Advertisement Tracker

temmuzlu şiirler

temmuzlu şiirler
  • 5
    0
    0
    1
    • Temmuz Tikleri, Behçet Necatigil

    Yanda, altta, üsttekiler

    Yirmi yedi daire apartman

    Yatmış sanki ölüm uykusuna

    Donmuş zaman.


    Çıt yok

    Eriyen camlardan

    Kavrulmuş perdelerde

    En ufak bir kıpırtı.


    Ne sokaktan geçen taşıt,

    Su saatlerinde tıkırtı

    Ne kapı önündeki ağaçta

    Kuş sesleri.


    Onca çocuk hiçbiri

    İnsan loş bir odada çok eski

    Bir uykuya yatsa da

    Gergin saat, uyunmaz.


    Bıkkın kapandığım hücrede

    Gönlünce ölümleri düşle:

    Bir uçurum, otobüs..

    Yalnız sen kurtulmasan!


    Tenha sokak, yürüyorsun

    Dursa kalbin ve zaman

    Bir kadın tam o anda

    Tüller arasından baksa.


    Serseri bir kurşun

    O kadar geniş bulvarda

    Gelse seni bulsa ve yanında

    Kimse olmasa.


    Çıkmaz sokak, bir küçük kız

    Daldığı tatlı oyunda

    Yerde seni görse ve bunu da

    Oyun sansa, hiç korkmasa.


    Yirmi yedi daire apartman

    Yatmış sanki ölüm uykusuna

    Çıt yok

    Bekler gibi pusuda.

    • Kaynar Kazan Temmuz, Behçet Necatigil
    Hava seni almak için kış duman odalarda

    Orman gür yeşillik yaz

    Deniz seni görmek için tepilen yokuşlar.


    Patlayan borulardan fışkırır gibi su

    Akar araba araba

    Tatil konaklarına koca kent.


    Şiirin ilk bölümü sürüp gitmiş bir özlem

    Şimdi kalk git dolu otobüsler

    Dayalı döşeli bir tatil sitesine.


    Hava mı aldığın, girdiğin deniz mi

    Geri geri ayaklar

    Ah, her şey çocukluktan gelmeli!


    Tat! Hangi tat? Ancak kendin gibilere

    (İstif yapıların değişmez bekçileri)

    Sen gene bildik sokaklarda gece.


    Betondan tüten duman ve kirli çevre.

    Dön dolaş bir fırın ağzı kent

    Serinle serinlikse!


    • Temmuz, Cahit Külebi

    Vücudun çıra gibi tutuştu tutuşacak 
    Saat üçe doğru bir temmuz gününde, 
    Yani beni düşüneceksin, ya da bir başkasını 
    Gülecek, konuşacak, dinleyeceksin 
    İncecik parmakların saçlarının içinde. 

    O zaman kim bilir ben nerde olurum? 
    Vücudum çıra gibi tutuştu tutuşacak. 
    Bir kahveye de gidip oturamam 
    Dost yüzünden, ağaç gölgesinden, senden uzak. 

    Aklına eserse çık gel evinden 
    Güneşin sıcaklığını, rüzgarın kokusunu 
    Anasının memesi gibi emsin derin, 
    Bacakların görünsün basma eteklerinden. 

    Boş, dünyanın güzelliği de boş 
    Arkadaşlar da, hayal kurmak da boş, düşünceler de 
    Vücudun çıra gibi tutuştu tutuşacak, 
    Gülecek, konuşacak, dinleyeceksin 
    Saat üçe doğru bir temmuz gününde.


    • Söylenir, Turgut Uyar

    Nasıl mutlu oldum iki yaz,

    nasıl mutlu oldum kardeşler.

    Salkımsöğüt bir, ben iki,

    bir üçüncü var mıydı bilmiyorum.

    Üçüncü vardı elbet,

    bir yaban ördeğinin sevincini taşıran,

    bir sonbahar gibi köpüren,

    Temmuz’a benzese de,

    öyle oldum ki anlatamam.

    Sıcak yaz

    solgun bir coğrafya gibi belleğimde,

    şapkalar, çiçekler, eski elbiseler,

    geçmişi olan eski elbiseler,

    denizden çıkan bir ışık,

    unutulmuş bakımsız arka bahçeler,

    öyle oldum ki anlatamam.


    • Beykoz'da Gece Başlarken, Hüsrev Hatemi

    Bir eski temmuz mu bu geçmiş yıllardan?
    Yosun, kavun ve deniz kokan...
    Hem küflü hem sıcak bir Temmuz
    Hiçbir yerden hiçbir beste duyulmuyor
    İster istemez geçmişi düşünüyor insan;
    Siz söyleyin Filozof Rıza Bey,
    Yenmek, bir kabristan mı almaktır?
    Yoksa dönüşümlü müdür sevinç ve hüsran,
    Yoksa hayatın özeti sadece,
    Bir eski temmuz mudur geçmiş yıllardan?
    Yosun, kavun ve deniz kokan...
    Hem küflü hem sıcak bir Temmuz
    Baharat kokulu kış çarşılardan,
    Farklı ve uzak bir Temmuz...
    Gün akşam oldu karardı kayalıklar,
    Işıdı birkaç yıldız gökte
    Yerdeyse birkaç diskotek ve restoran.




    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.