Yakarış

Yakarış
  • 0
    0
    0
    0
  • İstanbul'a kar yağacak diyorlar. Düşünüyorum da biz hiç karlı bir havada el ele tutuşmadık. Ne büyük eksiksik. Yeni yağmış bir kar sessizliğinde, sana senden bahsetmek isterdim. Yılmaz Erdoğan üstadın Ankara şiirinde(ki bu benim en sevdiğim şiirlerinden bir tanesidir) der ki;

    ''kar altındadır varoşlar

    hasretin nazlıdır Ankara''

    (Belki ben de birgün sana İstanbul adlı bir şiir yazarım. Hatta kulaklarım sağır ve gözlerim fal taşı gibi açıkken yazarım. Bütün garipler utanır.)

    biz güleriz.

    Meşrebimde sanat senin içindir zira.

    İstanbul'a kar yağacak diyorlar. Yalnız yatmak zor gelir böyle havalarda. 

    seksen tane beden bulurum da

    hangi ruh beni ısıtabilir düşünür dururum. 

    Bu aralar çok yalnız hissediyorum biliyor musun. Hatta ıssız bile diyebilirim.

    Çağan Irmak sana sesleniyorum. Hazır bütün kült dizi/filmler reform ediliyor, gel sen de çek şu filmi yeniden.

    ben hazırım...

    ''anlamazdın anlamazdın

    kadere de inanmazdın(burası ironik)

    hani sen acı veren

    kalpsizlerden 

    olamazdın''

    dırırırırm( dırırırm nedir ya)

    en azından filmde son bir kere de olsa sarılıyorlardı

    (ben sana en son ne zaman sarıldım onu bile hatırlamıyorum.)

    olsun

    Bu aralar düşünmeye çok vaktim oluyor.

    Diziler, filmler, kalbimde hatta beynimde yer etmiş replikler, tiratlar, şarkı sözleri...

    aa bakın

    düşündüğüm şeylerden birini istemeden açığa çıkardım az evvel.

    nerede mi?

    ''kalbimde HATTA beynimde'' kısmı dikkatinizi çekmedi mi?

    beynimi kalbimden öne koymuşum

    sizi temin ederim bu benim isteyerek yatığım bir hareket değildi.

    Bundan memnun muyum? Kesinlikle hayır. Kesinlikle!

    İstemeden oldu özür dilerim.

    Hakeden gözlere kalple bakmak lazımdır. Bu böyledir.

    Hayatımda hep tiyatro metaforunu kullanırım.

    Hayatımı bir tiyatro oyunuymuş gibi düşünürüm.

    repliklerim hep değişir ama rolüm hep aynıdır.

    dekor bile olsam

    başrol benimdir.

    Bunu farkettiğimden beri kendimi koruyorum.

    Bu nasıl mı oldu, birkaç teorim var elbette

    Bir an yaşadım

    o kadar canım acıdı ki o an

    o an filmin koptuğunu hissettim

    tamam dedim sahne kapandı

    ışıklar sönsün

    oyun bitti

    şimdi boş bir otobüs durağında, gelmeyen otobüse küfür ederek

    bir sigara yakıp

    havanın nemiyle birleşen dumanı, tepedeki lambaya doğru üflerken okkalı bir küfür sallayıp eve gitme vakti.

    eve gitme vakti.

    ya da kaçmak mı dersin?

    ne dersen de

    gitme vakti.

    perde kapandı.

    ama öyle olmuyor işte

    perde elbet açılır Diyar

    sahne seni, oyuncular seni, seyirciler seni bekler

    başrol arkadaşın seni bekler.

    sen bu oyunu oynamak zorundasın.

    oynamalısın.

     

    Yalnız hissediyorum dedim evet ama yalnız değilim. Dostlarım var. Kimisi yanımda olduğunu hissettirdi kimisi uzaktan izledi ama neticede varlar. Beni içinde bulunduğum depresyondan çıkarmak için uğraşıyorlar.

    Depresyonda mıyım bilmiyorum gerçi. Değilim sanırım. Bilmiyorum.

    Yani beni kahkahalar atarken görebilirsiniz veyahut başka bir arkadaşımın derdini dinlerken.

    (Sana benziyorum ben de biraz, mutlu olmasam da gülebiliyorum

    ama geceleri

    an geliyor

    sen yoksun

    nasıl hissedebileceğimi bile bilmiyorum

    ve en kötüsü de

    nasıl hissedebileceğimi sorabileceğim seni bulamıyorum)

     

    Kısa bir laf arası yaptım, parantez içi size değildi sevgili dostlarım.

    biz devam edelim

    benim için uzun bir süredir bir şeyleri düzeltmeye, iyileştirmeye, yoluna koymaya çalışıyorum

    artık çok yoruldum

    baktığım boşluklar kafamın içinde dolmadan dinlenmem gerekiyor.

    biliyor musunuz bir biletim var.

    henüz dönüşünü almadığım

    artık ne olacaksa olsun cümlesinin tedirginliğinde yaşamaktan çok yoruldum

    kendime dürüst olamamaktan

    kendime razı kalamamaktan.

    daha fazla yazamayacağım

    benim için iyi gitmiyor.

    artık yazmak bile iyi gelmiyor.

    Kendime dair bir bir bilmeceyi dahi çözemeyecek kadar soru işaretleriyle doluyum

    kendimi bulamıyorum.

    kendime dair tek bir şey hatırlıyorum.

    onu da çok sevdiğim bir şairin bir şiiriyle açıklayıp izninizi isteyeceğim

    '' Keşke sen, ben olsan.

    Seni sevmenin ne kadar zor olduğunu anlasan

    Keşke ben, sen olsam.

    Bu kadar sevilmenin tadını çıkarsam...''

     

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.