DEMİRYOLLARI ÜZERİNDE İLERLEYEN ÜLKENİN HİKAYESİ: HELL ON WHEELS

DEMİRYOLLARI ÜZERİNDE İLERLEYEN ÜLKENİN HİKAYESİ: HELL ON WHEELS
  • 7
    0
    2
    2
  • Hell On Wheels, İç Savaş’ın açtığı derin yaraları çelikten raylarla kapatmaya çalışan bir ülkenin öyküsüne odaklanıyor.

    ABD tarihi, Atlantik kıyılarından batıya doğru yayılma eğilimi ile iç içe geçmiştir. Ülkenin Pasifik kıyılarına kadar uzanmasını tanrısal bir yazgı olarak nitelendiren “Açık Kader İdeolojisi”, bu sürece mitolojik bir temel kazandırmıştır. Sanayi Devrimi’nin çocukları demiryolu ve lokomotifler, batının fethedilmesinde vazgeçilmez enstrümanlar olarak rol aldılar. En görkemli demiryolu hayali ise şüphesiz kıtayı baştan sona kat eden, Pasifik Demiryolu Projesi’ydi. ABD Kongresi’nin 1862 yılında ilk kıtalararası demiryolu projesini hayata geçirmesinin ardından döşenen her ray aynı zamanda bir ülkenin dünya hakimiyetine giden yollarını da inşa etti.  

    19.yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrılan ABD, kendisini tarihinin en kanlı savaşının içerisinde bulmuştu. Sanayileşen Kuzey, sosyo-ekonomik yapısını köle emeğiyle işletilen plantasyonlar üzerine kuran Güney’i mağlup etmişti. Ancak bu kardeş savaşı arkasında on binlerce ölü, harap olmuş şehirler ve psikolojik olarak ikiye bölünmüş bir ulus bırakmıştı.

    Kan ve Çelik ile Şekillenen Topraklar

    Hikayemiz İç Savaş’ın karanlık gölgelerin peşinde sürüklenen eski bir Güneyli asker Cullen Bohanan’ın intikam arayışı etrafında şekilleniyor.  Bu arayış, tüm ülkeyi birbirine bağlayacak demiryolu inşaatıyla buluşmasının ardından daha derin bir anlam kazanır. Bohannan, demiryolu inşaatıyla beraber ilerledikçe savaş sonrası ortaya çıkan çalkantılı dönemin hem tanığı hem de bir parçası haline gelir. Bu ilerleyişte ona özgürlüklerini yeni kazanmış eski köleler, daha iyi bir yaşam umuduyla Amerika’ya akın eden işçiler, kıtanın içlerine işleyen demiryollarının bedelini varlıkları ile ödeyen Kızılderililer ve menfaatleri uğrana tüm etik değerleri ayaklar altına alan kapitalistler eşlik edecektir. Demiryolu ile beraber durmaksızın hareket eden Hell on Wheels kasabası, sanayileşmenin karanlık tarafını temsil eder. İçerisinde barındırdığı ahlaki çöküntü, şiddet ve ırkçılık ABD'nin hangi temeller üzerinde yükseldiğini çarpıcı bir biçimde izleyiciye aktarır.

    Cullen Bohannan, intikam arayışını sürdürürken, kendi içsel çatışmaları ve geçmişiyle de yüzleşir. Bohannan’ın yolculuğu, kişisel trajedisinin ülkenin kaderini değiştiren olaylarla kesişmesiyle daha geniş bir tarihsel ve toplumsal anlatıya evrilir. Demiryolları, aynı zamanda kendisi için kayıplarını ardında bırakmasını simgeler. 

    Hell on Wheels, sadece bir demiryolu öyküsü değil, aynı zamanda bir ülkenin yeniden yaratılma mücadelesinin de panoromasıdır.


    Yorumlar (2)
    • Ellerinize sağlık👏🏼 çok bilgilendirici olmuş.

      • Hell on Wheels dizisi ancak böyle güzel ve samimi bir dille özetlenebilirdi.Okurken hem tarihi bilgiler öğreniyor hem de karakterlerin dünyasına dalıyorsunuz Kalemine sağlık 💕💕💕

        Yorum Bırakın

        Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.