Advertisement
Advertisement

Sahi Firuze

Sahi Firuze
  • 1
    0
    0
    0

  • Vücudundaki hiçbir ayrıntıyı es geçmemekti niyeti. Bunu es geçmemek yıllarına bedel olacaktı. Gözlerini ayırmadıkça içinden gelen şakaklarını öpme isteğini durduramıyordu. Dudaklarını yerleştirdiği, saçlarından kulaklarına doğru uzanan kısmının dudaklarıyla yapboz parçası gibi tamamlanmasından hoşlanıyordu.  Şakaklarından çenesine doğru öperek ilerlemek, elmacık kemiklerine denk geldiğinde biraz duraksamaktı niyeti. Sahi neydi Firuze’nin niyeti?  

    Duraksamayacaktı fakat dilinin ucunda hissettiği tuzlu tat durdurdu onu. Sıradaki güzergahını belirleyen bu göz yaşına ona yol gösterdiği için minnettardı. Gözlerine doğru ilerledi nefes alarak. Gözlerinin açılmasına izin vermeyerek dudaklarını bastırdı ıslak kirpiklerine. Bu bambaşka bir pozisyondu. Çünkü bu sayede onun dudakları Firuze’nin boynuna denk düşüyor; ister istemez boynunu, yutkunuşlarını, kokusunu, boynuna doğru ilerleyen kendi göz yaşlarını sunuyordu ona. Ah Firuze.  

    Ona göre duygusal orgazm diye bir şey vardı. Bu denk düşmeler bitiriyordu Firuzeyi. Bu tamamlanmalar, bu yapboz parçaları, bu tuzlu tat, sadece çok yaklaştığında belli olan yanaklarından burnuna doğru ilerleyen bu turuncu çiller. Sahi neydi Firuze’nin niyeti? Bütün duyularını kullanacaktı Firuze. Hiçbir ayrıntıyı es geçmemesi başka türlü mümkün değildi. Dudaklarını bastırırken ıslak kirpiklerine burnuna denk düşen saçlarını koklayacaktı. Elleriyle kavradığı ensesinde bütün parmak uçlarını gezdirecek; her bir saç teline değdiğine kendini ikna etmeye çalışacaktı. Kulaklarının payına düşense nefesini duymaktı. Firuze tattı, kokladı, hissetti, duydu. Bir eksiklik vardı. Bu eksikliği bulmak, sonra da tamamlamaktı Firuze’nin niyeti. Göremiyordu Firuze. Onu göremiyordu. Bakıyordu uzun uzun.  

    Önce dudaklarını çekti gözlerinden, ellerini ayırdı boynundan. Derin bir nefes aldı. Kucağından inip kenara çekildi yavaşça. Bütün duyularını onunla hissetme hazzıyla baş başa kalan Firuze elleriyle gözlerini kapattı önce. Uzun bir süre bekledi karanlıkta.  

    Firuze’ nin bu hallerine alışıktı o. Arkasındaki duvara yaslandı. Kafasını sağ omzuna düşürmüş Firuzeyi izliyordu. Ellerini gözlerinden çeken Firuze görmeyi umut ediyordu. “Bakıyorum sana.” dedi gözlerini hiç kırpmadan. “Ama göremiyorum.”   “Göremezsin Firuze.” dedi Firuzenin dizlerine başını koyarken. “Yokluğumu göremezsin.” Alnına dökülen saçları Firuzeyi mest ediyordu.  

    Gözlerini kapattı tekrar sımsıkı. Parmaklarını gezdirmeye başladı yüzünün bütün ayrıntılarında. Resim çizer gibiydi. Önce çehresini çizdi; gözlerini, kaşlarını, burnunu, dudaklarını, kulaklarını tek tek resmetti sanki Firuze parmaklarıyla dokunarak. Burnundan gözlerine doğru çekti parmağını turuncu çillerini eklediğini hayal ederek. “Ama hissediyorum.” dedi Firuze. O an işlevini yerine getirmediğini düşündüğü gözlerini söküp atmaktı tek istediği. Seviştiği, kokladığı, duyduğu, hissettiği adamı yok sayıyorlardı. “Gözlerinin bir suçu yok Firuze, bunu yapan burası.” dedi adam Firuzenin kafasına dokunarak. Sağ elini kalbine götürdü ve ekledi Firuze “Ve burası.” Firuze’nin gözleri hariç bütün uzuvları ölümü yok sayıyordu.  Sahi neydi Firuze’nin niyeti?   

    Sekiz yıl olmuştu onu kaybedeli. İkinci yıldan sonra onun yüzünü, bedenini, her ayrıntısını unuttuğunu fark etti Firuze. Onu artık hayal bile edemiyordu birkaç fotoğrafın yardımı olmasa. Bu farkındalığı yaşadığında yedinci yılıydı ve kendini bir odaya kapattı Firuze. Her dakikasını onu yeniden hatırlamaya çalışarak geçirdi. Her gününü onunla tekrar tekrar seviştiğini hayal ederek geçirdi. Hissetmeye başladı Firuze. Her hatırladığı detayı tablosuna işledi fırçalarıyla gün gün.  

    Vücudundaki hiçbir ayrıntıyı es geçmemekti niyeti. Çehresini oluşturması üç gününü aldı. Gözleri için ömrünü tüketmeye razı olan Firuze en çabuk gözlerini bitirmişti. Sıra şakaklarına gelince dayanacak gücünün kalmadığını hissetti. Var gücüyle tamamladı yüzündeki bütün ayrıntıları. Her bir ayrıntısını bitirdikten sonra içi gidiyordu Firuze’nin. Onun kaşlarına, gözlerine, dudaklarına dönüşüverdikleri için boyalarını kıskanıyordu Firuze. Ne şanslılardı. Fırçasıyla gözlerinin altından dudaklarına doğru göz yaşı ekledi. Dudaklarını bastırdı çizdiği göz yaşlarına. Kendi göz yaşlarının tabloya karışmasına izin verdi. Firuze tattı, kokladı, hissetti, duydu ve gördü.

    “Bu son sevişmemizdi sevgilim.”



    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.