Bu duyduğun ama kelimelerin tanımadığı, gördüğün ama ışığa yabancı, dokunamadığın ama parmak uçlarında hissettiğin, söküp atamadığın, kendisinden çoğaldığın şey ne? Şey evet çünkü asla Tanrı değil. Çünkü ancak Tanrı değilsen ne olduğunu anlamak istersin. Ancak Tanrı değilsen kendin hakkında hiçbir fikrin olmaz. Varlığın hep başka bir şeye muhtaç olur. Yokluğun kıyısında Tanrının üzerine üflediği kadim nefese sarılmaya çalışırsın. Hep bir tamamlanma isteği dürter seni, hep ancak "bir şeyler olursa" kendini buraya ait hissedecekmişsin gibi gelir. Çünkü burada değil aradığın bilirsin. Nereye baksan doymaz gözlerin renklere. Evin nerede, kökün seni arıyor, hissedersin.
Hikaye, sana ait olmayan bir yerde sana ait olmayan yeteneklerle varlığı kavramaya çalışmandan ibaret. Kavradığına inandıklarına nasıl güvenebiliyor onlar için nasıl yükseltebiliyorsun sesini. Eğer birine duyuracaksan o sesi, içini dinle. Orada çalan şarkıda çok şey gizli. Ona armağan et sesini.
Yorum Bırakın