Bilgeler ve Tanrılar
Bugün bize anlamsız görünen birtakım inançlar ve zellikle mitoloji, eski zamanların insanları için çok önemliydi. Bir bilimsel açıklaması olduğu için bugün üzerinde bile durmadığımız pek çok konu ve olay eskiden mantıklı düşünmeye çalışan insanların önünde dağ gibi yükselen engellerdi. Gerçeği anlama merakları zamanla inanca dönüşüyor ve zamanla katılaşan inançlar düşüncelerin önüne adeta bir dağ gibi engel olabiliyordu
Hindistan'da inançların esnek olduğunu söyleyebiliriz. Orada, akla mantığa ve toplumun gereklerine ters düşen inançlar kolaylıkla ayıklanabilmiştir. Bunun için Hindistan' da inançlar ve bu arada Tanrı kavramı bir süreç içinde yavaş yavaş gelişebilmiş ve değişebilmiştir. Din, felsefe ve sanat el ele verebilmiş, birbirlerini dışlamamışlardır.
Hindistan'ı istila etmeye başlayan Aryaların, kendi kültürlerinden daha yüksek başka kültürlerle tanışmış oldukları sanılıyor. Aryalar ilk önceleri Eski Yunanlıların ve Cermenlerin tanrılarını anımsatan, çoğunlukla insana benzeyen ve doğa güçlerini temsil eden tanrılara tapıyorlardı. Zamanla, yaşam koşullarının da biçimleyici etkisiyle, ve yerli halkların inançlarının Arya inançlarıyla çatışması ve sonunda kaynaşmasıyla, eskiden önemli olan tanrılar önemlerini yitirmeye, yerlerini başka tanrılara ve felsefi açıklamalara bırakmaya başladılar .
O dönemde ormanlara çekilen ve ormanlarda yaşayan düşünürlerin,bilgelerin çok canlı ve özgür bir düşünce ortamı oluşturduğu anlaşılıyor.
Orman bilgeleri gerçeği anlamak için dışa değil, içe yöneldiler, önce kendi kendilerini anlamaya, tanımaya çalıştılar. "Kendini bilen her şeyi bilir" sözüne yürekten inandılar. Kendi içlerine dalmanın yolunu arayarak yol aldılar ...
Yorum Bırakın