Sarı Otobüs

Sarı Otobüs
  • 7
    0
    0
    0
  • Bir şehir içi otobüsünün ardından bakarken düşünecek ne kadar vaktiniz olabilir? 

    onbeş saniye bir şeydir aslında, basit, son derece gürültülü bir gidiştir bu bahsettiğim

    onbeş saniye

    ezberlersin her şeyini

    plakasını, hat numarasını, renklerini, şoförün taktığı, kulaklarını çok iyi ısıtan fakat görüş açısını kısıtladığı için de tedirgin eden, siyah, üstünde anlamsız beyaz çizgiler olan beresini...

    zamanın kırılması böyle bir şeydir.

    kaç bin yıl baktığını hatırlamak birkaç bin yılını alır.

    Sonra uzayan bir sahil şeridinde yürürken bulursun kendini, hep oturmak istediğin, hatta oralarda oturmak istediğin için yaşadığın durumun içinde bulursun kendini.

    salkım salkım demetler olan, bir kedinin çıkmasının yasak olduğu, çıktığı için sahibinden azar yiyen bir kedinin bıkkınlığı eşliğinde sararan balkonlar görürsün

    Kediler, balkon kedileri... Ne kadar yalnızdırlar. Görürsün

    taş kayalıklarda üşeyen tekir gözünün önünden geçer. 

    tekirler... ne kadar kalabalıktırlar. Anlarsın

    yüzlerce, binlerce ev geçersin. Bir sürü sokak, insanlar...

    Acelesi olan insanlar

    sana çarpa çarpa geçerler yanından

    oysa yüzüne baksalar

    bir saniye dururlar

    telaşları azalır belki yavaşlarlar

    insanlar, yüzüne bile bakmayan insanlar... Ağlarsın.

    Aklından çıkmayan bir şehir içi otobüsü ve geri kalan her şey.

    Soğuk bile çıkmıştır aklından, yürürsün

    bir teselliye muhtaç kaldığında en yakın dostun çıkagelir

    en yakın dostlar güneş gibidir ama içinde volkanlar patlayan biri asla güneşi göremez.

    içimiz hep bir buzdevri... yanarsın.

    İçimdeki toz dumanı hangi rüzgar götürebilir diye düşünürsün,

    safi baş ağrısı başka bir şey değil.

    bir bank bulursun yan tarafı dolu,

    kıvrılırsın yanına mahçup bir şekilde,

    dizlerin öyle bir konum alır ki,

    bu dünyanın en ait hissedemeyen oturuşudur,

    ait hissetmeden oturmak üşütür.

    her kasını hissedersin.

    yanına bir kadın gelir,

    bilmediğin bir dilde, bilmediğin bir kültürle sana doğru bakar.. 

    dünya üzerinde sadece bir dil olduğunu işte o zaman anlarsın.

    kadın gider,

    sen kalırsın,

    kendi dilinde,

    kendi kültüründeki acılarla baş başa kalırsın.

    yalnız kaldığın zaman,

    aklına o otobüsün kalkışı gelir.. Hüzünlenirsin.

    Hüzün sonsuz bir akışkandır

    ne kadar büyükse hacmin

    o kadar doldurur içini

    nereye doğru meyillenirsen

    oraya kadar gelir seninle

    kurtulamazsın.

    Bıraksın diye peşini yakasız kıyafetler alırsın

    sıfırın içinden, sıfıra doğru takip eder seni

    anlarsın

    yapıştı mı bir kere yakana

    başka çare bulamazsın 

    ne yaparsın?

    yazar durur, durur durur düşünürsün.

    anlarsın...

     

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.