Kediler, birçok evcil hayvan arasında insanlarla arasındaki uyumu en yüksek canlılardan biri şüphesiz. Onlarla yaşam gerçekten sevgi dolu ve keyifli dakikalar demek. 

Bundan bir yıl öncesine kadar köpek sahiplenmek istiyordum. Sebebi de tam olarak kedileri nankörlüğüyle bilmemdi. Kediler bizim aksimize anı yaşayan canlılar. Yani bu ne demek? Yarım saat önce bana somonlu yaş mama verdin diye şimdi beni sinirlendirdiğinde sana pençe atmayacağım demek değil diye yaşıyorlar. Sonsuz bir tolerasları yok evet sizi sevebilir hem de çok ama gidebilir, tırmalayabilir, kanatabilir. Canı istediğinde kucağınıza gelir, istemediğinde zorla tuttamazsınız çünkü onlar gerçekten özgür canlılar. Matilda ile deneyimlediğim sadece bu kısmı bile kedilere sonsuz saygı duymamı sağladı. Sevmeyi biliyorlar ve aksine karşı toleransları yok. İşte konuşulan nankörlüğü aslında tam olarak buradan geliyor, başına buyruk ve sağlıklı sevebilme ve bağlanabilme yeteneğinden.  

 

Geçtiğimiz mayıs ayında yukarıdaki minnoş Matilda ile tanıştık. Kısaca şöyle oldu: Komşumuz aracılığıyla Mathy ve kardeşlerini görmeye gittik. İçlerinde ilk gördüğüm sarılı kediydi ama ben siyah benekli olan kardeşini seçtim ve teyzeye kimseye vermemesi için tabiri caizse yalvardım. Günler geçti ve Matilda, kardeşleri ve annesi ortalıktan kaybolmuştu, aradık taradık.

Biraz aramayla bulduk ve saklandıkları inşaattaki kartonların arasından teyze çekip bir tanesini çıkardı ve ciyak ciyak miyavlayan Matilda. O ilk gözüme çarpan sarı kedi. Hiç karşı çıkıp ama siyahı istiyordum teyze demeden taşıma çantasına aldım.  Çünkü aslında ben değil Matilda beni seçti, kardeşlerinin arasında en önde durarak ve ilk bakmaya gittiğimde yine en önde ilk gözüme çarpan olarak.

Yukarıdaki fotoğrafta o kadar piresi, biti vardı ki anlatamam. vink vink biri giriyor biri çıkıyor, diğeri öbürüne selam veriyor, adeta metropol şehrindeki otobüs gibiydi. Şimdilerde sağlıkla ve sevgiyle büyüyen sekiz aylık güzel bir erkek kedi. Erkek evet. 

Gelelim şimdi şu kediler nankördür şehir yalanına. Sanılanın aksine en az bir köpek kadar sadıktır kediler. Hoş farklı iki türün kıyaslanması kesinlikle doğru sonuç vermez ama yine de anlaşılması adına söylemek istedim.  

Kedilerin nankör diye adlandırılmasında bazı tipik davranışlar var, yukarıda bahsettiğim gibi. Mesela siz eve geldiğinizde sevinçten delirmemesi gibi, yalnızca o istediğinde sevdirmesi ve sevmesi, besleyip büyütüğünüz halde size derin pençeler atması gibi, gel dediğinizde gelmeyen, çık dediğinizde çıkmayan canlı...

Doğru ya kim ister ki kediyi. Şu haliyle tam bir baş belası gibi duruyor. Oysaaa bunlar sadece kısmen doğru. Şimdi maddeler halinde aslında kediniz sizi nasıl güzel seviyor ve bağlı, bunlardan bahsetmek istiyorum.

Size yaptığı masajları:

Aranızdaki bağın güçlenmeye başladığını gösterir en net davranış şekli budur. Taktir edersiniz ki konuşamayan bu güzel hayvanlar size senden hoşlanıyorum demek için bu yoğurma hareketini kullanırlar. Yavru iken annesinden emdiği sütün kolaylıkla gelmesi için yaptığı hareketi size yapıyor oluşu, nefret ettiğinden olmasa gerek.

Size yüzlerini sürtmesi:

Yüzünü sizin yüzünüze yahut elinize sürdüğünde hem size koku bırakır hem de sizinle iletişiminin iyiye gittiğine işarettir. Bir bakıma sevginizi de istiyor. Bu hareketi en çok gece ve dışarıdan geldiğinizde yaşarsınız çünkü kediniz sizi çılgınlar gibi özlemiştir.

Kedi öpücüğü:

Kediniz eğer gözlerinize odaklanıp yavaşça gözlerini kapatıp açıyorsa sizi öpüyorlar demek oluyor. Bunu sakin, mutlu ve huzurluyken yapıyorlar. Eğer aynı dakikalarda aynı hareketi yaparsanız sizi algılayabilirler.

Göbeğini göstermesi:

İnanın bana size güvenmeyen bir kedi asla göbeğini size göstermez. Size güvenene kadar sakladığı ilk bölgesi göbek bölgesidir burada iç organlarını saklama duygusu yattığından bahsedilir. Düşünüldüğünde saçma da gelmiyor, en hassas ve mahrem bölgeleri çünkü. Yere yatıp size göbeğini gösteriyorsa size güveniyor ve yanınızda güvende hissediyordur.

Mırlaması:

Bu gır gır gırlama sesini her an çıkarabilirler. Tek başına yaptıklarına pek rastlanmaz ama sizinleyken yapıyorsa sizi gerçekten seviyor ve o anki pozisyonundan memnun demektir. Üstelik kedilerin bu 20 ile 90 hz arasında çıkardığı bu sesin sizi de rahatlatan ve kaygıydan uzaklaştıran bir frekansa sahip olduğu yönünde araştırmacıların söylemleri var. Bu sesin depresyondaki sahibi için iyi bir ilaç olduğunu okumuştum, onaylıyorum. 

Sizi takip etmesi:

Siz mutfaktan çıkıp odaya, odadan çıkıp oturma odasına giderken sizi takip ediyorsa ve eve yeni geldiyseniz sizi özlediği için yapıyordur yahut toksa ve edeyseniz bunu bir oyun çağrısı olarak düşünebilirsiniz. Matilda ile kovalamaca ve saklambaç oynama öncesi ritüelimizdir kendisi haha.

Dışarıda yakladığı haşereları size getirmesi:

Kediler doğası gereği avcı hayvanlar. Dışarıda yakladığı herhangi bir canlıyı size getirip hediye edebilir. Bu hem onların ailesini besleme şeklidir hem de senden daha iyi avcıyım deme şeklidir. Ehh iyi avcısın Matilda ama eve hamam böceği, çekirge getirmen hoş değil oğlum.

*Siz yokken sizi evde araması: Bunu yalnızca Matilda da deneyimledim.

Bunu annemden ilk duyduğumda abarttığını düşünmüştüm. Aynı şeyi abimden duyduğumda gerçekten şaşırdım. Gün boyu gergin, miyavlayıp ve sürekli odalarda bir şey arayıp bakınarak geziyormuş. Geldiğimde ise ayağıma yüzünü sürüp kendini yere bırakıyor. Yalnız da değil bakıldığında. 

Görülüğü üzere bu güzel canlılar oldukça sadık ve sevgi dolu. Anlık sinirlenmesi ve refleksif saldırıları onların sizi sevmediğini ve nankör olduklarını göstermez. Sizin her istediğinizi yapmayan ve kendine has karakterleri ile saygıyı ve sevgiyi hak eden canlılardır.