüzler…
    Altından yer yer sırıtan bir yoksulluk
    Yalan üstüne yalan, 
    Oyun içinde oyun…
    Her şey bir yerde anlamsız ve boş
    Gerçek olan şimdi senin yokluğun

    Senin varlığını özledim duyuyormusun? 
    Bak nasıl artıyor ellerimin sıcaklığı
    Dinle bak nasıl çarpıyor yüreğim
    Bütün sokaklarında bu şehrin sana koşuyorum
    Seni soruyorum gelip geçene, 
    ´Görmedik´, diyorlar.
    Anlamıyorlar seni nasıl özlediğimi, 
    Nasıl sevdiğimi bilmiyorlar.
    Volkanlar tutuşuyor, 
    Ormanlar yanıyor içimde.
    Her gece milyonların uyuduğu bir anda, 
    Devler uyanıyor içimde.

    Seni düşünüyorum, 
    Karanlıklar içinden özlemli sesin geliyor.
    Bir ışık yanıyor çok uzaklarda, 
    Çorak topraklarımın üzerinden bir bulut geçiyor.
    Şimdi umutlarım, 
    Varılmaz uçurum diplerinde
    Korkunç, karanlık mağaralarda hayallerim.
    Derin bir kuyudan su çekercesine, 
    Zamandan ve mesafelerden seni çekiyor ellerim.
    Sen her zaman olduğun gibi
    Yine o en güzel, en değerli…
    Benimse ellerim sımsıcak, 
    Dudaklarım nemli, 
    Özlediğim herşeyimle
    Kopup en yüksek tepelerden
    Bir çığ gibi sana geliyorum.
    Sonra dağlar çöküyor ansızın, 
    Ağaçlar devriliyor, 
    Evler yıkılıyor, 
    Altında kalıyorum…

    Kırık bir heykel, 
    Parçasını arıyor her gece.
    Bir şarkı notasını…
    Bir tablo renklerini…
    Ağaç yapraklarını…
    Vazo çiçeklerini…
    Ve bir adam, 
    Her gece yollara düşüp, 
    Yana yakıla seni arıyor…
    Mağrur gözleri ıslak, 
    İlk defa ağlıyor bu adam, 
    ´Gel ´ diye, 
    İlk defa yalvarıyor…

    Ben her gece, 
    Gözlerim tavanda bir noktaya dikilmiş, 
    Seni düşünüyorum.
    Ve sen o saatlerde, 
    Benim görmediğim rüyaları görüyorsun.
    Bir böcek giriyor kafatasıma…
    Her gece sen, 
    Bir cinnet gibi, 
    Kanıma yürüyorsun…


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.