Napoleon'un Savaş Felsefesi Üzerine

Napoleon'un Savaş Felsefesi Üzerine
  • 8
    0
    0
    0

  • Napoleon Bonaparte, 15 Ağustos 1769'da, Korsika'da dünyaya geldi. Kesin mağlubiyetiyle sonuçlanacak Waterloo Muharebesine kadar (1815 yılı) Avrupa kıtasında sayısız sefer yapacak, tarihin en büyük devlet koalisyonlarına karşı savaşlar verecekti. Kimine göre bir dahiydi, kimine göre asla yenilmeyecek bir komutan. Fakat bence kendisine atfedilen her türlü ünvandan önce onu hırslı, zeki ve muharebenin temel noktalarını çok iyi anlayan bir asker olarak tanımlayabiliriz. Bu yazımda siyasi kişiliğinden çok asker kimliğinden bahsedeceğim ve cephelerde uyguladığı temel savaş stratejilerini ele alacağım. Daha sonra bu stratejilere felsefi bir bakış atacağız. Öncelikle Napoleon'un nasıl savaştığını en iyi şekilde özetlediğini düşündüğüm bir alıntıyla başlayalım:

    ''Hızla dalan alıcı kuşun yok ediciliği atılışındandır. O nedenle iyi savaşanlar indirici ve atiktir.'' - Savaş Sanatı, Sun Tzu.

    Akıcı Ordu Anlayışı  

    Yukarıdaki alıntı Napoleon'un savaş stratejilerine yüksek oranda uymaktadır, hatta üstüne bir şey söylemesem dahi bu stratejiler hakkında yeterli bir fikriniz olur. Napoleon, o kadar kısa zamanda o kadar büyük darbeler indirirdi ki düşman ordusu savaşın ne zaman başlayıp ne zaman bittiğini zor anlardı. Ordusu eşi benzeri görülmemiş bir hızla, akıcılıkla hareket ederdi. Savaş anında en önemli şeylerden birisi saldırırken hızlı olmak, olaylara anında reaksyion vermek, fakat bunu yaparken de emir komuta zincirini kaybetmemektir. Napoleon'un Grande Armée'si bunu eşi benzeri görülmemiş bir ustalıkta yapıyordu ve Avrupa'nın büyük bir kısmını böyle fethetmişti. Bunun yanında karşıya toparlanmak için vakit vermemek ve tabiri caizse ''bir saldırıp pir saldırmak'' da bir o kadar önemlidir. 

    Sun-Tzu'nun bu sözü, yani ''İndirici ve Atik Saldırmak'' kavramı savaş tarihinde o kadar önemli ve derin bir yere sahiptir ki Napoleon'dan 100 yıl sonra, tankların ve savaş uçaklarının kullanıldığı II. Dünya Savaşında bile, Almanların belki de başarı oranı en yüksek taarruz taktiği Blitzkrieg'in temelinde de görülecektir. Fakat Hitler'in aksine Napoleon hızlı saldırmaktan fazlasını yapıyordu.  

    Kusursuz Kaos Stratejisi

    Yine bir alıntıyla devam edelim.

    ''Komutan Hohenlohe hiç böyle bir ordu görmemişti. Fransız askerleri şeytan gibiydi. Ordusundaki disiplinli askerlerinden farklı olarak Fransızlar kendi başlarına hareket ediyorlardı, ama çılgın davranışlarının yine de bir düzeni vardı.''

     Napoleon'un belki de askeri alanda yaptığı en büyük devrimlerden biridir yukarıda bahsi geçen strateji. Dönemin ritüellerle, bandolar eşliğinde uygulanan ağır ve işe yaramaz askeri düzenlerine karşı düzensiz savaş. Napoleon'un birliklerinin nereden saldıracağını asla bilemezdiniz. Sayıları gitgide azalan topçu birlikleri bir anda dağılır, batıdan ilerleyen süvari birliğiyle iç içe girer, sonra bir anda gözden kaybolur ve bu sefer doğu tarafından o süvarilerle yan yana size saldırırlardı. Bir düzene bağlı değillerdi çünkü düzen tahmin edilebilirdi ve karşı bir planla kolayca savuşturulabilirdi. Fakat bu şekilde düzensiz bir saldırıya karşı bir plan yapılamazdı. Savaşların karşı tarafın hamlelerini önceden tahmin etmekle kazanıldığını göz önünde bulundurursak ne kadar değerli bir strateji değil mi? Bu strateji yukarıda bahsettiğim Napoleon'un ''Akıcı Ordu'' felsefesiyle paraleldir ve çok güçlü, hızlı ilerleyen bir emir-komuta zincirinin sonucudur.  Buna benzer başka bir strateji de yıllar sonra, Kurtuluş Savaşımızda,  ''Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır.'' sözüyle bir diğer askeri deha Mustafa Kemal Atatürk tarafından ortaya konulacaktı. Ne kadar Napoleon'un kaos stratejisi ile aynı olmasalar da Sathı Müdafaa anlayışı da düzensiz kuva-yi milliye birliklerin sürekli olarak, toplanabildikleri ilk yerde saldırı yapmasıyla oluşur ve yukarıda anlattığım stratejiyle ortak yönleri mevcuttur.  

     

    Planlama ve Aldatmaca  

    Sun-Tzu'ya göre savaş her şeyden önce karşındakini aldatmaya dayalı bir eylemdir. Napoleon bunu çok iyi biliyordu ve her zaman savaşı kazandığını düşünen rakip generalden iki üç adım önde olduğundan emin olurdu. Yenilgi kesin gözükürken karşı birliklerin kör noktasına konuşlandırdığı askerleri bir anda ortaya çıkar, gidişatı tam tersine çevirirdi (bkz. Austerlitz Savaşı.) Bunların yanında savaşılacak alanı önceden tanımaya özen gösterirdi ve stratejilerini hep bunlar üzerine, adım adım planlayarak çizerdi. Öyle ki savaş başlamadan önce düşman birliklerin hangi yerden nasıl saldırı yapma şansları olduğunu, bunlara nasıl karşılık verileceğini anlardı. Napoleon'un savaşlarında sürpriz diye bir şey yoktu. Ön planlamayı o kadar iyi yapardı ki savaş başladığı zaman karşı tarafın her hamlesinin Fransız ordularında bir karşılığı olurdu. Fakat bunun aksine kendisi tahmin edilemezdi çünkü birlikleri savaş alanında yukarıda bahsettiğim gibi inanılmaz bir atiklikle düzen değiştirirdi, ve stratejilerini asla iki kere uyguladığı olmazdı. Bu şekilde karşının strateji geliştirme çabalarını da doğrudan savuşturmuş olurdu.  

     

    SONUÇ

    Özetle tanımlayacak olursak, Napoleon'un hızlı ve atik bir ordu anlayışına sahip, planlayıcı ama bir o kadar da tahmin edilemez bir komutan ve taktik devrimcisi olduğunu öne sürebiliriz. Savaş alanı felsefesi yıllar boyunca askeri okullarda zorunlu ders olarak öğrencilere okutulmuştur. Stratejilerinden esintileri II. Dünya Savaşında dahi sık sık görmemiz de kendisinin ne kadar zamanının ilerisinde bir komutan olduğunu açıkça belli eder zaten.  

    Tarih sahnesi kendisinden önce yapılmayanı yapanlarla aydınlanır. Rahatlık ve güvenlik açısından yitirilenlere kıyasla elde edilen sürpriz faktörünün gücü ve tahmin edilemezliğin zırhı, kişiyi bazen hiçbir zaman yenilmeyeceği düşünülen bir general haline getirebilir. Zihnin içinde hiçbir sabit savunma hattının bulunmamasına özen gösterilmelidir, yoksa bu savunma hatlarını yıkmak karşı taraf için bir yerden sonra kolay ve açık olacaktır. Savaş gerekliyse de aklın yoluyla yapılmalıdır. Plansızlık bile bir planın sonucu olmalıdır. Napoleon'un savaş felsefesinden çıkartabileceğimiz sonuçlar belki de bunlardır.  Hiç şüphe yoktur ki, tarihin en büyük komutanları arasındadır.  

    Selam olsun.

    Kullanılan Kaynaklar:  Napoleon Bonaparte - Wikipedia, Osprey Büyük Komutanlar: Napoleon Bonaparte by Gregory Fremont-Barnes, The Art of War by Sun Tzu, The 33 Strategies of War by Robert Greene


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.