İki Bin Yılın Ardından: Stoacı'nın 3 Yüzü

İki Bin Yılın Ardından: Stoacı'nın 3 Yüzü
  • 1
    0
    0
    0
  • Mutluluğun ve iyi yaşamanın felsefesini yapmakla hayatın gerçekleri ile sıkışmaya müsait varlıklarını içselleştirmek arasındaki sınır ince değil ama mutlaka keskindir. Ne tek bir ölçüt ne de tek bir yol vardır. Kleanthes'in Stoa Felsefesi'nin Kuruluş Fragmanları'nda bahsettiği üzere "insanlar aynı nehirlere girseler de zaman içinde üzerlerinden akan sular farklıdır." Bütün bu özgün insan hallerine rağmen insanlığın ortak değerleri ve erdem etiğiyle şekillenen Stoacılık felsefesi başlangıcından bugüne felsefe kürsülerini, çağdaş filozofları, yazarları, iyi zamanları, buhranları, arayışları ve tüm ilgililerini etkilemeye devam ediyor. 

    Eğer bilgelik, cesaret, adalet ve ölçülülük üzerine; etikten şaşmayan, kendisiyle ve doğayla uyum içinde ve nihai bir bütünün parçası halinde bir insan prototipi çizebilseydik Stoacılığı betimlenebilecek en kısa haline getirmiş olurduk.

    MÖ. 324 yılında Kıbrıslı Zenon Atina
    Agorası'nda Stoacılık okulunu kurdu. Kıbrıslı Zenon'un ardından Stoacılık ilerleyen yüzyıllar boyunca gelişti ve Zenon'dan 300-400 yıl sonra zirvesine ulaştı. İlerleyen yıllarında Stoacı felsefe, kendi içinden Diyojen'i, Panaetius'u, Seneca'yı, Tarsuslu Zeno'yu, Poseidonius'u, Epiktetos'u, Cicero'yu, kudretli imparator Marcus Aurelius'u ve daha pek çoğunu çıkardı. Aradan geçen 2300 yılın ardından felsefi, etik, metafiziksel, tarihi yönleriyle Stoacılık felsefesi hala varlığını zamansızca sürdürüyor. Stoacılık, zamanın ruhunun ve şehir hayatının kaosunun arasında benimsenebilir yaşam kodlarıyla felsefi akımların yaşamlara sirayet etmesinde çok incelikli bir yer tutuyor. 

    Hatırlayanın ve hatırlananın faniliğinden geriye kalanlar üzerine; 3 farklı filozoftan Stoacı'nın üç yüzüne dair alıntılar:






    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.