1- İnsan iyi veya kötü, doğru veya yanlış eylemlerinde ne kadar özgür iradeye
sahiptir?
İnsanın irade sahibi olması ve bu iradeyi özgür bir biçimde kullanıp
kullanamadığı büyük bir tartışma konusu. Konuyu derinlemesine incelemek
istesek üzerine saatlerce konuşulabilir fakat kısaca kendi düşüncelerimi
söylemem gerekirse; bizlerin bir şeyi yapmak istememiz, tamamen kendi
irademizle onu yapmaya karar verip o eylemi gerçekleştirmemiz tam
anlamıyla bir irade özgürlüğü anlamına gelmemekte. Olayın bir arka
boyutuna baktığımızda “Ben bunu yapmak istedim ve yaptım, ama neden
bunu yapmak istedim?” şeklinde bir soru oluşmakta. Bu noktada benim
düşüncem yapmak istediğimiz şeylerin oluşmasında kişiliğimizin,
karakterimizin büyük önem taşıdığıdır. Kişilik ve karakterimizin
oluşmasında da dünyaya geldiğimiz andan itibaren içinde yaşadığımız
toplumsal şartlardan, gittiğimiz okula, izlediğimiz çizgi filmden bize
okunan/okunmayan kitaba kadar çok çeşitli parametreler bulunmaktadır. Bu
durumda insanın iyi veya kötü doğru veya yanlış eylemlerinde tam anlamıyla
bir özgür iradeye sahip olmadığını düşünüyorum
2- İnsan bile isteye kötülük yapacak kadar kötü bir varlık mıdır yoksa kötü
şeyler yapacak şekilde mi yetiştirilir?
Yukarıda bahsettiğim karakter ve kişilik oluşumunun iyi veya kötüyü
seçmeye etkisi bu soru için de geçerli. Ayrıca kendi hayatım ve çevremde
karşılaştığım insanları göz önüne alacak olursam; bana ve çevresindekilere
kötülük yapan çok insan gördüm fakat bu insanların gerçekten kötü insanlar
olup olmadıkları konusunda emin değilim. Yine karakter gelişiminden
bahsedecek olursak, kişi yetiştiği ortam gereği bencil bir kişilik
geliştirdiğinde ileriki hayatında bu bencilliğiyle insanlara verdiği zararlara
karşı onun bencil yetişmesine sebep olan şartlar ve insanlar mı suçludur
yoksa bu insanların ortaya çıkardığı ürün olan bencil kişi mi suçludur? O
zaman bencil insanı bu şekilde yetiştiren kişi ve koşullar, o koşulların
oluşmasında payı olan her türlü yetkili kurum ve kuruluşlar gerçek kötü
varlıklar mıdır yoksa onlar da bu kötünün kötüyü doğurmasının bir ürünü
müdür?
3- Cehalet suç mudur? Cahil insan onu cehaletten kurtaracak birini
bulamayacak kadar şanssızsa kendi cehlini kendisi yok edebilir mi?
Bu soruya cevap ararken konunun her iki ucundan bir örnek düşünerek
ilerlemek istiyorum. Bir tarafta gayet bilgili, kültürel anlamda kendini
geliştirmiş, empati yeteneği kazanmış, bilgiye açık, farklı fikirlere saygılı bir
insan diğer tarafta ise cahil, bazı büyüklerinden duyduğu ezbere fikirleri
kendine düstur edinmiş, kendinden farklı düşünen insanların fikirlerini
duymaktan dahi korkan çünkü kendine fikir olarak benimsediği şeyleri
savunabilecek iki kelime bile düşünemeyen ve bu farklı düşünen insanlara
karşı düşmanca bir tutum takınan bir insan olsun. İlk verdiğim örnekteki
insanın ikincisinden tamamen farklı biri olmasının sebebi eğer çevre ve aile
ise ikinci örnekteki cahilimizin çevresinde ve ailesinde ona bu kazanımları
verecek kimsenin olmaması durumunda cahili cehaletinden dolayı
suçlayamayız. Eğer bu iki insan arasındaki farkın oluşmasındaki sebep
doğuştan gelen kalıtımsal bir şeylerse yine cahilimizi sorumlu tutamayız
çünkü bu ırkçılıktan farksız olur ve böyle bir durumda şahsın cehaletinin tek
sorumlusu yaratıcı olur. Cahili cehaletinden sorumlu tutabilmemiz, onu cahil
olduğu için suçlayabilmemiz için bu iki örnekteki insanın arasındaki farkın
oluşmasında tek faktörün bireysel çaba olması gerekmektedir. “Tek”
kelimesini özellikle kullandım çünkü bireysel çaba bu farkın oluşmasındaki
parametrelerden biri olarak varsayılırsa bu kez de diğer parametreler
konusunda cahilimizin dezavantajlı durumda olması adaletsiz bir durum
oluşturmakta.
4- Gerçekten iyi insan şartlar ne olursa olsun iyi insanlığını koruyabilir mi?
İlk sorudan itibaren kullandığım iyi insan kötü insan kavramları ana
sorumuzda geçen suç işleyip işlememe durumuna karşılık gelmekte. Bu
noktada iyi bir insanın kötü bir insan olması -suç işlemesi- gerçekleşebilecek
bir durum mudur? Şartlar onu suç işlemeye mecbur bırakabilir mi ya da
farkında olmadan suç işleyebilir mi? Böyle bir durumda yaptığı şey suç
olarak sayılır mı? Burada meşhur Heinz’ın ikilemi akıllara geliyor. Eğer
şartlar iyi insanın suç işlemesini zorunlu kılıyorsa Heinz çaldığı ilaçtan
dolayı suçlu mudur? Benim fikrimce burada suçun oluşmasına sebep olan
şartlar olduğu için sorumlu tutulması gereken irade Heinz’ın iradesinden çok
şartların bu şekilde gelişmesinde payı olan iradelerdir. Böyle
düşünüldüğünde iyi insan şartlara göre suç işleyebilir fakat bu onu kötü insan
yapmaz. Bir kez daha düşünüldüğünde de halihazırda kötü insan olarak
addettiğimiz kişilerin gerçekten kötü insan mı yoksa şartların suç işlemeye
sürüklediği iyi insanlardan mı olduğu sorusu karşımıza çıkıyor. Bu noktada
aklıma önyargılarımızın, yargısız infazlarımızın ne kadar yersiz ve kötü
alışkanlıklar olduğu geliyor.
5- Her türlü suçu haklı çıkarabileceğimiz şartlar var mıdır? Şartlar her türlü
suçu işlemeye sebep olabilir mi? İnsanları iyi olarak görmek için fazla mı
uğraşıyorum?
Bu soruya cevap düşünürken işlenebilecek en büyük suçlardan biri olan
cinayet ile düşünmeye başladım. Meşru müdafaa şartının oluşması bunu
haklı çıkarabilir. Hırsızlığı düşündüm Heinz’ın ikileminde görüldüğü gibi o
da haklı çıkarılabiliyor. Ama örneğin tecavüz suçunu bağlayabilecek bir şart
bulamadım. Bu ve bu tür suçlar düşünüldüğünde kişinin tamamen hayvani
dürtülerle hareket ettiği ve karşısındaki insanı son derece değersizleştirdiği
ortada. Böyle bir durumda sorunun cevabı hakkında biraz daha fikir sahibi
olabiliyorum. Şartlar büyük oranda insanın yaptığı kötülüklerin, işlediği
suçların sebebi olabilir fakat bütün suçları kapsamaz. Bu durumda insanın da
gerçekten kötü olabileceği ya da iyiliğin kontrolünü yitirip Schopenhauer’in
dediği gibi kötü olan özüne dönebileceği sonucunu çıkarıyorum.
Bu yazıya başlarken önceden hazırlığım olmadan bilgisayarımın başına
oturdum ve yazının akışında yukarda soruduğum beş soru ışığında kendimle
bir çeşit münazaraya girdim. Bazı noktalarda tutarsızlıklar yapmış olabilirim
fakat yazının mantığı çerçevesinde böylesinin daha iyi olduğunu
düşünüyorum. Toparlayıp ana soruya genel çerçevede bir cevap vermem
gerekirse; insanın özünde suça meyilli, kötü bir varlık olduğu görüşü kabul
etmek istemesem de içten içe doğru olduğunu düşündüğüm bir görüş fakat
ilk soruya (kişiyi suç işlemeye iten kendi eğilimleri midir yoksa toplumsal
şartlar mıdır?) cevaben direkt olarak kendi eğilimleri de diyemiyorum.
Çünkü yukarıda da birkaç kez bahsettiğim gibi kişinin kendi eğilimlerinin
oluşmasında da toplumsal şartların büyük etkisi bulunmaktadır. Zaten öyle
olmasaydı suç oranları da toplumdan topluma değişmezdi.
Yorum Bırakın