"Beni bulsunlar ne çıkar,yeter ki sen sev beni.Geç ölmektense senin sevginden yoksun. Yaşamıma son versin kinleri daha iyi."
bu kitap bir halk hikayesi. kavuşamayan iki aşık ve önlerindeki engeller. klasik. Lakin eseri bu kadar okutan bunlar değil,shakespeare'in duyguları halı dokur gibi ruhumuza dokumasıdır. iki düşman ailenin kavuşamayan gençleri,iki günlük evlilikleri ve hazin sonları,çoğu kitapta olan şeyler. Fakat her okur kitaptan farklı sonuçlar, kendinden bir şeyler buluyor. her kitap bunu yapabilir mi bilmiyorum.
kimine göre itici bir aşk hikayesi,kimine göre gerçek aşk,kimine göre geçici gençlik duyguları. Kimi aşka olan inancını kaybeder okurken,kimisi de 'aşk ne güzel,ne yüce duyguymuş'der. çok yönlü bir kitap olduğu aşikar.Ayrıca eser, toplumdaki bütün olayları ele almış. kadınların aşağılanması,sürekli agresif insanlık,zoraki evlilik vs. yani hem hayalperest hemde realistik bir roman. Bence biz realistik tarafından alabileceğimiz derslere bakalım. mesela her şeyin fazlası zarar. iki aşık iki günde delice aşık oluyorlar. fakat bu delice aşkları onların sonu oluyor. neyi seversek sevelim,hiç bir zaman fazla sevmeyelim! kitap karakterlerinden birisi olan rahip lawrance,bu konuda Romeoya belki çoğumuzun örnek alabileceği bir nasihat veriyor: "şiddetle başlayan hazlar,şiddetle son bulurlar.ölümleri olur zaferleri.öpüşürken yok olan ateşle barut gibi.en tatlı bal bile tadıldıkça bıkkınlık verir.aynı tat,iştahı köreltir.onun için ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin.hedefe hızlı giden,yavaş kadar geç varır..."
hayalperest tarafına bakarsak romanın,birbirini çok seven iki aşığa rastlıyoruz. Kitabın önsöz yazarı Özdemir Nutku çok güzel bir yorum yapmış: "her iki sevgili de birbirini göz kamaştıran bir ışık olarak görür çünkü her ikiside hep yarı karanlıktadır. romeo için juliet 'doğudan yükselen güneş' juliet için romeo 'hep gece gelen,ama ışık getiren biridir.' " sevgililerin birbirini binbir çeşit ışık imgesiyle betimlemesi ya da ışık özlemi diyebileceğimiz bir duygu alışverişi içinde bulunmaları onların bir açıdan yarı ışıkta kalmalarının sonucudur. karakterler aşkı bir ışık olarak görüyor. çok naif. çok hoş değil mi?
malesef beni rahatsız eden bir durum var. bu aralar romeo ve juliet'i o kadar klişeleştirdiler ki hak ettiği değeri görmemeye başladı. bu muydu yani, uğruna şarkılar yazılan aşıkların hak ettiği değer bu muydu? öyle bir toplumdayız ki bu güzel kitabı bile çarpıtıp dalga konusu haline getiriyorlar.çok yazık bize.
uzun lafın kısası okurken çokça altını çizdiğim. bir çok spoiler yememe rağmen beni bildiğim şeylerle üzebilen bir kitaptı...
"sevmek için bakarım,bakmak sevgiyi getirirse.ama derinlere dalamam gözlerimle..."
"aramak boşuna bulunmak istemeyeni."
"tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi,yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan.biz dönünceye dek siz parıldayın diye."
Yorum Bırakın