Küle döndüysen yeniden güle dönmeyi bekle belki de şu aralar en çok kendiliğinden dilimde dolaşan mantralardan biri. Devamını da Rumi şöyle getirmiş: Geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla. Gündelik hayatımızda elimizde olan ya da olmayan şeyler yüzünden çokça sarsıldığımız olmuştur. Kendi serüvenimde en şiddetlisini yakın bir tarihte tüm düzenim değiştiğinde yaşadım. Hayatım çok sarsılmış gibi hissettirdi. Yaşadığım şehir rengini yitirmişti. Sevdikleim yanımda yoktu. Ve beni ben yapan her şey çok zordu. En azından bana böyle hissettiriyordu. Doğrusunu bildiğim her şey önümde bir hendek gibiydi. Suyun akışına direnmeye çalıştıkça bu yolda kaybolan olmuştum. Sadece fazlasıyla kırgın ve yorgun hissediyordum. Suyun akıp yolunu bulmasından bahsedip duruyor aynı ırmağa girenin üzerinden hep başka başka sular akar diye telkinlerde bulunmaya çalışırken kendime aslında suyun akışına direnç göstermem beni küle çevirmişti. Oysa şimdi bunun ne kadar yersiz bir çaba olduğunu fark ediyorum.
Külü güle çeviren de gülü küle çeviren de gülün dikenidir diyorum. Yol bazen çiçeklerle serili bazen ise hendeklerle çevrili yolu güzel kılan da dikenleri. Sahip olduğumuz şeylerin değerini fark ettiren dikenlerdir. Hiçbir şey bilmiyorum ki çabalamadan şükretmiş olayım, iyi ki diyeyim. Çünkü farkına varamıyorum. Bir tür farkındalığa hizmet ediyor her şey. Ve aslında her şey kendi içerisinde özel bir güzellik barındııryor, fark ettiğin anda..
Şu sıralar ilham perim Rumi gül-kül-diken üçlemi. Bütün bir senemi açıklamamı sağladı. Gülsün dikenlere fazlaca basıyorsun küle dönüyorsun külsün dikenli yollardan geçiyorsun güle dönüyorsun. Yani gülün olayı fazlasıyla dikeninde
Dert ve bela, sevenleri ve sevilenleri çekmek için atılan bir kementtir. Gül habercisinin diken olduğunu unutmamak lazım … Kaleminize sağlık gerçekten bir durum bu kadar güzel anlatılamazdı.