Dikenlikler İmparatoru; Gergin Bir Kitap İncelemesi

Dikenlikler İmparatoru; Gergin Bir Kitap İncelemesi
  • 1
    0
    0
    0
  • Başlıktan da anlayabiliceğiniz üzere bu kitap incelemesi eser miktarda, biraz, yani ortalama, tamam tamam fazlaca gerginlik içermektedir. 

    Dikenlikler İmparatoru kitabıyla açıkta kalan tüm konuları kapatarak Parçalanmış İmparatorluk serisine veda ediyoruz. Fakat bu veda tatmin edici mi? İşte ondan emin değilim. Açıkçası kitap ile ilgili hislerim biraz karışık ama sanırım en çok üzüntü hissediyorum. Serinin bitmesinden veya kitabın içerdiği hikayelerden kaynaklanmıyor bu üzüntü. Kaçırılmış fırsatlardan, daha büyük olabilecekken olamamasından ve alternatif fantastik kurgu isteyenlere bu seriyi gönül rahatlığı ile öneremeyecek olmamandan kaynaklanıyor. Oysa her şey ne kadar da farklı olabilirdi. Ya da unutulmaz replikerden; her şey çok farklı olabilirdi, aptal! (Aşk-ı Memnu)

    Dikenlikler Kral'ında size bir itiraf sözü vermiştim değil mi? Geliyor, hazır olun!

    İtiraflar ve Gerçekler...

    Birinci kitabın ortalarından itibaren yükselen okuma hazzım ikinci kitapla arşa çıkmıştı. Yazar ilk kitabıyla dehşet, gerilim ve aksiyonu çok iyi aktarabildiğini kanıtlamış, ikinci kitabıyla birlikte ise yarattığı dünyanın ilgi çekici ve çok büyük potansiyelli olduğunu göstermişti. Bu nedenle de ikinci kitabı bitirdiğimde üçüncü kitap için büyük bir beklenti içerisine girmiştim. (Dikenlikler Prensi ve Dikenlikler Kralı incelemelerinden de anlaşılabildiği gibi*) Fakat yazar nedense üçüncü kitapla dünyasını derinleştirip bir üst lige çıkmak yerine kariyer değişikliğine gitmiş ve mehter takımına katılmaya karar vermiş. Sanırım iki ileri bir geri konsepti ilgisini çekmiş olacak ki, Dikenlikler İmparatoru ile bu kosepte geçiş yapmış ve ilk iki kitapta ileriye doğru adım attığı için bu kitapta geriye doğru adım atmış.

    *Bu incelemeyi okuduğunuz için diğer incelemeleri de okuduğunuz var sayılmıştır. Yazar tarafından bu incelemenin okuma sayıları takip edilecektir. Sayıların eşleşmemesi durumunda matematik yanılmış olacağı için (çünkü başka olası bir sonuç yoktur) evrende büyük karmaşıklıklar yaşanmaya başlayacaktır. Çünkü herkesin bildiği gibi matematik asla yanılmayı kaldıramayan çok gıcık bir tiptir. Lütfen matematiğe sahip çıkalım, evrenimizi koruyalım...

    Burada biraz sinirlenerek şunu da demek istiyorum; yazarın bu durumu bilinçli yaptığını veya yazmaya üşendiğini düşünüyorum. (Evet dedim işte!*) Çünkü kitapta her şey tohumları ekilmiş bir şekilde orada duruyor ama yazar o tohumları veya diğer kitaplardan gelen filizleri sulamıyor. Öylece bırakıyor. Böyle olunca da kitap tıpkı koltuğun arkasına düşen televizyon kumandasına uzanamayan el** gibi hissettiriyor. Sürekli parmak uçlarıyla bizi yokluyor ama bir türlü tutup içerisine çekemiyor. 

    *Of bir an klavye üzerindeki parmaklarım düşecek sandım. Ama bana cesaret veren, kulağıma fısıldayan Tyrion Lannister oldu. "Ve şimdi bir krala vurdum. Elim bileğimden düştü mü?" Game of Thrones.

    **Bu fenomene Kuantum Koltuk Kapanması denir. (KKK, Bu kısaltmadan da görüleceği üzere fizik insanları dünya ile etkileşimi çok yüksek bir grup değildir.) Koltuk arkasına herhangi bir şey düştüğünde kolumuzu uzatıp asla alamayız, kuantum koltuk kapanması buna izin vermez. Parmak uçlarımız düşürdüğümüz şeye değiyormuş gibi hissettirir ama asla değmez. Kuantum mekaniği bu fenomen üzerine kurulmuştur.

    Gerginlik Tırmanıyor...

    Bu kitapta da serinin tamamında olduğu gibi bir geçmişte geçen hikayeler, bir günümüzde geçen hikayeler anlatılıyor. Yazar, geçmiş hikayelerinin anlatıldığı kısımlarda ikinci kitabı yükselten bağlı hikayeler mantığı yerine ilk kitaptaki gibi bir yol izliyor. Yani ana hikayeye pek de katkısı olmayan sadece aksiyon ve dehşet dozu yüksek hikayeler anlatıyor. Aslında bu durum günümüz hikayelerinin anlattığı kısımlar için de geçerli oluyor. Yazar kitap boyunca ana olaylara ve arka plan hikayesine etki etmeyen ama okuması keyfili kanlı sahneler yaratıyor sadece. Sonlara doğru da bir iki kısa açıklama ile açık kalan kapıları kapatarak seriyi tamamlıyor.

    Fakat bir de bu kitapta diğer kitaplarından farklı olarak eklenen "düşmanın gözünden" kısımları var ki bahsetmeden geçemeyeceğim. Çünkü bu kısımlar bana kalırsa en sıkıntılı kısımlar. Baş kötü karakterin okura daha etkileyici gelmesi için konulan bu kısımlar, hem gözünden gördüğümüz bu karakteri tanıyacak kadar fırsatımız olmamasından hem de baş kötü karakter için öyle etkileyici bir sahne bulunmamasından okur üzerinde istenilen etkiyi yaratamıyor. Hatta tam tersi negatif bir etki yaratıyor, keşke hiç olmasalar dedirttiriyor.

    Birtakım Utanmalar...

    Hep kötü konuştum, farkındayım ama seriyi gerçekten sevdim ve bu kitap en hafif tabirle beni üzdü. O nedenle hep aklımda olmamış kısımlar yer etti. Kitap aslında kötü veya ortalama altında değil. Fakat tüm seri, gerek bu kitap içerisindeki bölümlerle gerekse de ilk iki kitabıyla ortalama üstü olarak anılabilirdi. Hatta belki de çok daha fazlası olabilirdi. Benim tüm üzüntüm işte tam olarak buna. Kendimi çok kötü oynayan ama şansa bahta golü bulan bir takımın taraftarı gibi hissediyorum. Kazandık ama sonraki tur için endişeliyiz. Bakalım yazarın Kütüphane üçlemesinin ilk kitabı olan Yanmayan Kitap nasıl hissettirecek? Ümitli miyim? Evet, çok ümitliyim.*

    *Ah benim minik kalbim...

    Herkese iyi okumalar dilerim.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.