Başarısızlıklarla Barışmak

Başarısızlıklarla Barışmak
  • 3
    0
    0
    0
  • Kaynakça:

    Oklarını Iskalayan Okçu. (2017). Başarısızlığı Başarıya Dönüştürmek İçin İzlemeniz Gereken 7 Yol. Alındı , 2021, from Başarısızlığı

    Başarıya Dönüştürmek İçin İzlemeniz Gereken 7 Yol

     

       Her denediğimde başarısız oluyorum. Bu başarısızlıkları toplayıp elde ettiğime bakıyorum, bir hiç. Hayatın elbette adaletsiz olduğunu biliyordum ama bu kadar acımasız ve çirkin bir eşitsizlikle karşı karşıya olduğumun farkında değildim. Fikrini bildiğim ama ismini bilmediğim bir düşünür etik üzerine olan derin tefekküründe, faziletin kaynağının erdem olduğunu söylüyor. İnanılmaz çocukça bir cümle değil mi? Paranın kaynağı para, mutluluğun kaynağı da mutluluktur. Fakat bu resim(maalesef blog paylaşmamı izin vermiyor)...Oklarını muazzam bir başarısızlıkla yere fırlatmış adamın resmi bana denemekten yılma demiyor. Bana, denemekten yıl çünkü bir başarısızlık diğerinin zeminini zaten hazırlıyor diyor

       Aristotales erdemin kaynağını araştırırken iyi davranışların erdemi oluşturduğunu ve bu davranışların da iyilikten doğduğunu söylüyor. Ben onun bu düşüncelerini ilettiği sayfayı okurken haykırıyor, sinirden kafamdaki seyrek saçları yoluyordum. İyiliğin kaynağı nerede be ey koca Aristo! Bağırmam nafile zira birkaç sayfa sonra zaten açıklayıp millatan önce bilmem kaç yılında kendi düşüncesine marksist bir dokunuş serpiştiriyor. Ancak yüksek mertebedeki insanlar kötülüğün doğurduğu, hırsızlık yalan ve dolandırıcılık gibi şeytanlıklardan kendilerini koruyabiliyorlar, diyor Aristotales. Nihayetinde onların yalan söylemesini gerektiren bir hadise, ya da hırsızlık yapmasını gerektiren bir ihtiyaç yok. Fakat, yok mu o alt sınıf, mavi yakalılar, emekçiler, onların kendilerini böyle kötülüklere sevk etmekten başka çareleri yok. Bir kediden köpek çıkması beklenmiyor değil mi? Anlamayanlar için tekrarlayayım, bir kedinin bir köpeği doğurmasını beklemek büyük ahmaklık değil mi? Aynı şekilde de hırdan, yani hır bir eylem, düşünce ya da yönelimden iyilik çıkmasını beklemek de aynı ahmaklık. Bu da bizi konuşmak istediğim konuya götürüyor. Başarısızlıktan da başarı beklenmemeli. Başarı başka başarıyı getiriyor, başarısızlık da başarısızlığı sürdürüyor.

       Elbette burada kötülük içerisinde yaşayan insan kötülüğe daha yatkın olur demekle yetinmeyeceğim fakat bana eşlik ettiğiniz bu tefekkür yolculuğumda böylesine çirkin bir gerçeği benimsemem gerekiyordu. Aristo’yu bağrıma basıp, evet haklısın demek ve bunun benim başarısızlığı sapına kadar hissettiğim ruhumda uyandırdığı o izahatı olmayan acıyı hissetmem gerekiyordu. Beni bu satırları yazmaya sevk eden o resimdeki adam gibi ben de çokça oklarımı boşa salladım. Hatta hiçbirini isabet ettiremedim, fütursuzca ıskaladım. Pes etmedim, fedakarlık yaptım ve daha fazla ok aldım. Onları da muazzam bir kararlılıkla ıskaladıktan sonra ücra köşede unutulmuş bir taburenin soğuk kucağına kendimi teslim ettim. Prestijsiz bir hayat yaşadım, ne güzel bir okula gittim, ne de çevremi güzel insanlarla çevreledim. İnsanların günlük hayatın alışılagelmiş düzenine kendilerini bırakmalarını ve başarısızlıklarını şuurlarının en diplerine sıkıştırmalarını izledim. Liseyi ben onlar gibi başarısız olmayacağım, istediklerim olacak ümitleriyle bitirdim ve üniversiteye girerken bu hayalimin ağır ağır yanmasını izledim. Böylesine bir deneyim bana başarısızlıklarımızla yüzleşmemiz gerektiğini öğretti. Başarısızlığımıza sebep olan birçok nedeni değiştiremeyiz ama onlarla kavga da etmemize gerek yok. Ben hiçbir zaman bilinugal birisi kadar iyi İngilizce bilmeyeceğim veya çocukluğundan beri feslefeyle uğraşan biri kadar iyi muhakeme yeteneğim olmayacak. Ailesi profesör olan biri kadar da entelektüel olamayacağım. Fakat, ben, ben olabilirim ve başarısızlığımla mutlu olabilirim. İstediğim hiçbir şeyi değiştiremiyorsam şayet, isteğimi değiştirebilirim.

       Dünyanın adaletsiz doğasından bahsederken başarısızlık abidesi beni, kendimle barışırken buldum. Barışma da denmez aslında, kabul etme ancak denebilir. Çünkü hala hayatın amansız adaletsizliğinin benim başarısızlıklarımın ana sebebi olmasıyla barışabilmiş değilim. Herkes, ama istediğini yapabilirdin diyor, ben ise sadece onlara gülümsüyorum. Gerçekten istiyor olsaydım zaten yapardım, ama istemek elimde değildi ki. Kimse elma sevmeyi seçmiyor, kendini elma sevmeye zorlayamıyor. Uzun uzun felsefe okumaları yapıp engin bir zihne sahip birisi olmak niye istemeyeyim? Elbette isterim ama uzun felsefe okumalarını isteyemiyorum. Bana bu istek aşılanmadı. Kimse bunu kabullenmek istemiyor, sanırım herkes her şeyi başarabildiğini düşündüğü yalancı bir dünyada yaşamak istiyor. Fakat bu da başka bir günün konusu.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.