*Kefernahum mülteci bir çocuğun, çocukların hikayesidir.
Beyrut sokaklarında yaşamaya çalışan ve bence fazlasıyla zeki bir çocuk olan Zain’in hikayesi. Belgesel tadında olan bu filmi izlerken kendinizi Zain’in tam yanında hissediyor fakat sadece izliyorsunuz.
Zain belki anne babası belki düzenle hiçbir ilgisi olmayan ama adına “düzen” dediğimiz şey yüzünden yaşamıyor. “Yaşamaya çalışıyor.” Yaşamakla, yaşamaya çalışmak arasındaki o kocaman farkı gözler önüne seriyor. Zaten film boyunca sadece Zain’in mücadelesini izleyeceksiniz.
Zain’in regl olan ablasının çamaşırını yıkaması, ailesi öğrenmesin diye ona gizlice ped alması hatta ne yapacağını şaşıran ablasına nasıl kullanacağını anlatması, kültürün mü bağnazlığın mı hala süregetirdiği bir davranış olduğunu anlayamadığım “Ergenliğe giren kız evlenmelidir.” anlayışı yüzünden ablasının bu durumunu anne babasından saklamaya çalışması, sürekli sorgulayan fakat en önemlisi büyüklerin sorgulamadığı şeyleri sorgulayan bir çocuk olması beni Zain karakterinin en etkileyen yönüydü.
Ablası hayatın ona sunduğu bu acımasızlığa boyun eğmeye hazırdı birçok mülteci çocuk gibi.

İşte Zain’in ve diğer bütün mülteci çocukların yaşadığı hayata bu yüzden ‘mücadele’ diyoruz.
Zain kesinlikle ailesi tarafından istismar edilen ve hakları elinden alınan bir çocuk. Filmin sonlarına doğru yolu işlemiş olduğu bir suç yüzünde mahkemeye düşen ve bütün bu istismarın, haksızlığın farkında olan Zain ifade verirken onu dünyaya getirdikleri için anne ve babasından şikayetçi oluyor.
Asıl sorumuz da buydu zaten. Bir çocuk anne ve babasından onu dünyaya getirdikleri için şikayetçi olabilir mi? İşte Zain’de bize tam olarak bunu anlatıyor.
Sergilediği oyunculuk karşısında mest eden Zain’i merak ettim ve araştırdığımda, gerçek ismi de Zain olan oyuncu Zain Al Rafeea’nin da aslında mülteci bir çocuk olduğunu öğrendim.
Yönetmen Nadin Labaki’nin bu film için çocuklarla mülakat yapma sebebiyle Lübnan’ın her yerine giden bir ekibi varmış. Bu çocukların görüntülerinin olduğu kasedi izlediğinde “Filmde yer alacak çocuğun o olduğunu anlamam 2 dakikamı aldı.” diyor ve ekliyor Labaki “Gözleri ve diğer her şeyi… Yazdığım karakterin aynısıydı ve daha Zain ile tanışmadan 4 yıl önce bile yetişkinlerin suratına bağıran bir çocuğun yüzünü çizmiştim. İki görüntüyü birbiriyle kıyasladığınızda görüyorsunuz ki o kişi Zain. Ve bu, Zain’i tanımadan önce dahi böyleydi. Sergilediği oyunculuk muazzamdı”
Aslında bu filmin bizlere doğurmuş olduğu çok önemli bir konu var elimizde. “Mülteci Çocuklar.”
Haklarıyla, isyanlarıyla, sessizlikleriyle, sesleriyle varlar. Ve yokmuş gibi davranılıyorlar. İstisnasız her çocuğun ama her çocuğun eğitim, barınma, beslenme, cinsel sömürüye karşı korunabilmek ve kendi bedenini tanıyabilmek için cinsellik eğitimine hakkı vardır. Ve bu çocuklar bütün bu haklardan muaftır.
Görmezden gelinen, yokmuş gibi davranılan bu çocuklara hiçbir ‘yaşam’ hakkı verilmemesine ramen sürekli çocuk doğurmaya devam eden bu aileler çocuklarını resmen hiçbir yaşam standardı olmayan hayatlarında yaşamaya zorunlu tutuyor.
Zaten çocuk hakları, mülteci çocuklar, mutsuz evliliklerden dünyaya gelen ve aile cehaletiyle yaşamaya çalışan çocuklar gibi konuları mutlaka başka başlıklarda konuşacağız. Bu konuları daha detaylı konuşmak istiyor ve bu detayları merak edip okuduğun için sana teşekkür ediyorum.
Film boyunca hiç gülümsemesini göremediğimiz Zain filmin sonunda fotoğraf çektireceği için gülümsüyor. Ben izlerken o gülümsemede oyunculuk değil yaşam gördüm. Yaşamın ta kendisini ya da belki de bir mülteci çocuğun 'mücadelesini'.

Yorum Bırakın