Marcus Aurelius:Evrenin Sırlarını Çözen Adam

Marcus Aurelius:Evrenin Sırlarını Çözen Adam
  • 17
    0
    1
    2
  • Stoacılık der ki, zeki insan doğayla uyarınca yaşayan kişidir. Yani korktuğu şey ile. 
    O ki: insani koşulların yarattığı ölümden, acıdan, yoksulluktan, değişimlerden korkmaz. 
    O, bir insandan daha azı olmaya çalışır. Kendini bütünlemeye çalışmaz. 
    .... 
    Marcus Aurelius Stoacılığın babalarından biridir ve Meditasyon kitabıyla tanınır. Yazdığı birçok şey modern hayat dertlerine,dertlerimize panzehir olabilir. 
    161-180 arasında tahtta olan bu Roma İmparatoru, Pax Romana adlı dönemde tahtta kalmıştır. Hatta o öldüğünde bu dönem de bitmiştir. 

    Marcus kısaca halkına göre dünyanın da hükümdarıydı. Çünkü dışarıyla bir bağlantıları yoktu. Bu noktada diğer tüm Roma imparatorları gibi hedonizmin ağına düşebilir ve dünyevi zevklerin tadını çıkartabilir, sonsuz fırsatlar boşluğuna dalıp hiç çıkmayabilirdi. Ama o bunu yapmak yerine erdemli bir hayatı tercih etti. 19 yıl boyunca (tahttayken) her gün daha iyi biri olmaya çalışmakla uğraştı. 
    Yaptığı her şey yanına kâr kalacakken, her şeye sahip olacakken iyiliği seçti. 
    "Meditasyon" adlı kitabıyla da bilinen kitabında hayatına nasıl yön verdiğini 12 bölüm ve 150 sayfada yazıyor. 
    Normalde kitabın bir ismi yokmuş, basımcılar koymuş. Çünkü kitabı en başta basılması ya da birisinin okuması için yazmamış. En samimi ve derin inanç ve hislerini, itiraflarını yazmış. 

    O, doğayla uyumla yaşamaya, evrenin doğal düzeniyle yaşamaya inanırdı. 
    "Ağaçlar elinden geldiğince büyür, güzelleşir çünkü doğal düzenle bunun için yaratılmışlardır;ilgi çekmek, ayrıcalığa sahip olmak için değil."
    "Tırtıl kelebeğe dönüşür. İstediği için değil, böyle yaratıldığı için." 
    Aynı şekilde insanın da potansiyelini yerine getirmek için yaşadığını ileri sürdü. Övgü almak, eşya biriktirmek (zenginlik) gibi şeyler için değil. 
    Ona göre insan, en erdemlisi, en kibarı olmalıdır. Yerine getirilememiş potansiyel bir insanın batabileceği en karanlık yerdir, der. 
    En sonunda, hayatında neler olup bittiğini kontrol edemezsin ama onlara karşı neler hissedip tepki verdiğini kontrol edebilirsin, der. 
    "Ve o, fırtınayı sakinleştirir ve erdemli haline geri döner. Çünkü, insan olarak görevi budur. "

    Marcus, bir İmparator olduğu için gün boyu oturup yazı yazmadı tabiki. Baş etmesi gereken bir sürü sorun ve insan da vardı.
    Ona göre ise "kötü, lanetli, uğursuz" insanlar Evren'in doğal bir parçasıydı
    . Sen istemesen de onlar hep olacaktı, gülün dikensiz olmayacağı gibi. 
     Ama o, bir insanın içten kötü olabileceğine inanmadı. İyi insanlar dışında cahil olan iyi insanlar(kötü insanlar) vardı ona göre. 
    "Cahillerin hepsini eğitemeyeceğine göre, karşına hep kötüleri de çıkacak, Bazen tembeli, ahlaksızı, kötüsü karşına çıkar ama sen buna karşı bir şey yapamazsın. Onun yerine içine dönüp," Marcus, senin de farklı konularda da olsa hataların var, sen kim oluyorsun ki birini yargılıyorsun? Gün gelir, başka bir diyalogda cahil olan taraf sen olursun" der. 

    Kısacası kötü olan birisinin gerçekten kötü olduğuna emin olamazsın. Aileden yemek çalan hırsızın sebeplerini anlayamayacağımız gibi. Bu yüzden, kimseyi yargılama, der. 

    O her insanın birbiri için doğup yaşadığına inanır ve her gün kendine bunu hatırlatırdı. "Aynı bir ağacın meyve verip etrafındakilere yaşam vermesi, onlar ölünce de solucanlara yaşam vermesi gibi. 
    Yani bu hayatta hepimiz birbirimize destek olmak için varız. 
    Hayattaki tek başarısızlık ise bu görevi yapmamak olur. O yüzden Marcus, yapsan iyi edersin" diye de yazar. 

     Zorluklarla karşılaşmanın insan doğasında olduğunu söyler. 
    "Sadece kontrol edebildiğini edersin. O yüzden kötü şeylerin olmaması için dua etme, bu saçmalıktan ibaret " der. 
    O kötü olayları engelleyemezsin ama o gün geldiğinde onla nasıl tüm ruhun ve gücünle başa çıkacağını seçebilirsin, der
    Cesaretle olayla başa çıktıktan sonra tüm bu şeylerin senin yükselmen, parlaman için bir fırsat olduğunu bilerek onları kullan ve yoluna yükselerek devam et,der
    "O şey olduğunda şikayet etmek yerine dayanıklı ol. Her erkek ölür ama hepsi şikayet ede ede ölmez. "

    Önce de dediğim gibi materyallere bağlı olmaktan hep kaçar ve zenginlik içinde yüzerken zenginliğine mesafeyle yaklaşırdı ki bir gün eğer olur ki hepsini kaybederse dumura uğramasın diye. 
    " Onlar ilgi çekici, güzel olabilir ama önemi yok. Seni bir insan olarak geliştirmiyorlarsa bir önemi yok Marcus" 
    "Bu dünyevi şeyler sana mutluluk da verse hepsi geçici, ama mutluluğun normalde geçici olmaması lazım. Bu yüzden seni sen yapan ve erdemli kılan ilkelerinle yola devam et, bu yolda örneğin İmparator olmak sana bir katkı sağlamayacak" der. 


    Ve son olarak ölüm hakkında o kadar kafa patlatmış birisi olarak düşüncelerinden bahsetmezsek olmaz. 
    Kontrol edebildiğinin dışında olan ölüm hakkında endişelenme, doğanın da bize öğütlediği gibi, der. 

    Kısacası yaşa, potansiyelini yerine getir, kendini kontrol altına almayı öğren, dünyevi şeylerle arana mesafe koy, hakiki mutluluğu tat vee mutlak ölüm. 










    Yorumlar (1)
    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.