Birkaç hafta önce başıma gelen bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Bizim evde öncelerden kalma, eski bir dizüstü bilgisayar vardı. Ailem, üniversite sınavını kazandığım dönemde hediye olarak onu bana vermişlerdi. Şimdi, üniversite ikinci sınıfı okuduğuma göre en az iki yıllık diyebilirim sanırım. Çoğu gencin aksine bilgisayar oyunlarına karşı fazlaca ilgim olmadığından bir önceki yazımda kısaca değinmiştim. Bilgisayar, benim içimdeki yazma kabiliyetini daha doğru ifadeyle yazma şevkini arttırdı. Önceleri seyrek aralıklarla tuttuğum günlüklerim vardı. Ne zaman tembelliğimden başka bahane arasam kendime hep, zihnimden geçenleri bir yere aktarmak için kağıda yazmanın fazlasıyla zaman aldığını ve bu yüzden anlatılması gereken; anlatmak istediğim çoğu şeyi kestirip attığımı söylüyordum. Dolayısıyla bilgisayar benim için bulunmaz bir nimet olmuştu, ilk başlarda istikrarlı olarak günü gününe, saati saatine yazdığım yazılarım; zamanla bundan sıkılmam ve araya farklı meşgalelerin de girmesiyle azalmıştı. Mutluyken insanlara, mutsuzken günlüklerime sarılırdım.
Bu süreçte de bilgisayarım hep yanımdaydı. Birkaç hafta önce, bir yere misafirliğe gitmiştik. Odanın sıkışık olmasından dolayı yer yatağında yatan ben, uyku halinde yanlışlıkla bilgisayarımın üzerine hafifçe basmış bulundum. Ekranı açtığımda ise sol üst köşede baş parmağım büyüklüğünde bir karaltı ve etrafında farklı renklerde çizgiler olduğunu gördüm. Cansız bir nesneden çok, benim için bir sırdaş ve dost olarak gördüğüm bilgisayarıma üzüldüm. Hissettiğim duygu öylesine yoğundu ki, bu duyguyu iki farklı yazıyı yazmak için kullanabildim.
Aradan zaman geçti, çizgiler az da olsa artar vaziyetteydi. Ancak yapabileceğim birşeyde yoktu. Gözümün önünde her saniye biraz daha eriyen, yavaş yavaş sönen bir mumu izliyor gibiydim. Dün gece saatlerinde yine bilgisayarıma yazı karalıyordum. Geç yatıp, erken kalktığım günlerden birisiydi ve ben hayli yorgundum. Yazıyı güç bela kaydettikten, son bir gayretle bilgisayarımı kapatmayı unutarak yanımdaki sehpanın üzerine koyup uyumuşum. Sabah çalan telefonla uyandım ve bu saate kadar dışardaydım. Eve geldiğimde yine biraz dertleşmek için bilgisayarımı açtım ve yatay olarak ekranın büyük bir kısmının rengarenk çizgilerle kaplı olduğunu gördüm. Artık karar vermiştim, en yakın zamanda tamire götürecektim.
Yorum Bırakın