1.Bölüm: Norveç’te
Tepesi buzullarla kaplı dağların arasındaki güzel bir vadide; tepesinde kızıl ejderha oyması olan ziyafet salonun büyük tahta kapılarını iki yana ayırıp içeriye Leif adında sarışın, iri yapılı bir savaşçı giriyor. Gözlerini, duvarlarında çeşit çeşit kalkanların asılı olduğu ziyafet salonunda gezdiriyor. Gözlerin aradığını bulmuş olacak ki uzun masanın çevresinde toplanmış ellerinde içecek olan grubun olduğu noktada duruyor. Oturanlardan biri kapının önündeki Leif’i fark ediyor ve eliyle gel işareti yapıyor. Leif’de hızlı adımlarla dostlarına doğru ilerliyor. Grubun içinde hararetli bir tartışma olduğundan başınla selamlıyor dostlarını. Sonra tartıştıkları konuyu anlamaya çalışıyorsun. Çiftçilik ile uğraşan Halfdan yağmurun yağmamasından ve ekinlerinin yeterli suyu alamamasından şikayetçi. “Zaten topraklarımız tarıma elverişli değil bir de susuzluk işleri zorlaştırıyor.” diyor Halfdan. Ardından sözü Thorstein alıyor ve fırtınalar yüzünden denize açılamadıklarından dert yanıyor. Hal böyle olunca Ingolf Tanrıların onlara bir sebepten ötürü kızdığını ve Tanrıları mutlu etmek için bir şey yapmaları gerektiğini söylüyor. Gudrid ne yapacaklarını soruyor. Ardından bakışlar Leif’e çevriliyor. Ondan Kahine gitmesini ve Tanrıların neden kızdığını ve Tanrıları mutlu etmek için neler yapmaları gerektiğini öğrenmesini istiyorlar. Dostlarının ısrarlarına dayanamayan Leif köyün uzağındaki tepede yalnız yaşayan Kahinin kulübesine gidiyor.
2.Bölüm: Kahin’in Kulübesinde
Leif, Kahin’e köylünün yaşadıkları sıkıntıları anlatıyor. Kahin sabırla dinledikten sonra söze başlıyor: “ Anlattıkların felaketlerin daha fazlalarıyla karşılaşacaksınız. Yalnızca siz değil dünyadaki diğer insanlarda” Leif, Kahine inanmak istemiyor ve onun hiçbir şey bilmediğini iddia ediyor. Oturduğu yerden kalkıp kapıya doğru giderken sinirlenen Kahin bacaklarından tutuyor. Karşısına oturup söyleyeceklerini dinlemesini istiyor ve başlıyor anlatmaya:
“Gelecekte insan doğanın onun için çizdiği sınırı aşacak. Sonu gelmeyen bir üretim ve tüketim yarışına girecek. İnsan hem üretirken hem de tüketirken doğayı ve barındırdığı canlıları yavaş yavaş yok edecek. Sonunda doğa işaretler göndererek insanı uyaracak.” Kahinin söylediklerinin gerçekliğinden hala şüphe duyan Leif “neymiş bu işaretler ayrıntı ver.” diye araya giriyor. Kahin Leif’i duymazdan gelip devam ediyor anlatmaya: “ şu dağların tepesinde gördüğün buzullar gibi büyük denizde var olan buzullar dünyanın sıcaklığının artmasıyla birlikte eriyecek. Bu yüzden birçok kıyı sular altında kalacak. E tabi ki bu tuzlu su bizim içtiğimiz suyu da içilmez hale getirecek. Bir de şimdi çiftçilik yapmak için gözünüz gibi baktığınız topraklar daha da azalacak. Şimdi yaşadığımız yağmursuzluk artacak. Dünya üzerindeki birçok toprak çölleşecek.” Leif Kahine itiraz etmek üzere ağzını açıyor.Kahin yukarıya kaldırdığı sol eliyle dur işareti yaparak Leif’idurduruyor.
3.Bölüm: Felaketler Silsilesi
“Yaşadığımız zamandan yüzyıllar sonra 2019 yılına gelindiğinde Avusturalya denen bir ülkede tam 240 gün süren yaklaşık 8 milyon hektar alanın kül olduğu, 1.25 milyar hayvanın can verdiği büyük bir orman yangını yaşanacak. Bundan bir yıl sonra yani 2020’de Amerika Kaliforniya’da eş zamanlı olarak 25’den fazla yangın çıkacak. Bu yangında 55 bin hektardan fazla alan ve içindeki hayvanlar zarar görecek. Bu yangınlara fırtınalar ve sellerde eşlik edecek. 2021 yılında ise dünyadaki afetlerin hem miktarı hem de etkisi artacak. Kanada’da o güne kadar görülmemiş sıcaklıklar yaşanacak. Sıcaklık havada bir kubbe oluşturacak ve bu kubbenin içinde kalan 719 kişi yaşamından olacak, bir köy yeryüzünden silinecek ve oradaki hayvanlar hayatlarından olacak. Almanya şu an bizim yaşadığımızın aksine bol yağmurlarla mücadele etmek zorunda kalacak. Yağmurlar yüzünden meydana gelen selde 190 kişi yaşamını yitirecek. Türkiye’de ülkenin son zamanlarda gördüğü en büyük yangın yaşanacak tam 53 bölgede 260’dan fazla yangın yanacak. Bölgedeki doğal yaşam mahvolacak hem insanlar hem de hayvanlar yaşamlarını yitirecek. Bunun üzerinden çok geçmeden Türkiye’nin kuzeyinde “ Karadeniz olarak adlandırılan bölgede yoğun yağıştan dolayı sel felaketi yaşanacak. 44 insan yaşamını yitirirken bir bölge yok olacak.” Kahin cümlesini tamamladıktan sonra alaycı bir edayla “e daha başka ne olacakmış?” diye soruyor Leif. Kahin alaycı tavrına karşılık yanındaki değneği alıp Leif’in sağ bacağına vuruyor. Leif acıyan yeri hızla ovalarken kahin devam ediyor.
4.Bölüm: Karanlık Günler
“2050 yılında ise Küresel Isınmanın yol açtığı iklim krizinin etkilerinden olan buzulların erimesi ve buna bağlı olarak deniz seviyesinin yükselmesi Bangladeş, Haiti, Maldivler, Marsal Adaları, Kribati, Tuvalı gibi ada ve yarımada özelliği taşıyan ülkeleri sular altında bırakacak. İklim krizinin kaçınılmaz sonuçlarından olan kuraklık ve çölleşme Fas, Tunus, Libya gibi ülkeleri yaşanmaz hale getirecek, temiz su kaynaklarının azalması dünya nüfusunun en yoğun olduğu kıtalardan biri olan Asya Kıtasına zor günler yaşatacak.”
Leif “anlattığın insanların senin gibi Tanrılarını memnun etmek için yol gösterecek kahinleri yok mu?” diye soruyor. Kahin anlattığı zamanda yerini bilimin aldığını üstelik bu yaşanacakların Tanrıların kızgınlıklarıyla ilgisinin olmadığını söylüyor. Leif şaşkınlıkla o zaman neden bunlar olacak diye soruyor. Kahin bizim henüz bilmediğimiz ama anlattığım zamanlardaki insanların sıkça duyduğu iki kelime tüm bunlara neden olan: İklim Krizi diyor.” Kahine geliş sebebini unutan Leif, elindeki parayı Kahin’in avucuna bırakıp barakadan çıkıyor.
Son Söz
Leif, Kahin’in söylediklerine anlam veremiyor. Biliyorum şu felaketle geçen iki haftayı yaşayan sen iklim krizini çok iyi anlıyorsun. İklim krizinin nelere sebep olduğunu deneyimliyorsun. Yaşadıklarımızın yaşayacaklarımızın habercisi olduğunun farkındasın. Bu yüzdendir ki senin bir Kahine ihtiyacın yok. Biliyorsun dünyaya sahip çıkman gerektiğini.
Görsel Kaynak: I
Yorum Bırakın