Suç ve Kötü

Suç ve Kötü
  • 1
    0
    0
    0
  • 1- İnsan iyi veya kötü, doğru veya yanlış eylemlerinde ne kadar özgür iradeye
    sahiptir?
    İnsanın irade sahibi olması ve bu iradeyi özgür bir biçimde kullanıp
    kullanamadığı büyük bir tartışma konusu. Konuyu derinlemesine incelemek
    istesek üzerine saatlerce konuşulabilir fakat kısaca kendi düşüncelerimi
    söylemem gerekirse; bizlerin bir şeyi yapmak istememiz, tamamen kendi
    irademizle onu yapmaya karar verip o eylemi gerçekleştirmemiz tam
    anlamıyla bir irade özgürlüğü anlamına gelmemekte. Olayın bir arka
    boyutuna baktığımızda “Ben bunu yapmak istedim ve yaptım, ama neden
    bunu yapmak istedim?” şeklinde bir soru oluşmakta. Bu noktada benim
    düşüncem yapmak istediğimiz şeylerin oluşmasında kişiliğimizin,
    karakterimizin büyük önem taşıdığıdır. Kişilik ve karakterimizin
    oluşmasında da dünyaya geldiğimiz andan itibaren içinde yaşadığımız
    toplumsal şartlardan, gittiğimiz okula, izlediğimiz çizgi filmden bize
    okunan/okunmayan kitaba kadar çok çeşitli parametreler bulunmaktadır. Bu
    durumda insanın iyi veya kötü doğru veya yanlış eylemlerinde tam anlamıyla
    bir özgür iradeye sahip olmadığını düşünüyorum
    2- İnsan bile isteye kötülük yapacak kadar kötü bir varlık mıdır yoksa kötü
    şeyler yapacak şekilde mi yetiştirilir?
    Yukarıda bahsettiğim karakter ve kişilik oluşumunun iyi veya kötüyü
    seçmeye etkisi bu soru için de geçerli. Ayrıca kendi hayatım ve çevremde
    karşılaştığım insanları göz önüne alacak olursam; bana ve çevresindekilere
    kötülük yapan çok insan gördüm fakat bu insanların gerçekten kötü insanlar
    olup olmadıkları konusunda emin değilim. Yine karakter gelişiminden
    bahsedecek olursak, kişi yetiştiği ortam gereği bencil bir kişilik
    geliştirdiğinde ileriki hayatında bu bencilliğiyle insanlara verdiği zararlara
    karşı onun bencil yetişmesine sebep olan şartlar ve insanlar mı suçludur
    yoksa bu insanların ortaya çıkardığı ürün olan bencil kişi mi suçludur? O
    zaman bencil insanı bu şekilde yetiştiren kişi ve koşullar, o koşulların
    oluşmasında payı olan her türlü yetkili kurum ve kuruluşlar gerçek kötü
    varlıklar mıdır yoksa onlar da bu kötünün kötüyü doğurmasının bir ürünü
    müdür?
    3- Cehalet suç mudur? Cahil insan onu cehaletten kurtaracak birini
    bulamayacak kadar şanssızsa kendi cehlini kendisi yok edebilir mi?
    Bu soruya cevap ararken konunun her iki ucundan bir örnek düşünerek
    ilerlemek istiyorum. Bir tarafta gayet bilgili, kültürel anlamda kendini
    geliştirmiş, empati yeteneği kazanmış, bilgiye açık, farklı fikirlere saygılı bir
    insan diğer tarafta ise cahil, bazı büyüklerinden duyduğu ezbere fikirleri
    kendine düstur edinmiş, kendinden farklı düşünen insanların fikirlerini
    duymaktan dahi korkan çünkü kendine fikir olarak benimsediği şeyleri
    savunabilecek iki kelime bile düşünemeyen ve bu farklı düşünen insanlara
    karşı düşmanca bir tutum takınan bir insan olsun. İlk verdiğim örnekteki
    insanın ikincisinden tamamen farklı biri olmasının sebebi eğer çevre ve aile
    ise ikinci örnekteki cahilimizin çevresinde ve ailesinde ona bu kazanımları
    verecek kimsenin olmaması durumunda cahili cehaletinden dolayı
    suçlayamayız. Eğer bu iki insan arasındaki farkın oluşmasındaki sebep
    doğuştan gelen kalıtımsal bir şeylerse yine cahilimizi sorumlu tutamayız
    çünkü bu ırkçılıktan farksız olur ve böyle bir durumda şahsın cehaletinin tek
    sorumlusu yaratıcı olur. Cahili cehaletinden sorumlu tutabilmemiz, onu cahil
    olduğu için suçlayabilmemiz için bu iki örnekteki insanın arasındaki farkın
    oluşmasında tek faktörün bireysel çaba olması gerekmektedir. “Tek”
    kelimesini özellikle kullandım çünkü bireysel çaba bu farkın oluşmasındaki
    parametrelerden biri olarak varsayılırsa bu kez de diğer parametreler
    konusunda cahilimizin dezavantajlı durumda olması adaletsiz bir durum
    oluşturmakta.
    4- Gerçekten iyi insan şartlar ne olursa olsun iyi insanlığını koruyabilir mi?
    İlk sorudan itibaren kullandığım iyi insan kötü insan kavramları ana
    sorumuzda geçen suç işleyip işlememe durumuna karşılık gelmekte. Bu
    noktada iyi bir insanın kötü bir insan olması -suç işlemesi- gerçekleşebilecek
    bir durum mudur? Şartlar onu suç işlemeye mecbur bırakabilir mi ya da
    farkında olmadan suç işleyebilir mi? Böyle bir durumda yaptığı şey suç
    olarak sayılır mı? Burada meşhur Heinz’ın ikilemi akıllara geliyor. Eğer
    şartlar iyi insanın suç işlemesini zorunlu kılıyorsa Heinz çaldığı ilaçtan
    dolayı suçlu mudur? Benim fikrimce burada suçun oluşmasına sebep olan
    şartlar olduğu için sorumlu tutulması gereken irade Heinz’ın iradesinden çok
    şartların bu şekilde gelişmesinde payı olan iradelerdir. Böyle
    düşünüldüğünde iyi insan şartlara göre suç işleyebilir fakat bu onu kötü insan
    yapmaz. Bir kez daha düşünüldüğünde de halihazırda kötü insan olarak
    addettiğimiz kişilerin gerçekten kötü insan mı yoksa şartların suç işlemeye
    sürüklediği iyi insanlardan mı olduğu sorusu karşımıza çıkıyor. Bu noktada
    aklıma önyargılarımızın, yargısız infazlarımızın ne kadar yersiz ve kötü
    alışkanlıklar olduğu geliyor.
    5- Her türlü suçu haklı çıkarabileceğimiz şartlar var mıdır? Şartlar her türlü
    suçu işlemeye sebep olabilir mi? İnsanları iyi olarak görmek için fazla mı
    uğraşıyorum?
    Bu soruya cevap düşünürken işlenebilecek en büyük suçlardan biri olan
    cinayet ile düşünmeye başladım. Meşru müdafaa şartının oluşması bunu
    haklı çıkarabilir. Hırsızlığı düşündüm Heinz’ın ikileminde görüldüğü gibi o
    da haklı çıkarılabiliyor. Ama örneğin tecavüz suçunu bağlayabilecek bir şart
    bulamadım. Bu ve bu tür suçlar düşünüldüğünde kişinin tamamen hayvani
    dürtülerle hareket ettiği ve karşısındaki insanı son derece değersizleştirdiği
    ortada. Böyle bir durumda sorunun cevabı hakkında biraz daha fikir sahibi
    olabiliyorum. Şartlar büyük oranda insanın yaptığı kötülüklerin, işlediği
    suçların sebebi olabilir fakat bütün suçları kapsamaz. Bu durumda insanın da
    gerçekten kötü olabileceği ya da iyiliğin kontrolünü yitirip Schopenhauer’in
    dediği gibi kötü olan özüne dönebileceği sonucunu çıkarıyorum.
    Bu yazıya başlarken önceden hazırlığım olmadan bilgisayarımın başına
    oturdum ve yazının akışında yukarda soruduğum beş soru ışığında kendimle
    bir çeşit münazaraya girdim. Bazı noktalarda tutarsızlıklar yapmış olabilirim
    fakat yazının mantığı çerçevesinde böylesinin daha iyi olduğunu
    düşünüyorum. Toparlayıp ana soruya genel çerçevede bir cevap vermem
    gerekirse; insanın özünde suça meyilli, kötü bir varlık olduğu görüşü kabul
    etmek istemesem de içten içe doğru olduğunu düşündüğüm bir görüş fakat
    ilk soruya (kişiyi suç işlemeye iten kendi eğilimleri midir yoksa toplumsal
    şartlar mıdır?) cevaben direkt olarak kendi eğilimleri de diyemiyorum.
    Çünkü yukarıda da birkaç kez bahsettiğim gibi kişinin kendi eğilimlerinin
    oluşmasında da toplumsal şartların büyük etkisi bulunmaktadır. Zaten öyle
    olmasaydı suç oranları da toplumdan topluma değişmezdi.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.