güle güle Diyar, bu senden ilk gidişim değil

güle güle Diyar, bu senden ilk gidişim değil
  • 0
    0
    0
    0
  • merhaba Diyar

    sana kendimi milyonlarca kez anlattım

    bazen bir bakışımla

    bazen 'yahu neden sarılmıyorsun bana' diyerek

    çoğu zaman dediğimde sarılırdın

    dedikten sonra olması yetiyordu o zamanlar bana

    sonradan düşünmeye başladım

    sadece benim çabamla ilerleyen bir ilişki nereye kadar devam edebilirdi ki?

    seni anlamaya başladım

    sen yüreğini uzun yıllar önce çelik zırhlı duvarların ardına saklamıştın

    onu bulmam zaman aldı

    bense, avuçlarına koymak için yüreğimi kaburgalarımdan kurtarmaya çalışıyordum

    aramızdaki en büyük fark buydu belki de

    sen giderken ben ağladım

    sen bunu görmedin

    görseydin güçsüz olduğumu düşünürdün

    ey dünyanın en romantik adamı

    sen bunu anlayamazdın

    ağlamak dik duruştur bazen

    yürek ister

    sen de yok değildi

    dediğim gibi gizlemiştin

    o kadar gizlemiştin ki varlığından haberin yoktu

    bir şeyin varlığını unutmak yokluğundan daha kötüydü.

    bunu sen değil karşındaki anlıyordu.

    belki sen de ağlasaydın

    her şey daha güzel olurdu

    seninle sahilde oturduğumuzda ağlayacaktın

    kimse görmez diye korkuyordun

    korkuların dünyanın önüne geçmişti

    bunu sana defalarca anlattım

    korkularından dolayı korkularını kabul edemiyordun

    bu farkındalığı tek başına yüklenmek benim boyumu aşıyordu

    boğuluyordum

    bunu sana söylediğimde bana elini uzatmadın

    yüzmeyi öğretmeye kalktın

    ben yüzmeyi öğrenmek istemiyordum ki

    ben elini tutmak istiyordum

    beni çekmeni istiyordum

    bunu hiçbir zaman anlamadın.

    ben de anlatmayı bıraktım

    yüzmeyi de öğrendim bu arada

    bir başkası öğretti

    bu da benden sana kalan son yara olsun

    artık kimsenin elini uzatmasını beklemiyorum

    dubaya kadar yüzüp güneşin batışını izliyorum ben Diyar

    gel dersem gelir misin?

    seni son kez çağırsam gelir misin?

    hatalar yaptın

    hatalar yaptım

    hatalarımızı savaştırmaktansa

    gel dersem yanıma gelir misin?

    benimle güneşin batışını izler misin?

    benimle dubaya kadar yüzer misin Diyar?''

     

    Hamza: alçak kadın

    Diyar: ağır ol len, benim yanımda hakaret edemezsin 

    H: sinirlendim

    D: neye sinirlendin

    H: onca şeye rağmen hala sana bıdı bıdı yapıyor

    D: haklı tarafları var, ayrıca bu kadar güzel yazı yazabildiğini bilmiyordum

    H: güzel değil

    D: fena değil 

    H: bir de siz neden yetmişlerde yaşıyorsunuz hala?

    D: o ne demek be?

    H: mektup mu kaldı oğlum?

    D: he, bence güzel

    H: neresi güzel, çağı yakalamak lazım derim, en azından kısa mesaj falan atın birbirinize yavaş yavaş interneti falan da keşfedersiniz hem

    D: bak bu bir kağıt, bu semboller de harfler, mürekkep kullanılarak çizilmiş. Yan yana gelince kelimeler oluşuyor, kelimeler de yan yana gelince bir cümle, cümleler de yan yana gelince...

    H: bokumu oluşturuyor

    D: gerçekten bir sanat düşmanısın

    H: sen neden bu kadar rahatsın?

    D: neden olmayayım?

    H: bu mektup, neredeyse iki yıl geçmiş, ilk defa onunla bir iletişim kurmuşsun

    D: iletişim kurmamız için bunun karşılıklı olması gerekiyor hamziş, alıcı-kanal-ileti?? Dil ve Anlatım dersi mi verelim sana yıllar sonra?

    H: anten kulak sülo

    D: travmalarım...

    H: ne garip bir adamdı o ya

    D: bizim sınıf öğretmenimizdi yanılmıyorsam

    H: yok len sizinki Hıyamettindi

    D: aa doğru, ne uyuz adamdı. Türkçe konuşmayı bilmiyordu ama edebiyat öğretmeniydi

    H: sen de onun öğrencisisin işte

    D: s*ktir deli, on basarım ona

    H: neyse sen benim ne demek istediğimi anladın, cevap ver  cemşit

    D: ne diyeyim oğlum, neredeyse iki yıl geçmiş, bu saatten sonra gelen mektubu, mesajı neden ciddiye alayım

    H: iyi o zaman

    D: he iyi

    H: sen bir şey yazacak mısın?

    D: yoo

    H: doğru söyle

    D: yazmam ya

    H: lan

    D: ...

    H: yazdın bile değil mi?

    D: he

    H: ne ara yazdın anasını satayım

    D: iki yıl önce

    H: hıyamettin bok yemiş senin yanında

    D: heralde oğlum boş adam mıyız?

    H: boş adamsın da, bir derinlik de var sende. Derin adamsın vesselam

    D: dikkat et de boğulma ha

    H: deli hele

    D: sıfır bir mi izlesek

    H: ölme lan cio

    D: ölürsem üzülür müsün lan?

    H: mezarına sıkarım

    D: kaç el

    H: kaç ele dirilirsin?

    D: harbisin ha

    H: ben ölürsem cenazemde abiye giyinin

    D: abin de sıksın bize hazır mezarı açmışken yan yana gömsünler bizi

    H: ahahahha

    D: ölümlü dünya lan dayı, olur da ansızın ölürsem falan mezar taşıma üç kelime yazın

    H: Lan kapat şu konuyu hele

    D: dur ya söyleyeyim, benim için önemli

    H: ne yazalım bu ilk ölüşüm değil falan mı

    D: lan yok, mezar taşı o twitter değil anasını satayım

    H: ahahahha doğru, tamam ne yazalım

    D: en üste ismimi yazın altına Fenerbahçeli en alta da avukat. Rengi de siyah olsun mezar taşının.

    H: salak salak şeyler peşindesin ya

    D: klas oğlum klas, sen ne anlarsın

    H: bakayım şu yazdığın şeye

    D: gönderdim oğlum nasıl bakacaksın

    H: sanki bir kopyasını çıkarttığını bilmiyorum

    D: nereden biliyorsun lan?

    H: narsist bir köpek olduğunu mu? Yıllar önce öğrenmiştim

    D: yahu ne alakası var narsistlikle, yazdıklarımı sonradan okumayı seviyorum sadece

    H: okumakta sıkıntı yok, okuduktan sonra '' lan ne güzel yazmışım be'' demen seni narsist yapıyor

    D: he, bence sayılmaz

    H: ver hele okuyayım merak ettim

    D: bırakmıyorsunuz insanın iki özeli kalsın ya

    H: ya özeli mi kaldı

    D: he aynı donu giyiyoruz artık

    H: olayları abartmazsan sevinirim canım

    D: midem kalktı

    H: ben de bayılıyorum zaten sana

    D: burada değil mektup

    H: nerede

    D: ofiste

    H: trafik nasıldır şimdi?

    D: tekneyle gidelim

    H: sen tekne mi aldın?

    D: boşuna mı tuttuk deniz kenarındaki ofisi

    H: parayı nerden buldun o kadar

    D: çalışıyoruz kazanıyoruz kardeşim

    H: ...

    D: arabayı sattım

    H: salak mısın oğlum araba satılıp tekne mi alınır?

    D: araba işime yaramıyordu artık

    H: nasıl yaramıyordu 

    D: çok trafik

    H: doğru

    D: ev marinaya yakın, ofis denize yakın tekne daha mantıklıydı

    H: birgün net batacaksın ama ne zaman bilmiyorum

    D: olsun

    H: olmasın oğlum işte, planlı yaşa biraz

    D: yav etinden korkanın ha...

    H: böyle bir mentalite olmaz otuz yaşındasın

    D: hatırlatma

    H: üzür dilerim başkanım yirmi beş

    D: batarsak batalım hamza, yeniden başlarız. Kalk gidelim, bak hele bir öğlen rakısına ne dersin

    H: ben bira içeyim

    D: top

     

     

    Kava: Müzeyyen hadi çıkmamız gerekiyor artık

    Müzeyyen: tamam aşkım bekle son rütuşlar

    K: ne kadar uzun sürdü ya

    M: güzelleşmek zor zanaat canım

    K: he

    M: -mırıldanarak-iki güzel söz söylesen öleceksin

    K: nea dedin

    M: bir şey demedim, kapı çalıyor açar mısın?

    K: tamam

    Posta Memuru: Merhabalar, Müzeyyen Onstra adına bir mektup var, kendisi burada mı?

    M: Kimmiş?

    K: Postacı, sana bir şey gelmiş

    M: Allah Allah ne gelmiş, aa merhabalar tamam ben teslim alayım

    P.M: şuraya bir imza lütfen

    M: tamamdır, kolay gelsin

    P.M: teşekküler abla

    M: ay ne ablası be bunlar da bir alem

    K: ne mektubu bu Müzeyyen

    M: bilmiyorum ki, sendikadan falandır

    K: aç hele bakak

    M: acelesi yok canım kalsın akşam bakarım

    K: aç hele

    M: ne biçim konuşuyorsun sen benimle ya böyle emir kipiyle hep

    K: ondan geldi değil mi?

    M: kimden gelecek Kava kimden

    K: ben biliyorum kimden

    M: sen hiçbir şey bilmiyorsun, üstüne vazife olmayan şeylere de kalkışma

    K: ben biliyorum ona ne yapacam

    M: hiçbir şey yapamazsın da yapmayacaksın da

    K: bekle hele sen

    M: şu günü bozmasan olmayacaktı değil mi

    K: ben çıkıyorum, hazırlanman bitince gelirsin arabadayım

    M: git tamam

    -KAVA ÇIKAR-

    nasıl dokunacağım şimdi sana

    elinin değdiği bir kağıda dokunursam

    sana tekrar dokunmuş olur muyum?

    ya olursam

    şimdi tekrardan

    onca yıl sonra

    sana dokunmuş olabilmenin ihtimali bile beni bu denli heyecanlandırıyorsa

    dokunursam ne olacak

    ne değişecek diyar

    ne hatalar yaptım

    hatalar yaptın

    şimdi her zamanki gibi en iyi yaptığın şeyi yapıyorsun

    belki de bir şiirle karşıma çıkıyorsun

    seninle olduğum süre zarfında hep bana bir şeyler yazmanı istedim

    şimdi yazıyorsun

    sanırım geç anladım

    yazmaman gerekiyormuş ve sen haklıymışsın

    haklılığın beni boğuyor diyar.

    o yüzden seninle yüzleşmeyeceğim

    en azından şimdilik

    başkasına evet dedim

    çünkü sen bana sormadın

    seninle yüzleşmeyeceğim

    sana haklı oluşunun zevkini yaşatmayacağım.

    en azından şimdilik

    şimdilik


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.