"Yıllarını var olmayan bir şeyi kafanda kurarak geçirmişsin."

Biriyle tanışmak... Belki bunu hayatımız boyunca yüzlerce, binlerce kez yapıyoruz. Kimileri hayatımızın bir döneminde bize eşlik ediyorlar, kimi tanışmaların ise nasıl olduğunu hatırlamıyoruz bile. Bazılarıysa hayatımızdan gelip geçse de etkileri canlı olarak bizimle birlikte ilerliyor, büyüyor, gelişiyor. Herhangi sıradan bir günün birinde gelip hayatımızın başka bir döneminde geçmiş biri, hayatımızın her anında bizimle kalmaya devam edebiliyor. Biz farkında olmadan, tüm hayatımızı etkileyecek bir izi oluyor üzerimizde. Peki bu kişiyi diğerlerinden ayıran ne? Bizi bu kadar etkisi altına almayı nasıl başarıyor? Rastlantısal bir şekilde, sırf o gün orada olduğun için tanıştığın ve sadece belirli bir süre hayatında olan birisi sana nasıl bilincinin dışında bir etki edebiliyor?

Bir gün bir yerde bulunuyorsun, hiç orada olacağını düşünemeyeceğin o yerde biriyle tanışıyorsun ve hayatın bu denli değişiyor. Evet, birini tanımak bir kişinin hayatını bu kadar değiştirebilme yeteneğine sahip bana kalırsa. Sonrası hep 'onunla tanışmadan öncesi' ve 'onu tanıdıktan sonrası' olarak ikiye ayrılıyor. Bazen biri ile tanışmak hayatının dönüm noktası olabiliyor.

Birini ilk gördüğünde çoğu zaman sonrasını tahmin edemiyorsun. Onun sende bırakacağı etkiyi önceden göremiyorsun. Fakat zamanla o insanla arandaki bağ diğerlerinden çok farklı bir şekilde gösteriyor kendisini. Hislerin, sezgilerin diğerlerine kıyasla daha farklı çalışıyor ona karşı. Hatta sanki sadece ona çalışıyor; aklın, fikrin, düşüncelerin bir tek ona yönelik oluyor. Bu elinde olmadan oluyor. O kişi ve o kişiye adadığın duygular seni sanki şuursuzca içine çekiyor. Bunun o dönem için karşılıklı olduğunu hissetmek, onunla aranızda farklı bir bağ olduğunu düşünüdürüyor sana. Bu farklı bir bağ olduğunu düşündüğün şey senin tüm ona karşı hislerini daha da besliyor. Birine tüm hislerini vermek, aranızda onunla farklı bir bağ olduğunu düşünmek, dönüm noktan olabiliyor bazen.

Sonra bir gün geliyor, o insanla aranızdaki özel bağ sandığın şeyin aslında var olmayan bir şey olduğunu ve var olmayan bu şeyi yıllardır kafanda kurarak geçirdiğini anlıyorsun. O zaman, "birini" diğerlerinden ayıran tek şeyin, senin ona farklı bir anlam yüklemiş olman olduğunu da öğreniyorsun. Birini nasıl gördüğün, senin o insana yüklediğin anlamın yansımasından başka bir şey değil. Bir kişi sadece hayatına girdi ve çıktı, aslında diğer herkesin yaptığı gibi. Sonrası sadece senin kendinle ilgiliydi, ona olduğundan farklı bir anlam yüklemek, "yıllarını var olmayan bir şeyi kafanda kurarak geçirmek"... Bazen, yıllardır zamanını alan düşüncelerinin, senin yanılsamandan başka bir şey olmadığını görmek, bu düşüncelerin o kişinin anlamlı olması ve aranızdaki özel bir bağın sonucu değil de senin kendi hislerinden doğan bir durum ile alakalı olduğunu, ona yüklediğin anlam ile ilgili olduğunu görmek de dönüm noktan olabiliyor.

İnsanların dönüm noktaları her zaman güzel şeylerin, başardıklarının, yeni başlangıçlarının sonunda sihirli şekilde gelmezler; bazen hayatımızdaki sıradan bir tanışma, o kişiye yüklediğimiz anlam ve o kişinin beraberinde getirdiği kötü bir olay da dönüm noktamızdır.

Hayatta başımıza gelen olayları seçme şansımız olsaydı, şüphesiz en iyilerini alırdık yanımıza. Kim aksini söyleyebilir ki? Ya da böyle bir şans verilmese bile, huzurlu yaşantımızı kaybetme korkusuyla risk almadan tekdüze yaşamayı da tercih edebiliriz. Evet, doğru. Kimse "öyle bir şey yaşayayım ki, hayatta bazı şeylerden ders çıkartayım," demez. Ama bazen hayatımızda öyle şeyler yaşanıyor, öyle kişiler tanınıyor ki, size kalan tek şey büyümek oluyor. Bazen, 'öyle' şeyler yaşanıyor ki, hayatının tam ortasında kara bir nokta beliriyor; asla dönüşünü bulamıyorsun.

Şimdi karşında iki yol var: ya tanıdıklarına, hissettiklerine, yaşadıklarına yenik düşeceksin ve bunların tüm korkularını sindirmiş bir insan olarak hayatına devam edeceksin(?); ya da geçmişi değiştirme şansın olmasını dilemek yerine, hayatının tam ortasındaki dönüşünü bulamadığın o noktanın anlamını değiştirecek, bunun, acımasız bir yolla kendini göstermiş de olsa ilerideki 'başarılı sen'e işaret eden bir dönüm noktan olduğunu anlayarak küllerinden yeniden doğacaksın.

Seçim senin.