Sinemada ve edebiyatta kullanılan, kurguyu kıvrak ve heyecanlı hale getiren "foreshadowing" tekniğini duymuşsunuzdur. Türkçe'de önceden ima etme olarak geçen bu teknik, filmlerde izleyicinin gözüne aleni bir şekilde sokulmaz. Sahnelere yerleştirilen ufak tefek sembollerle, gereksiz görülen replikler ya da bazı kısa sahneler ile aslında filmin nereye doğru gideceğine dair ufak göndermeler yapılır. Zaten bu göndermeler göze batmamalıdır ve dozunu aşmamalıdır ki bu kez izleyici "spoiler" almadan izlemeye devam etsin ve filmin heyecanına kendini kaptırabilsin. Biz de bu yazımızda bazı filmlerden yakaladığımız foreshadowing tekniklerini listeledik. Listemizi okudukça aslında bu tekniğin kıvrak bir zeka gerektirdiğini ve örneklerimizdeki gibi iyi kullanılırsa filmi ne denli yücelttiğini göreceksiniz.
DİKKAT: İçerik spoiler içerir.
1) Psycho/Sapık
Hatırlarsanız, filmin başlangıcında Marion Crane, Bates Motel'e giriş yaptığı sırada, Norman Bates'in annesiyle tartışmasına tanık olmuştu. Annesi, sözleri ile oğlunun duygusallığını ve ona olan düşkünlüğünü suistimal etmeye çalışıyordu ancak Norman, annesine karşı Marion'ı savunmuştu. Norman, annesi için "Bu içi doldurulmuş kuşlar kadar zararsız." demişti, Marion'a açıklama yaparken. Ki bu doğruydu, Norman öyle bir psikopattı ki, aynı içi doldurulmuş kuşlar gibi cesedi doldurulmuş olan annesini de gerçek sanıyor ve aslında onunla değil kendi kendine kavga ediyordu.
2) Reservoir Dogs/Rezervuar Köpekleri
Film, hırsızlık yapmak için bir araya gelmiş bir grup suçlunun etrafında döner. Bu suçlular birbirleri hakkında hiçbir bilgiye sahip değillerdir. Öyle ki, grup üyelerinin isimleri de deşifre olmamıştır. Birbirlerine renk adları ile hitap ederler. Bu çetenin arasında da bir "sıçan" yani polis ekibinden olup da belli etmeyen biri vardır. Film boyunca, karakterler bazı gel-gitler ile beraber birbirlerini suçlarlar ve siz de merak içinde gerçekten ekipte bir sıçanın olup olmadığını merak eder ve eğer varsa kim olduğu hakkında bir ton tahmin yürütürsünüz. Aslında usta yönetmen Tarantino, filmin başında karakterlerden birine, sıçan yani "ispitçi" rolü yükleyerek çetenin arasındaki sıçanın o olduğunu ima etmeye çalışmış. Açılış sahnesinde, kahvaltı yapan grup üyeleri garson için aralarında bahşiş toplarlar. Mr. Pink, ilkeleri gereği bahşiş vermek istemez ve kendince haklı sebepleri sayar. Tartışma bittikten sonra masaya dönen ekibin kurucusu Joe Cabot, bahşişin az olduğunu fark eder ve masaya "Kim bahşiş vermedi?" diye sorduğu sırada, Mr. Orange sıfır tereddüt ile, Mr. Pink'i gammazlar. Filmi izlerken önemsiz gelen bu detay, aslında sonradan düşündükçe oldukça mantıklı görünüyor gözümüze. Tarantino, bununla kalmamış bir de filmin ortalarında bir sahnesine, durduk yere çetenin arabasının arkasından gelen turuncu balon detayını da atlamamıştır. Mr. Orange'ın çetedeki sıçan olduğu gerçeği izleyiciye bu gibi ufak tefek ayrıntılar ile ima etmek istenmiştir.
3) Shawshank Redemption/Esaretin Bedeli
Filmi izlediyseniz eğer, baş karakter Andy'nin çalışkanlığı ile kaldığı hapishaneye bir kütüphane açtığını hatırlarsınız. Andy'nin kütüphanesinde bulunan kitaplardan biri de Alexander Dumas'nın eseri olan Monte Cristo Kontu'dur. Andy, diğer mahkumlardan birine kitaptan bahsederek; "Okumadın mı? Beğenirsin, bir kaçış hikayesi." der. Kitapta hapishaneden kaçan Edmond Dantes, kaçacağı güne kadar büyük bir sabırla bekler ve kendisine ihanet edenlerden intikamını alır, böylelikle büyük arzusuna kavuşur. Tıpkı filmimizdeki baş karakter Andy gibi. Andy de kimseye bir şey çaktırmadan, hapishaneden kaçmanın bir yolunu bulur ve onu suçsuz yere orada tutan, gardiyandan ve hapishane müdüründen intikamını alır.
4) The Dark Knight/Kara Şövalye
Filmin başlarında Harvey Dent'in söylediği bu lafı hatırlarsınız belki. "Ya kahraman olarak ölürsün ya da bir zalime dönüştüğünü görecek kadar uzun yaşarsın." Bu replik filmin içerisine öylesine yerleştirilmiş bir replik değildi elbet. Hele ki bunu Harvey Dent'in söylemiş olması sözü daha da anlamlı kılıyor. Joker'ın kurduğu tuzak sonucu, ya Harvey Dent ya da Rachel kurtulabilecekti. Batman, Harvey Dent'i kurtarmayı başarmıştı ancak Rachel için geç kalmıştı. Bu sırada, o kaosta Harvey Dent'in yüzünün yarısı yanmıştı. Hem sevgilisinin ölümü hem de bir canavarı andıran görüntüsü yüzünden Dent, filmin sonlarına doğru bir çılgına dönmüştü. Rachel'ın ölümünden sorumlu gördüğü kişileri kapana kıstırmaya çalışıyordu. Kendisinin bir zalime dönüştüğünü görecek kadar uzun yaşamıştı Harvey.
5) Shaun of the Dead/Zombilerin Şafağı
Filmin başında, baş karakterlerden Shaun sevgilisi Liz ile ayrılınca, Shaun ve arkadaşı Ed beraber içmeye giderler. Barda Ed, arkadaşını depresif hallerinden kurtarmak için çabalar. İşte filmin kilit yeri de burasıdır. Ed'in o sırada sarf ettiği tüm sözler, bütün film boyunca gerçekleşecek olayların birer özetidir. Kısaca özetlemek gerekirse, Ed beraber yapabilecekleri şeyleri arkadaşına sıralar. "İlk olarak bir Bloody Mary alacağız." der. Filmde zombi saldırılarının gerçekleştiği kısım başladığında da onlara saldıran ilk zombi, yaka kartında Mary yazan ve kanlı bir şekilde ölecek olan zombidir. Anlayacağınız senarist filmde çok güzel bir kelime oyunu yapmıştır.
6) Eyes Wide Shut/Gözleri Tamamen Kapalı
Stanley Kubrick, çektiği her filmde bir anlam ya da mesaj vermek için 2 saatlik filmin hemen her karesine çok ince de olsa bir ton ayrıntı koyan, sembol aşığı bir yönetmen. Kubrick hiçbir filmine öylesine bir sahne yerleştirmez. O ve filmleri başlı başına ayrı bir yazı konusu olur elbet ama burada kısaca bahsetmemiz gerekirse; kült film Eyes Wide Shut'ta yönetmen Kubrick tarafından ayarlanmış bir foreshadowing tekniğinden bahsedebiliriz.
Baş karakterlerimizden Bill, Domino isimli genç bir kızla tanışır ve kızın onu evine davet etmesi sonucu, biz izleyicilere de Domino'nun odasından sahneler gösterilir. Kızın odasındaki duvarlarda, sağda pagan maskeleri ve solda güneş sembolizmi vardır.
Ardından Bill, bir piyanist arkadaşının daveti sonucu güzel bir yalıda bir davete katılır. Bill şaşkındır çünkü davette, yüzlerinde maske ile pagan ayini yapan insan topluluğunu görür. İşte bu noktada diyebiliriz ki, kızın evinde gösterilen pagan maskeleri boşuna değildi, dikkatli izleyicilere filmde buradan sonra ipin kopacağına ve olayların ona göre gelişeceğine dair bir ön hazırlıktı, ima idi. Film, erotik bir film olarak geçse de ve izleyiciden izleyiciye farklı anlamlar gösterse de, aslında kimi izleyicilere göre de çok daha derin anlamlar içeriyor. Belki de bu nedenle usta yönetmen Kubrick, filmin her sahnesine ufak da olsa belirli semboller yerleştirmiş. Bu sembollerle filmde verilmek istenen mesaj, sahnelerin gözle görülenden daha farklı bir anlam taşıdığının göstergesi.
7) The Prestige/Prestij
Christopher Nolan tarafından yönetilen muhteşem film Prestij'de birbirinin rakibi olan iki sihirbaz ele alınır. Hugh Jackman'ın can verdiği Robert karakteri, bir türlü Christian Bale'in oynadığı rakip sihirbaz Alfred'in sihirdeki bu üstün kabiliyetini anlayamaz ve aralarındaki savaş gittikçe büyür. Gösterilerinde, çok kısa sürede farklı iki noktada birden olabilen Alfred'in bir ikiz kardeşinin olduğunu filmin sonunda öğreniriz. İzleyicilerin gerçekten çok büyük bir çoğunluğu fark edemez bu mind-twisting dediğimiz ters köşe yapan, beyin yakan durumu. Filmde bu durum çok kez bize vurgulanmıştır aslında. Baş karakterimiz Alfred, Sarah ile evlidir ancak bir yandan da Olivia ile de ilişkisi vardır.
Bir yanda karısına deliler gibi aşık bir adamı izlerken, bir yandan da bazen bu adamın tamamen tersi olan bir başka adamı izliyoruz. "Alfred nasıl bu kadar farklı davranabiliyor?" sorusuna, ikizi ile devamlı yer değiştirdikleri cevabını verebiliriz. Yine filmin ortalarında Alfred serçe parmağından yaralanmıştı. İkiz kardeşler devamlı birbirlerinin yerlerine geçtiklerinden, parmağı sağlam olan kardeşin de parmağı yaralı olmalıydı. Bu nedenle devamlı Alfred'in parmağındaki kanama durmuyor gibiydi. Halbuki bu sefer Alfred'in yerine geçen diğer kardeşin parmağı daha yeni yaralanmıştı ve ondan dolayı kanaması vardı.
Bir diğer nokta ise, aslında foreshadowing olarak nitelendirebileceğimiz en güzel kısım, Alfred'in kuş ile yaptığı gösteriydi. Gösteride ezilerek kaybolan kuşun sonradan yeniden geldiğini gören küçük çocuk, Alfred'e "Bu o değil, onun kardeşi. O nerede?" diye soruyor ve bu soru üzerine Alfred afallıyor. Aslında filmde izleyiciye verilmiş en büyük ima budur. Bu sahnedeki, kuş ve kuşun kardeşi Alfred ve kardeşini simgelemektedir. Ayrıca küçük çocuk dışında hiçbir izleyici de kuşun bir kardeşi olduğunu anlayamamıştır. Tıpkı sihirbazlarımızın anlaşılmaması gibi.
8) Back to the Future/Geleceğe Dönüş
Filmin başlangıç sahnesinde Doc Brown'ın laboratuvarında bulunan bir sürü saati görmüşsünüzdür. Sahnedeki saatlerden biri ise şu şekildeydi:
Bu görüntü aktör Harold Llyod'un oynamış olduğu sessiz film Safety Last'den bir sahneyi anımsatıyor.
Burada verilmek istenen ima da şu; Doc Brown, Marty'i geleceğe yollamak için şehirde bulunan saat kulesini kullanıyordu.
Filmin başlangıcında, sessiz filmden alıntılanan o görüntü aslında filmin devamında gerçekleşecek olan olaylara işaret ediyordu.
9) Fight Club/Dövüş Kulübü
Fight Club, kuşkusuz bu tekniğin en akıllıca kullanıldığı filmlerden biri. Harika bir kurguya sahip filmde, foreshadowing tekniği en güzel şekliyle kurguyu canlı tutacak bir halde verilmiş ancak biz izleyiciler bunu izlerken asla fark etmemiştik. Edward Norton'ın patronu ile konuştuğu sahneyi hatırlarsınız. Patronu onu geri tepince o da birden kendi kendine kavga etmeye ve kendine yumruklar savurmaya başlamıştı ve bunu sanki patronu ona yapıyormuş gibi gösteriyordu.
Bu muazzam sahnede, Edward kendi kendini döverken birden şöyle söylüyordu. "Nedense, bu bana Tyler Durden ile olan ilk kavgamı hatırlattı." Tam isabet diyebileceğimiz harika bir replik. O sırada filmi izlerken bizler, Tyler Durden(Brad Pitt)'ın onun "alter egosu" yani ikinci bir benliği olduğunu bilmiyorduk. Ancak Edward haklıydı. Bu kavga onun Tyler ile yani kendisi ile ettiği ilk kavgaydı.
Yorum Bırakın