Smallwood Katili'ni aynı dili konuştuğumuz bir yazar tarafından yazılmış ana yemeği zaman yolculuğu olan ve gizem sosunu bolca kullanarak merak tadını baskın kılan akıcı bir bilim kurgu romanı olarak tanımlayabiliriz. Yazar Yusuf Kudsi Koç' un anlatım dili oldukça sade* ve hedefe yönelik. Okur kitap boyunca hiçbir şekilde sıkılmıyor aksine merak içerisinde sayfaları ardı ardına geçiyor ve ne zaman sona ulaştığını anlayamıyor.
*Türk kahvesi sadesi gibi. Şeker dominant bir karaktere sahip olduğu için herhangi bir şeyin içine konulduğunda o şeyi bastırma eğilimindedir. Gerçek gurmeler her şeyi sade tüketirler. (Linç yükleniyor.)
Operasyon Avuç İçi
Kitap ilk bölümüyle Silo kitabına benzer distoptik bir evrende zaman yolculuğu fikrini sunarak açılışını yapıyor ve Yusuf Bey'in "okurlar nasıl avuç içine alır?" isimli çalışmasıyla devam ediyor. Bu çalışmanın ana odağını da; bölümdeki karakterin evren hakkında gizemli bilgiler içeren ve zekice kurgulanmış diyalogları oluşturuyor. Yazar bu diyalogları kullanarak yavaş yavaş Avuç İçi çalışmasını sürdürüyor ve fark ettirmeden bizi çalışmasının asıl tamamlandığı yer olan ikinci bölüme geçiriyor.
Kitabın ikinci bölüm itibari ile geçmişe(günümüze)* dönüyor ve korkunç bir cinayetin işlendiği Smallwood kasabasına geliyoruz. Burada kasaba haklının kendi aralarındaki konuşmalarından cinayetin az da olsa detaylarını öğreniyoruz. İşte burası yazarın Operasyon Avuç İçi'ni tamamlandığı yer oluyor. Çünkü bu bölüm ile yazar aklımıza; "hmm zaman yolculuğu ve cinayet.. O zaman sanırım cinayet engellenecek veya olaylar zinciri o cinayete neden olacak" gibi düşünce tohumları ekiyor ve bölüm boyunca da attığı bu tohumları hafif hafif suluyor. Yani üstümüze yavaş yavaş parmakları kapatıyor. (Elden Ring Parmaklarına Selam!)
*"Günümüz bir zamanların geçmişidir" gibi felsefik(?) bir yaklaşım değil, hayır. İlk bölüm gelecekte geçiyordu. Tabi günümüzü baz alırsak. Ama eğer yarını baz alırsak o zaman..ııı, eee, şey, çok karıştı buralar...
Kitap boyunca hikaye bir geçmiş bir gelecek olacak şekilde iki koldan ilerliyor. Geçmiş; yani Smallwood kasabası ve cinayetin gizemi, gelecek; yani zaman yolculuğunun bulunduğu Silo vari distopya. Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere hikayenin özü çoğunlukla Smallwood kasabasında yattığı (ya da gömüldüğü veya aside tutulduğu da denilebilir) için kitap daha çok Smallwood bölümlerinden oluşuyor. Fakat gelecekte geçen bölümlerin sayısı da az değil. Hatta oldukça tatmin edici çoğunlukta diyebiliriz.
Kitabın içindekiler kısmındaki bölüm isimlerinden de bunu görebilirsiniz. Smallwood kısımlarını anlattığı bölümlerin isimlerini Normal rakamlar* ile, gelecekte geçen kısımları ise Roma rakamları ile gösteriliyor.
*Matematiğin keşfinin doğa yürüyüşü sırasında yanlış yola sapan bir turist tarafından olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Normal rakamlar, doğal sayılar ve rasyonel sayılar işte bu keşif sırasında doğada kendi kendine yetişmiş halde bulunan olgulardır. İnsanlığa kendi bilgilerini bahşetmeyi seçmişlerdir. Tabi bu seçim turistin Matematiği ilk gördüğünde yemeye çalışmasının sonucu da olmuş olabilir. Matematik yenme korkusuyla insanlığa açılmış olabilir.
İlginç Karakter Seçimi; Smallwood Kasabası
Yazar gelecekte geçen bölümleri 2-3 karakter üzerinden anlatırken geçmişte geçen bölümler için tüm kasabayı kullanıyor. Bir olay olduğunda bunu ya kasabanın yaşlı dedikoducu kadınlarından, ya restorandaki garsondan, ya kasabalı meraklı çocuklardan ya da kasabanın şerifinden deneyimliyoruz. Bana kalırsa yazarın bu tercihi bir hali cesur bir tercih. Çünkü sayfa sayısı az olan ve hikayesi iki ayrı koldan ilerleyen bir kitapta okura karakterler ile bağ kuracak vakit pek kalmaz. Bu nedenle okur karakterlerin başına bir şey geldiğinde empati kuramaz ve dolayısıyla olay etkileyiciliğini kaybeder. Fakat yazar da bu durumun farkında ve bu durumun önüne geçmek için çok güzel bir yöntem uyguluyor. O da tüm kasabayı tek bir karakter gibi kullanmak.
Bunun için de yazarın kasabayı önceden aşina olduğumuz şekilde sunması gerekiyor. İşte o yüzden Smallwood kasabası tam anlamıyla bir Amerikan kasabası. Dizilerde, filmlerde, oyunlarda gördüğümüz klasik Amerikan kasabalarının tüm özellikleri barındırıyor. (Aklınıza Breaking Bad, Alan Wake (çılgın tipleri çıkartın), Under The Dome vs getirebilirsiniz). Fakat işte bu tanışmışlık ve küçüklük hissi hikayenin ortalarına kadar çok iyi işlese de hikayemizin ana kahramanı Nolan'nın mesleğinin açıklanmasıyla çelişki yaşamamıza neden oluyor. (Spoiler nedeniyle mesleği ve bu durumun açıklamalarını yazamayacağım.) Bu da okuru biraz kitabın gerçekliğinden kopartıyor. Tabi ufacık bir kopukluk ama yine de kopukluk.
Zaman İle Uğraşmanın Zamansızlığı
Geleceğe tekrar dönecek* olursak bu kısımlar Asimov'un Sonsuzluğun Sonu kitabına aşina olanlar için anıları canlandıracak nitelikte olup daha çok dünyanın o an ki durumunu anlatan ve zaman yolculuğu ile ilgili teorilerin konuşulduğu bölümlerden oluşuyorlar. Tıpkı Sonsuzluğun Sonu'ndaki gibi Zaman, bir organizasyon tarafından kontrol ediliyor ve zaman ile uğraşıldığında kimse gerçekten hangi zamanla uğraştığından emin olamıyor. Fakat tabi ki küçücük bir fark da bulunmuyor değil. Smallwood Katili'nde zaman organizasyonun altındaki toplum Zaman'a tapıyor.(Dediğim gibi minicik, ufacık bir fark.) Ve tabi ki her dinde olduğu gibi Zaman dininin de peygamberi bulunuyor. Eh, tahmin edin zaman organizasyonunun başında kim bulunuyor? Evet, bu peygamber.
*Back To The Future çok güzel filmdir. İzleyiniz.
Yazar, Smallwood cinayetini, yaşanan gizemli olayları ve bu peygamberin kimliğini zaman yolculuğunun potansiyelini kullanarak(herkesin herkes olabilmesi) çok iyi gizliyor. Okur yazarın sunduğu her ip ucuyla olayları tahmin ettiğini sanıyor ama her seferinde olaylar farklı bir yönde ilerliyor. Üçüncü bölümün sonunda ise yazar ipin kendisini gösteriyor ve gizem tülünü aralayarak okuru çok cezbeden bir yola sürüklüyor.
Fakat maalesef o yol okuru sadece cezbetmekle kalıyor. Çünkü heyecanla kitabın başından beri olayların akışını tahmin etmeye çalışan okura son, biraz hızlı sunuluyor. Örneğin; hayatı boyunca (zamanı) nefret ile büyüyen bir karakter ufacık bir söz veya eylem ile kararından vazgeçebiliyor. Veya ancak kitabın sonunda kim oldukları açıklanan iki karakterin motivasyonları bu hızdan dolayı okura tam olarak geçemiyor. Ayrıca yazar bu iki karakterden birisi için çok ilginç bir yoldan da bahsediyor ama nedense o yolu kullanmıyor. Belki kitabı uzatacağı için o yoldan gidilmemiştir ama ben şahsen o yoldan çıkacak sonucun daha ilgi çekici olduğunu ve yazarın, kitapta gösterdiklerinden yola çıkarak, çok rahat bunu yapabileceğini düşünüyorum.
Sonuç olarak Smallwood Katili, hikayesini iki ayrı koldan anlatan ve bu hikayeleri birleştirmek için zaman yolculuğunun birleştirici gücünü* kullan her sayfası merak uyandırıcı bir eser. Buna bir de yazarın akıcı kalemi eklenince eser, kahve yapmak için ara verdiğimiz sırada gözümüzün sayfa sayısına takılmasıyla bulunduğumuz sayfaya inanamadığımız kategoride bir esere dönüşmüş oluyor. (Bu noktada saate bakmanız tavsiye edilmez.) Kaleminize sağlık.
*Japon yapıştırıcısından sonra bilinen evrendeki en büyük yapıştırıcı.
Yazar Yusuf Kudsi Koç'un kaleminden çıkacak bir sonraki öyküyü merak ile beklemekteyim.
Herkese iyi okumalar dilerim.
Yorum Bırakın