ABBA'nın “The Winner Takes It All" şarkısı, kalp kırıklıklarının, kayıpların ve ilişkilerin karmaşıklığının dokunaklı bir incelemesidir. Şarkı, romantik bir ayrılığın sonrasında "loser” diyebileceğimiz tarafın hislerini ele alıyor. Şarkı sözleri aşkın karmaşasını, kaybetmeyi ve diğer tarafın yani ”winner” ’ın yoluna devam etmesini izlemenin acısını anlatıyor. Hepimizin çok iyi bildiği duyguları ortaya çıkaran bir müzik terapisi seansı gibi.

    Şarkının hikayesi de bir o kadar sürükleyici. ABBA'dan Björn Ulvaeus bu yürek burkan eseri grup arkadaşı Agnetha Fältskog'dan boşanmasının çalkantılı döneminde yazdı. Şarkı onun kişisel acısını evrenselleştirerek, dinleyicileri kayıp ve teslimiyet duygularına kanalize ediyor.

     “Though it’s hurting me, now it’s history.” dizeleriyle geçmişin acı dolu anılara dönüşmesi kavramı vurgulanıyor. Her iki taraf da ilişkiye her şeyini vermişken “played all [their] cards” ve bir zamanlar birbirlerinin kollarına ait olduğunu düşünürken, kurallara göre oynadıklarından nasıl da pişman olduğunu belirtiyor. Ayrılık günü geldiğinde ise yaşananların ve hislerin eşit dağılmadığını nakaratta vurguluyor: “The winner takes it all, the loser’s standing small,", kazanan her şeyi alır kaybeden ise küçücük kalır.

    Bu eserin nihai odak noktası kabullenmedir. Acılarına ve özlemlerine rağmen değişimin kaçınılmazlığını ve hayatın gidişatını belirleyen kurallara uymanın gerekliliğini kabul ediyorlar. Şarkı acı-tatlı bir teslimiyetle bitiyor ve hayatın çoğu zaman kazananın her şeyi aldığı ve kaybedenin tabiri caizse dibi boyladığı, bir dizi kayıp ve kazançtan ibaret olduğu fikrini yansıtıyor.

    Şarkı sözlerinin çoğu zaman melodilerin altında duygu katmanlarını gizlediği bir dünyada, "Kazanan Her Şeyi Alır" dimdik ayakta duruyor. Bu şarkı, ayrılığın acısını en derinlerde yaşamanın ve yüzleşip yola devam etmenin gerekliliğinin zamansız bir kanıtıdır.