Kralın ordusu hırsızları kovalıyordu. Hırsızlar ormana girmiş ve ormandaki ermiş Mandavya’nın evinde saklanmışlardı. Mandavya o sırada evinin önünde meditasyon yapıyordu. Muhafızlar Mandavya’ya hırsızları görüp görmediğini sordu. Mandavya meditasyon yaptığı için muhafızlara cevap veremezdi. Muhafızlar ayak izlerini takip edip hırsızları çalıntı mallarla birlikte Mandavya’nın evinde yakaladılar.
Kral bu olayı öğrenince çok sinirlendi ve şunları söyledi “Vay, demek ki o ermiş değilmiş. Doğruluk neymiş anlasın. Kazığa geçirilsin!” dedi.
Ermiş Mandavya kazığa geçirildi. Ama Mandavya olağanüstü güçlere sahip olduğu için ölmedi. Orman bilgeleri ve ermişler gelerek Mandavya’nın çevresinde toplanmaya başladılar. Kral ve adamları yanlış bir şey yapmış olduklarını anlayarak Mandavya’yı kazıktan çıkardılar. Mandavya’nın ayaklarına kapanarak ondan af dilediler. Mandavya onlara kızmadı.
Ermiş Mandavya doğruluk tanrısı Dharma’ya seslenerek "Ben ne suç işledim ki, böyle bir cezayı hakkettim?" diye sordu
Tanrı Dharma "Sen küçükken kuşları okla avladın, arıları öldürdün. İyilik eden iyilik, kötülük eden kötülük bulur" dedi.
Ermiş Mandavya önce şaşırdı ve sonra Tanrı Dharma’ya kızdı. "Aa! Bu ne kadar ağır bir ceza. İnsan olarak dünyaya gel de neyin doğru olduğunu öğren. " dedi.
Bunun üzerine Tanrı Dharma dünyaya Vidura olarak geldi. Vidura Raca Dhritaraştra'nın danışmanı olarak doğruluk ve yasa (dharma) uğrunda çok çalıştı.
Yorum Bırakın