16/Ağustos/2015
Tekirdağ
Kültürlü Tekirdağ
Tekirdağ’da bakıyorum da nerdeyse her köşe başında bir kahvehane var. Araştırmalarıma göre Türkiye’de 1118 Kütüphane bulunurken 600.000 kahvehane bulunuyor.Diyorum ki hani kahvehane yerine Hürriyet Mahallesindeki Bilgiyolu gibi kitapevleri açılsa çok daha güzel olmaz mı ? Hem insanlara kitap okuyacak güzel bir yer olur hem de insanların kitap okumasını teşvik eden bir hareket olur . Böylece hem ekonomiye can gelir hem de kitap okunma oranı artar. Ayrıca Tekirdağ’ımız için her hafta veya ayda bir Valilik Kültür merkezinde ya da Belediye Kültür Merkezinde Opera olsa çok güzel olmaz mı ? Hem böylece Tekirdağ’ın sanat kültürü de yükselmiş olur. Mesela her hafta Tuğlalı park da veya sahilde orta oyunu olsa bu da sanatsal olarak çok güzel olur diye düşünüyorum. Hem Tekirdağ’da ki sanatsal etkinlikler artar böylece sanatsal bir şehir olur. Tekirdağ’ın Tarih den günümüze gibi bir fotoğraf galerisi ve tarihini anlatan bir köşe olsa sahilde çok güzel olur. Böylece Tekirdağ’ın geçmişten günümüze nasıl ve ne kadar değiştiğini ve Tekirdağ’ın tarihini herkes rahatlıkla görebilir. Bir de Tekirdağ’ın yaşamaya çalışan tarihi tahta evleri var.O tahta evleri yıkmak yerine onları restore edip bir kitapevi veya bir müze haline getirmek çok iyi olur.Böylece Tekirdağ tarihiyle barışık ve iç içe yaşar. O evleri restore edip hayatımızın bir parçası haline getirmeliyiz böylece tarihimizden kopmadan iç içe yaşarız. Zira bu Avrupa ülkelerin hepsinde böyledir. Örneğin Lüksemburg şehrinde böyledir. 200 – 300 yıllık binalar var. Ve eski diye binaları yıkmıyorlar aksine onları restore edip o tarihi yerleri hayatlarının bir parçası haline getirip onları canlı tutup tarihleriyle iç içe yaşıyorlar.Tekirdağ’ın tarihi’de küçümsenecek bir tarih değildir.Bizde tarihimizle pekâlâ barışık ve iç içe yaşayabiliriz.Hatta Lüksemburg demişken aklıma orda Meydan’da çalınan Jazz müzikler geldi.Lüksemburg’da jazz türü müzik çalan bir yer bulunur ve akşamüstü çalmaya başlarlar ve gece 21:00 veya 22:00 kadar sürer.Böyle bir şey şehrimizin sahil de veya Tuğlalı park’da pekâlâ uygulanabilir.Böylece şehrimiz Jazz türü müzikle de tanışmış olur.Sadece Jazz değil elbette Ney , Saz ,Türkü ve Klasik Müzik çalınabilir. Böylece şehrimizde Saz, Ney ,Türkü Klasik ve Jazz Müzik dinleyecek nezih bir yer olur. Ama Kültür elbette ki sadece Müzik ve Tarihle’de olmaz. Doğaylada olur . Bir şehrin Kültürlü bir şehir olabilmesi için iş hayatı dışında Tarihle , sanatla ve doğayla iç içe yaşaması gerekir.Lüksemburg’dan gene bir örnek vericem çünkü Tekirdağ gibi bir şehir.Lüksemburg’da Parklar çok geniştir.Ve sadece ağaçlar olmaz birde dere veya nehir olur.Ve bir bankta oturur ve havada ki oksijeni içinize çekersiniz veya rahatça park da yürüyebilirsiniz çünkü o kadar geniştir ki bir parkın genişliği Tekirdağ’ın Atatürk Ormanı’n aşağı yukarı 2 katı büyüklüğündedir. Tekirdağ'ın da böyle bir parka ihtiyacı vardır. Bir de Tekirdağ’ın şu yol ve kaldırımları var tabii Tekirdağ’ın en eski kaldırımı Rüstempaşa Camii’nin yanında yapay bir nehir var işte oradaki Arnavut kaldırımlarıdır. Bildiğim kadarıyla birkaç yüzyıllıktır o kaldırım.Ve hala sapasağlamdır. Tekirdağ’ın kaldırımları kilit taşı döşenmesi yerine Arnavut kaldırımı olması çok daha iyi olur.Sonuçta hepimiz görüyoruz kilit taşları 3 veya 4 ay sonra çöküyor.Bu Avrupa’nın çoğu şehrinde böyledir kaldırımlar Arnavut kaldırımı yollar asfalttır. Sonuçta şehir estetikliğide şehrin kültüründe önemli bir yer tutar.Eğer bunlar yapılırsa Tekirdağ Tarihiyle , sanatıyla ve doğasıyla iç içe ve barışık yaşayan kültürlü bir şehir haline gelebilir.Böylece o çoğumuzun beğendiği Avrupa şehirleri gibi bir şehrimiz olabilir.
Ege Akdemir
Yorum Bırakın